14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

Obama'nın sözleri salonu kahkahaya boğdu

ABD Başkanı Barack Obama ile Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Mitt Romney, son yüzyüze canlı yayınlarında dış politika odaklı tartıştılar.

AA, BBC Türkçe23 Ekim 2012 Salı 07:00 - Güncelleme:
Obama'nın sözleri salonu kahkahaya boğdu
6 Kasım'a sayılı gün kala iki aday, programa çıkmadan eşlerine de sarılmayı ihmal etmedi. Obama, ABD Deniz Kuvvetleri'ndeki gemi sayısının azalmasını eleştiren rakibi Romney'e, "Vali Bey, biz ayrıca atlarımızı ve süngülerimizi de azalttık, çünkü ordunun doğası değişti. Bizim, uçak gemilerimiz var, denizin altında giden gemilerimiz, nükleer denizaltılarımız var” diye cevap verdi.

ABD Başkanı Barack Obama, Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Mitt Romney’nin dış politika yaklaşımını ”tutarsızlık sergileyen yanlış ve pervasız liderlik” olarak tanımlarken, Romney ise Obama’nın ”tek gündeminin kendisine saldırmak” olduğunu savundu.

Obama ve Romney, CBS televizyonundan Bob Schieffer’in moderatörlüğünü yaptığı 90 dakikalık münazarada, dış politika konusunda tartıştı.

İkili programın hemen başında birbirlerine yüklenmeye başladı. Bu noktada, El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in ele geçirilmesi konusundaki diyalog ilginçti.

Romney, Obama’yı, Bin Ladin’in ortadan kaldırılması dolayısıyla kutladı ama terörle mücadelede bunun yeterli olmadığını, ABD’nin kapsayıcı bir stratejiye
ihtiyacı olduğunu söyledi.

Obama ise Romney’ye şu sözlerle yanıt verdi: ”Vali Romney, El Kaide’nin tehdit olduğunun farkına varmanızdan memnun oldum, çünkü birkaç ay önce size sorulduğunda, Amerika’nın jeopolitik olarak yüz yüze olduğu en büyük tehdidin Rusya olduğunu söylemiştiniz, El Kaide değil. Soğuk Savaş biteli 20 yıl oldu. Vali Romney, konu dış politikaya gelince 1980’lerin dış politikasını ithal etmek istiyorsunuz, aynı sosyal politikalarda 1950’leri, ekonomik politikalarda da 1920’leri getirmek istediğiniz gibi.

Irak’ta olanların aynısını yapmak istemediğinizi söylüyorsunuz, ama birkaç hafta önce şu anda Irak’ta daha fazla birliğin olması gerektiğini söylemiştiniz. Vali Romney, dış politika icra edecek pozisyonda olmadığınızı
biliyorum ama ne zaman bir fikir dile getirdiyseniz hep yanıldınız. Irak’a, kitle imha silahları olmasa da girmemiz gerektiğini söylediniz, bugün bile Irak’ta askerlerimizin olması gerektiğini belirtiyorsunuz. Demokrat ve Cumhuriyetçi 71 senatörün onay vermiş olmasına rağmen, Rusya ile nükleer anlaşmasını yapmamamız gerektiğini söylediniz. Önce Afganistan’da bir zaman çizelgesi olmaması
gerektiğini söylerken, şimdi ’belki veya duruma göre’ diyorsunuz ki, bu sadece sizin yanlış olduğunuzu göstermiyor aynı zamanda kafanız karışık ve hem müttefiklerimize hem de askerlerimize karışık mesajlar gönderiyorsunuz.

Bizim Ortadoğu’da istikrarlı liderliğe ihtiyacımız var, tutarsızlık sergileyen yanlış ve pervasız liderliğe değil. Ne yazık ki, bu kampanya boyunca sizin önerdiğiniz fikirler, Amerikan gücü için veya Amerika’yı uzun vadede
güvenlik kılacak reçete değil”.

Obama, Romney’nin 2008 seçim kampanyası sırasında ”Usame Bin Ladin’in peşinden gitmenin değmeyeceğine” yönelik sözlerini hatırlatarak, ”Peşinden gitmeye değdi. Bu kararlar, her zaman popüler kararlar değildir. Bu kararlar, anket sonuçlarına göre alınan kararlar değildir. Benim partimden bazıları, başkan yardımcım dahil sizin yaptığınız eleştiriyi yapmıştı. Ama, çıkarlarımıza ve Amerikan halkının güvenliğini sağlamak için yapılması gerekene baktım ve bu kararları aldım” dedi.

Obama atak, Romney savunmada

Baştan sona çekişmeli biçimde geçen tartışmada, Başkan Obama’nın daha atak biçimde Romney’ye yüklenmesi, Romney’nin ise savunmada kalması dikkat çekti.
CNN televizyonunun tartışmadan hemen sonra yaptırdığı bir kamuoyu yoklaması, Obama’nın performansının daha çok beğenilmesine rağmen son tartışmanın açık bir galibi olmadığını ortaya koydu.

Buna göre, ankete katılanların yüzde 48’i Obama’yı, yüzde 40’ı ise Romney’yi başarılı buldu.

Schieffer’in Ortadoğu’daki duruma ilişkin ilk sorusu üzerine bölgedeki pek çok krizin endişe kaynağı olduğuna dikkat çeken Romney, Suriye’de başkan Esad’ın hala koltuğunda oturduğunu ve ordunun 30 bin sivili öldürdüğünü, İran’ın nükleer silaha dört yıl daha yaklaştığını, Libya’da Amerikan büyükelçiliğine terörist saldırı düzenlendiğini, Mısır’da Müslüman Kardeşler’in başkanlığa geldiğini ve Kuzey Mali’nin El Kaide'nin yönetimine geçtiğini belirtti.

El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in ölü olarak ele geçirilmesinden dolayı Obama’yı tebrik ettiğini hatırlatan Romney, “Ama sadece insan öldürerek bu karışıklıktan çıkamayız. İslam dünyası ve dünyanın diğer bazı bölgelerinin şiddet yanlısı aşırıcılığı reddetmesini sağlamak için çok güçlü ve kapsamlı bir strateji uygulamalıyız” dedi.

”Tek gündeminiz bana saldırmak”

Romney ise Obama’nın sözlerinin doğru olmadığını savunarak, ”Tek gündeminiz bana saldırmak” dedi. Romney, Obama’yı, ”Ortadoğu’da var olan zorluklarla nasıl mücadele edecekleri, oradaki fırsatlardan nasıl istifade edebilecekleri ve şiddet dalgasını nasıl önleyecekleri” gibi hususlarda konuşmak yerine, ”kendisine saldırmakla” eleştirdi.

Rusya’yı, jeopolitik anlamda birinci tehdit olarak gördüğünü söylediğini hatırlatan Romney, Obama’nın mikrofonun kendisinden habersiz açık kalması sonucunda kameralara yansıyan, Rusya’ya yönelik seçim sonrasında daha fazla esnekliğe sahip olacağına dair sözlerini kullanarak, ”Putin’e kesinlikle, daha esnek olacağımı söylemeyeceğim” diye konuştu.

Romney, ABD’nin liderlik rolü oynaması gerektiğini söylerken, Obama, ”ABD zaten liderlik rolü oynuyor” diye karşılık verdi. Programın başka bir bölümünde de Romney, ”ABD bugün dünyanın hiçbir yerinde, 4 yıl öncekine göre daha büyük bir etkiye sahip değil” derken, Obama, ”Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da olsun, İran tehdidiyle mücadele de dahil, eşi benzeri görülmemiş bir askeri ve istihbarat işbirliğimizin olduğu İsrail ile olsun, (dünya genelindeki) müttefikliklerimiz hiç bu kadar güçlü olmamıştı” diye yanıt verdi.

”Nerede durduğunuz ve neyi kastettiğinizde açık olmalısınız”

Obama ve Romney arasında Romney’nin Irak’taki askerlere yönelik sözleri hakkında da karşılıklı atışma oldu.

Obama, ”(Vali Romney) Hem müttefik hem düşmanlara karşı, nerede durduğunuz ve neyi kastettiğiniz konusunda açık olmalısınız. Birkaç hafta önce Irak’ta hala birlik kalması gerektiğini söylediniz. Bu, Ortadoğu’nun zorluklarıyla uğraşmamız ve fırsatlardan istifade etmemiz için iyi bir reçete değil” dedi.

Romney’nin ”ülkede ve yurt dışında yanlış ve pervasız politikalar önerdiğini” savunan Obama, ”Vali Romney, George W. Bush’u iyi bir ekonomik temsilci, Dick Cheney’yi büyük bir vizyon ve muhakemeye sahip olmakla övdü. Bizi bataklığa sürükleyen bu tür stratejilere geri dönerek, 21’inci yüzyılda liderliğimizi muhafaza edemeyiz” diye konuştu.
Romney, Afganistan konusunda tarih verilmesini eleştirdiği önceki söylemlerinin aksine, başkan olması halinde Amerikan askerlerinin 2014 yılına kadar Afganistan’dan çekilmesini sağlayacağını söyledi.

Romney’nin açık oturumda İran’ın nükleer kapasitesine dikkati çekerken, birçok kereler, ”İran’ın nükleer silaha sahip olmasına 4 yıl daha yakınız” demesi dikkati çekti. Ancak Romney, İran’ın nükleer silah edinmesini önlemek için
savaşın son seçenek olduğunu kaydetti. Romney’nin ikinci münazarada, Libya konusunda yaptığı gafın ardından bu
kez Obama’yı Amerikan konsolosluğuna saldırı konusunda sıkıştırmaya çalışmaması, hatta o konuya hiç girmemesi gözlerden kaçmadı. Konu Çin’e gelince, Romney, Çin’e karşı daha sert tutum takınmaktan bahsederken, Obama, Romney’yi, özel sektörde çalışırken Amerikan istihdamını Çin gibi ülkelere taşımakla suçladı.

”Atlarımız ve süngülerimizi de azalttık”

Ordunun bütçesinin artırılması gerektiğini savunan Romney, moderatörün kendisine sorduğu ”askeri bütçeyi artıracak parayı nereden bulacağına” yönelik soruya doğrudan yanıt vermekten kaçındı.

Romney, deniz kuvvetlerinin Obama döneminde zayıfladığını, yeterli gemi olmadığını söyledi.

Obama ise ”Vali Romney, askeri çalışmalarımıza bakmak için yeterli zaman harcamamış olabilir. Vali Romney, deniz kuvvetlerinden bahsettiniz, 1916 yılına göre daha az gemimiz olduğunu söylediniz. Vali Bey, biz ayrıca atlarımızı ve süngülerimizi de azalttık, çünkü ordunun doğası değişti. Bizim, uçak gemilerimiz var, denizin altında giden gemilerimiz, nükleer denizaltılarımız var” dedi.

Salondaki izleyicilerin adayların konuşmalarına tepki göstermemesi istenmesine rağmen, Obama’nın bu sözlerinin ardından salondan kahkahalar duyuldu.

Romney, terör ve aşırılıklardan bahsederken, ”Müslüman dünyasının kendi içerisindeki aşırılıklarını reddedebilmesi için bir yol sunmaları gerektiğini” söyledi. ”Dünyanın terör ve aşırılıklardan uzaklaşmasına yardım etmek için çok
daha etkili ve kapsamlı bir stratejiye sahip olmalıyız” diyen Romney’nin, birçok kereler ”cihatçı”, Obama’nın sadece ”aşırıcılıklar/aşırıcılar” ifadesini kullanması dikkati çekti. Romney, ”4 yıl öncesiyle arşılaştırıldığında, bugün Ortadoğu’da şiddet
dalgasının arttığını, bölgede kargaşanın olduğunu, cihatçıların yayıldığını, İran’ın nükleer bombaya daha da yaklaştığını, El Kaide’nin etkisinin sürdürdüğünü, İsrail ve Filistin’in de bir barış anlaşmasına daha yakın
olmadığını” savundu.

Obama ve Romney, CBS televizyonundan Bob Schieffer’in moderatörlüğünü yaptığı 90 dakikalık münazarada, dış politika konusunda tartıştı.

ABD’nin Suriye kriziyle ilgili politikasına dair bir soru üzerine Obama, uluslararası toplumu, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in iktidarı terk etmesi gerektiği mesajı üzerinde örgütlediklerini, rejime karşı yaptırımları harekete geçirdiklerini, rejimin yalnız kalmasını sağladıklarını ve insani yardımlarda bulunduklarını anlattı.

Suriye’deki muhalefetin organize olmasına yardım ettiklerini ve özellikle Suriye içerisindeki ılımlı güçleri harekete geçirmeyi sağlamak istediklerini kaydeden Obama, ”Ancak nihayetinde, kendi geleceklerine Suriyeliler karar vermeli. Dolayısıyla, yaptığımız her şeyi, Suriye’deki gelişmelere elbette büyük ilgi gösteren İsrail de dahil olmak üzere, bölgedeki ortaklarımızla istişare
ederek, bu konuda büyük ilgisi olan Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerle koordine ederek yapıyoruz” dedi.

