Türk enerji güvenliğinde dönüm noktası

Dr. İshak Turan / Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
1.07.2022

Karadeniz'de kurulacak endüstri tesislerinin doğrudan enerjiye ulaşacak olmaları ve burada üretilecek malların yine herhangi bir lojistik desteğine gerek kalmadan doğrudan liman ile açık denizlere ulaştırılabilecek olması bölgenin stratejik önemini artıracaktır.


Türk enerji güvenliğinde dönüm noktası

Karadeniz'de keşfedilen 540 milyar metreküp doğal gazın karaya çıkartılması için deniz tabanına döşenecek boruların denize indirilmesi törenine katılan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, doğal gaz üretiminin ilk fazının 2023'ün ilk çeyreğinde hayata geçirmek istediklerini ilan etti. Deniz tabanının yaklaşık 2200 metre derinliğinde yerleştirilecek ve Filyos Limanına 170 km uzunluğunda borularla ulaşacak doğal gaz boru hattı projesi Türkiye'nin tarihteki ilk ciddi doğal gaz üretimi olarak da tarihe geçecektir. Her biri 12 metreden oluşan 2100 boruyu deniz tabanına döşeyecek Castoro-10 adlı gemi de Filyos Limanına ulaşarak faaliyetlerine başladı. Boru hattı inşasının tamamlanmasıyla ilk etapta günlük 10 milyon metreküp doğal gaz üretimi gerçekleşmesi hedeflenirken 2027'de yıllık yaklaşık 15 milyar metreküpe varan bir kapasite artışı öngörülmektedir. 2021 verilerine göre yıllık 58 milyar metreküp doğal gaz tüketen Türkiye'nin yaklaşık 35 yıl boyunca konutlarda tükettiği toplam doğal gaza denk gelen bir üretim demektir.

Bir güvenlik sorunu

Ülkemizde doğal gaz tüketimi giderek artmaktadır. Sadece son 10 yıl içindeki artış oranı yüzde 30 civarındadır. En fazla doğal gaz üretimi elektrik için kullanılırken bunu sırasıyla konutlar ve sanayi sektörü takip etmektedir. Modern hayatın bir sonucu olarak giderek artan nüfus, endüstrileşme, şehirleşme ve elektrikli araçların kullanımı Türkiye gibi enerji fosil enerji kaynakları açısından zengin olmayan ülkeler için bir ulusal güvenlik sorunu haline gelmiştir. Özellikle Soğuk Savaş sonrasında toplumların azalan kutuplaşmayla birlikte insan hakları doğrultusunda daha temiz bir çevre kaygılarının artması, çevreye daha az zarar veren enerji kaynaklarının kullanımına talebi de artırdı. Bu da var olan enerji güvenliği sorununu daha da derinleştirmektedir. Özellikle fosil yakıtlar içinde çevreye en zarar veren ve endüstri, ulaşım, ısınma gibi pek çok sektörde aktif olarak kullanılan doğal gazın tüketimi ülkemizde ve tüm dünyada hızla artması anlaşılır.

Türkiye'de Sektörel Doğal Gaz Tüketimi

Yeni yol haritası

Bu doğrultuda Türkiye'nin potansiyel enerji rezervlerini keşfetmesi, çıkartması ve üretime dönüştürmesi elzemdir. Ancak eğitim gibi yapılan yatırımların uzun dönemler sonucunda karşılığının alındığı da unutulmamalıdır. Bu nedenle Türkiye, 2000'li yılların ortasından başlayarak milli enerji güvenliği paradigmasında değişikliğe giderek yeni bir yol haritası çizmeye başladı. Karadeniz'de keşfedilen doğal gaz da aslında bu paradigma değişikliğinin bir sonucu olduğu unutulmamalıdır. Türkiye, enerjinin üretiminden tüketimine, transferinden depolanmasına ve verimli kullanılmasından çeşitlendirilmesine kadar pek çok yönden olumlu adımlar atmaya başlamıştır. Son yaşanan Rusya-Ukrayna savaşında da görüldüğü üzere, bölgesel ve küresel riskler ile çatışma ortamlarının enerji fiyatlarını yukarıya çekmektedir. Bu da enerji bağımlısı ülkelerin bazı yatırımlarını ötelemesine neden olduğu gibi ayrıca enflasyon ve ekonomik yavaşlama gibi pek çok olumsuz etkilere de sebep olmaktadır. Özellikle doğal gazın kısa ve orta dönemde ikame edilmesinin pek mümkün olmayışı, Avrupa ülkeleri gibi Rusya'ya tek bir pazarda bağımlı kalan ülkeleri zora sokmaktadır. Bu nedenle bir taraftan kaynak ve güzergâh çeşitliliği sağlanırken diğer taraftan da iç üretim koşullanırım artırılması hayati bir öneme sahiptir. Bu doğrultuda enerjinin salt neoliberal bağlamda satın alınabilen bir metanın ötesinde politik hayatın da bir parçası haline gelmesi, Türkiye'nin ülke içindeki var olan potansiyel enerji kaynaklarını keşfetme ve üretime dönüştürme yaklaşımına itmiştir. Bu bağlamda dört adet sondaj gemisi ve üç adet sismik araştırma gemisini Türkiye Petrolleri Anonomim Ortaklığı (TPAO) bünyesinde envanterine katan Türkiye, enerji sektöründe dışa bağımlılığını azaltmak amacıyla ciddi yatırımlar yaptığı görülmektedir. Bu bağlamda Karadeniz'de keşfedilen doğal gaz bu çalışmaların artık meyve vermeye başladığının bir sonucu olmuştur.

Keşfedilen doğal gazın Zonguldak sınırları içinde yer alan Filyos Limanı üzerinden karaya çıkartılacak olması da Türkiye'nin en büyük beş yatırımından birisi olarak gösterilen Filyos Vadisi Projesi üzerindeki diğer planlamaları da olumlu yönde etkileyecektir. Bu bölgede kurulacak endüstri tesislerinin doğrudan enerjiye ulaşacak olmaları ve burada üretilecek malların yine herhangi bir lojistik desteğine gerek kalmadan doğrudan liman ile açık denizlere ulaştırılabilecek olması bölgenin stratejik önemini artıracaktır. Özellikle kömürün eski önemini kaybetmeye başlamasıyla birlikte göç veren iller arasına katılan Zonguldak böylece artık göç veren değil yeniden göç alan bir olarak eski parlak günlerine dönebilecektir. Bölgede doğal gaz işleme-üretim-dağıtım tesislerine ek olarak kurulacak yeni sanayi tesisleri de binlerce yeni istihdam anlamına gelmektedir.

Yeni istihdam alanları

Doğal gaz üretiminin ithal enerji oranını azaltarak cari dengeye olumlu yansımasına ilaveten bu tesislerde doğal gazdan üretilecek hammadde açısından da ülkemizin elini güçlendirecektir. Hemen hemen tüm kalemlerde ithalatçı olan Türkiye, özellikle Covid-19 salgını ile bozulan tedarik zinciri ve artan hammadde fiyatları yüzünden zorluluklar yaşamaktadır. Böylece ülkemiz hem hammadde üretiminde hem de bu üretime dayalı ek sanayi üretimlerinde de artış yaşayacaktır. Bu da yine ek istihdam sağlayacağı gibi yeni uzmanlık alanlarının da gelişmesine katkı sunacaktır.

İş gücü eksiği giderilecek

Özellikle enerji sektöründe yetişmiş nitelikli insan ihtiyacı olduğu açıktır. Bir taraftan buradaki tesislerde çalışacak personel yıllar içinde tecrübe kazanacak diğer taraftan da enerji alanındaki işgücü eksikliğini dolduracak adımları atılması gerekmektedir. İşte bu eksiliğin farkına varan şehir üniversitesi rolünü de üstelen Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ile TPAO ortak bir Çalıştaya imza attılar. Alınan karar doğrultusunda Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ile TPAO arasında gerçekleştirilen Çalıştay ile Çaycuma MYO'da "Açık Deniz Sondaj Teknolojisi" ve "Açık Deniz Tabanı Uygulamaları Teknolojisi" bölümlerinin açılması kararlaştırıldı. Ayrıca Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile TPAO arasında iş birliği protokolü imzalandı ve protokol şartlarını karşılayacak öğrencilere 6 bin TL burs verilmesi de kararlaştırıldı. Böylece enerji alanında çalışan uzmanların sayısının artmasıyla gelecekte keşiflerden üretime kadar pek çok alanda daha başarılı sonuçlar alınacaktır.

Zonguldak enerji üssü olacak

Zonguldak tarih boyunca zengin kömür kaynaklarıyla Türkiye'nin kalkınmasında lokomotif illerden birisi olmuştur. Karadeniz'de keşfedilen doğal gazın Filyos Limanı üzerinden üretime dönüşecek olması da Zonguldak'ın enerji üssü rolünü pekiştirecektir. 2023'ün ilk çeyreğinde ilk fazı Filyos Limanı üzerinde kurulan doğal gaz işleme tesislerinde üretime geçecek olması hem Zonguldak hem de ülkemiz için pek çok olumlu yararları olacağı açıktır.

[email protected]