Safedi, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Dışişleri Bakanlığında düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
İsrail'in Lübnan'daki saldırılarına dikkati çeken Safedi, "İsrail'in istediği şey iddia ettiğinden çok daha fazla." ifadesini kullandı.
İsrail'in kendi müttefiklerinin çağrılarını dahi yok saydığını ve çocuklar için sütün bile Gazze'ye girmesine izin vermediğini kaydeden Safedi, "İsrail bütün dünyaya meydan okuyorsa, uluslararası meşruiyete meydan okuyorsa, kulak vermiyorsa caydırıcı adımlar atmak gerekir." diye konuştu.
İsrail'e karşı BM yetkileri kapsamında adımlar atılması gerektiğini belirten Safedi, "İsrail'in Filistinlileri ve masumları öldürmek, altyapıları yok etmek için kullandığı silahların İsrail'e verilmesinin engellenmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
İki ülke arasındaki tarihi dostluk ilişkilerini ve işbirliğini farklı alanlarda geliştirmekte kararlı olduklarını belirten Safedi, özellikle İsrail'in Filistin'e, Gazze'ye, Batı Şeria'ya ve Lübnan'a saldırılarını durdurmak, adil ve kapsayıcı barışı sağlamak için ortak işbirliğini sürdürdüklerini ifade etti.
Safedi, Filistinliler 1967 sınırları üzerine kurulan özgür, onurlu ve bağımsız bir devlete sahip olmadan bu barışın sağlanamayacağına dikkati çekerek, önceliğin ateşkesin ve acil insani yardımın sağlanması olduğunu vurguladı.
1 milyon 350 binden fazla kişinin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve İsrail'in ambargosunu sürdürdüğünü kaydeden Safedi, uluslararası toplumun da İsrail'in saldırılarını ve yıkımını durdurmada aciz kaldığını söyledi.
Safedi, bir ay ve hatta bir hafta öncekinden bile daha kötü bir durumda olunduğuna işaret ederek, "Durum Gazze'de hala vahim. İsrail'in saldırıları ve açlık devam ediyor. Şu anda Kuzey Gazze'de olanlar konusunda uyarıyoruz. Gazze'nin kuzeyine 30 Eylül'den bu yana bir tır bile girmedi. Bombardımanlar ve öldürmeler devam ediyor, bütün göstergeler İsrail'in Kuzey Gazze'yi tahliye etmek istediğini gösteriyor." diye konuştu.
Safedi, İsrail'in hastaneleri ve fırın gibi yerleri bile hedef aldığını, insanların gıdaya ve ilaca erişimini engellediğini, açlığı silah olarak kullandığını ve soykırım yaptığını aktararak, bunların savaş suçu olduğunu kaydetti.
İsrail'in bir yılda Gazze'de sadece yıkım yapmadığını, elektrik, su ve yol gibi altyapıları da yok ettiğini anlatan Safedi, "İsrail, Gazze'yi yaşanamaz bir bölgeye dönüştürmek istiyor, oradaki halkı tahliye etmek istiyor. Bu kırmızı çizgimizdir." ifadelerini kullandı.
Safedi, İsrail'in Batı Şeria'da sadece insanları öldürüp hedef almadığını, işgali ve yerleşimci alanları genişletip daha fazla Filistinlinin topraklarına el koymak istediğini vurgulayarak, Kral 2. Abdullah'ın "Batı Şeria'nın patlamaya itilmesinin bölgenin patlamaya itilmesi anlamına geldiğine" ilişkin sözlerine atıfta bulundu.
Kral 2. Abdullah'ın Kudüs'teki kutsal yerlerin meşru hamisi olduğunu hatırlatan Safedi, İsrail'in yıllardır o bölgede Arap, İslam ve Hristiyan kimliğini yok etmeye yönelik çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
Safedi, bu kutsal yerlerin sadece Filistin ve Ürdün için değil, bütün Arap ve İslam alemi için kırmızı çizgi olduğunu vurgulayarak, "Dolayısıyla İsrail'i yaptıklarının sonuçları konusunda uyarıyoruz. Bütün bu ihlaller bölgeyi daha kötü bir duruma itecek. Özellikle Kudüs'te kutsal yerler ve Batı Şeria'daki durum patlarsa bölge daha ciddi gerilimlere karşı karşıya kalacaktır." diye konuştu.