”Askeri anlamda daha fazla bulaşmak, ciddi bir adımdır”

Obama, Suriye’de olanları ”yürek parçalayıcı” şeklinde niteleyerek, ”Bu nedenle, muhalefete yardım etmek için elimizden geleni yapacağız. Ancak şunu da kabul etmemiz gerekir ki, Suriye’ye askeri anlamda daha fazla bulaşmak, ciddi bir adımdır. Bunu, kime yardım ettiğimizden, namlularını daha sonra bize ya da bölgedeki müttefiklerimize çevirecek kesimlerin eline silah vermiyor olduğumuzdan tümüyle emin olarak yapmalıyız” diye konuştu.

Esed’in günlerinin sayılı olduğundan kuşku duymadığını ifade eden Obama, ”Biz, Vali Romney’in teklif ettiği gibi, Suriye muhalefetine ağır silahlar vermenin uzun vadede bizi daha güvenli hale getireceği gibi basit bir öneride
bulunamayız” diye konuştu.

”Askeri anlamda müdahil olmamalıyız”

Romney de öncelikle Suriye’de Esed rejimi tarafından 30 bin kişinin öldürülmesinin insani bir felaket olduğunu vurgularken, ikinci olarak da Suriye’nin aslında ABD için bir fırsat olduğunu, çünkü bu ülkenin Ortadoğu’da,
özellikle şu anda önemli bir rol oynadığını söyledi.

Romney, ”Suriye, İran’ın Arap dünyasındaki tek müttefiki. Onların denize açılan rotası, Lübnan’da Hizbullah’a silah sağlamaları için bir rota. Dolayısıyla Esed iktidarının son bulması bizim çok büyük önceliğimiz” dedi.

Suriye’ye bu aşamada askeri anlamda müdahil olmayı kendisinin de istemediğini, gelecekte de bunu öngörmediğini belirten Romney, ”Bizim açımızdan doğru yol, Suriye’deki sorumluluk sahibi tarafları tespit edip, organize etmek,
onları Suriye’de liderliği üstlenebilecekleri, hükümet şeklinde olmasa bile konsey tarzı bir oluşumda toplamak ve kendilerini savunmaları için gerekli silahlara sahip olduklarından emin olmak için ortaklarımızla beraber ve kendi kaynaklarımızı kullanarak çalışmak” diye konuştu.

Silahların yanlış ellere gitmemesini sağlamaları gerektiğini de kaydeden Romney, bu nedenle de ABD olarak, tüm bu çabaları, müttefikleri ve özellikle de İsrail ile koordine ederek yürütmeleri gerektiğine vurgu yaptı.

”İsyancıları silahlandırma”

”Bu konuda, Suudilerin, Katarlılar ve Türklerin çok büyük kaygı duyduğunu” ifade eden Romney, ”Bizimle birlikte çalışmak istiyorlar. Suriye’de çok etkili bir liderlik çabasına sahip olmamız, isyancıların silahlandırıldığından ve silahlandırılan isyancıların da sorumluluk sahibi
taraflara mensup olduklarından emin olmamız gerekiyor” diye konuştu.

Romney, Esed’in gitmesi gerektiğini ve gideceğine inandığını, onun yerini ABD’ye dost, sorumluluk sahibi yeni bir hükümetin almasını hedeflediklerini belirterek, ”Ancak onun yerini alacak kişilerle de dostluk ilişkimizin olmasını, aradan yıllar geçtikten sonra, Suriye’yi dost olarak, Ortadoğu’da sorumluluk sahibi bir ülke olarak görmeyi istiyorum. Bu, Amerika için kritik bir fırsat”
dedi.

”Liderlik ediyoruz”

Mevcut ABD yönetimini Suriye konusunda ”liderlik” etmemekle eleştiren Romney’ye, Obama ise ”liderlik ediyoruz” yanıtını verdi.

Obama, Suriye’nin Dostları oluşumunu kurmaları, insani yardımlar ve muhalefete destek verme gibi adımlarından bahsederek, yardım ettikleri çevrelerin, uzun vadede ABD ve müttefiklerinin dostları olacak kesimler olmalarını sağlamaya çalıştıklarını dile getirdi. Obama, Suriye’de de Libya’da yaptıklarına benzer sağlam ve üzerinde düşünülmüş bir liderlik göstermeleri gerektiğini ve bunu da yaptıklarını vurguladı.