İsrail'de güvenliğin yalnızca Filistinlilerin kendi güvenliklerini sağlaması sonucunda mümkün olacağına işaret eden Safedi, Lübnan'da şu anda 1 milyon 200 bin kişinin yerinden edildiğini ve insani felaketle karşı karşıya olunduğunu anlattı.
Safedi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) görevini yapmadığını, güvenliği ve barışı sağlamadığını belirterek, İsrail'i uluslararası hukuka ve Uluslararası Adalet Divanının kararlarına uymaya da zorlayamadığını ifade etti.
Bütün bunların bölgeyi uçuruma sürüklediğini ve mevcut İsrail hükümetinin tarih boyunca en radikal hükümet olduğunu dile getiren Safedi, uluslararası camianın İsrail'i durdurmaktan aciz olduğunu ve gerilimi artırmak konusunda İsrail'in caydırıcı bir adımla karşı karşıya kalmadığını vurguladı.
Safedi, İsrail'in askeri anlamda birtakım "kazanımlar" elde etse de stratejik, hukuki ve siyasi savaşı kaybettiğine dikkati çekerek, "İsrail'in mevcut hükümeti İsrail'i ötekileştirilmiş bir devlet haline getirdi ve bunun gelecekte de yansımaları olacak." dedi.
İsrail'den insani yardımların girişine izin vermesini isteyen Safedi, bütün dünyanın iki devletli çözümü istediğini ve barışı sağlamanın tek yolunun da bu olduğunu ifade etti.
Safedi, barışı engelleyen tarafın İsrail hükümeti olduğunu ve Tel Aviv'in anlaşmalardaki sorumluluklarını yerine getirmediğini aktararak, "Bütün dünya iki devletli çözümü istiyorsa, İsrail bunu istemiyorsa dolayısıyla barışı engelleyen de İsrail'dir." dedi.
Türkiye'yle gerek ikili ilişkiler gerek Gazze Temas Grubu kapsamında tam bir koordinasyon içinde çalıştıklarını anlatan Safedi, hedeflerin ortak olduğunu dile getirdi.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Safedi, Ürdün'ün Kudüs'teki kutsal yerlerin korunmasıyla ilgili tarihi bir rolü olduğunu ve bunun kırmızı çizgi olarak kabul edildiğini belirtti.
Safedi, kutsalları himaye eden Ürdün olsa da bu sorumluluğun Filistin, Arap ve İslam dünyası, uluslararası camianın da olduğunu vurgulayarak, buradaki kutsallara dokunmanın bölgede çok daha büyük bir patlamaya neden olacağı uyarısında bulundu.
İsrail'in Kudüs'teki faaliyetlerini engellemek için ellerinden geleni yaptıklarını kaydeden Safedi, "Kudüs ve Kudüs'teki kutsallarımız kırmızı çizgidir, bunlara dokunmak ateşle oynamaktır." dedi.
İsrail'in geçen 2 yılda yasa dışı yerleşim yerlerini genişlettiğine dikkati çeken Safedi, iki devletli çözümü engelleyen tarafın uluslararası camia tarafından cezalandırılması gerektiğini kaydetti.
Safedi, uluslararası kararlar kapsamında İsrail'in işgallerinin tamamının hukuki olmadığını vurgulayarak, İsrail'in Filistin topraklarını işgalinin temelsiz olduğunun altını çizdi.
Filistin'den Mısır'a göç akışına karşı olduklarını belirten Safedi, ülkesinin buna izin vermeyeceğini, savaş ilanı olarak kabul edeceğini ve kırmızı çizgi olduğunu vurguladı.
Safedi, Ürdün'ün güvenliği ve istikrarının öncelikleri olduğunun altını çizerek, İsrail'in bu kırmızı çizgiyi geçmemesi için ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti.