26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Yunanistan'ın MEB telaşı! Emekli korgeneral Tzoumis: Türkiye'den talimat alıyorlar

Yunanistan'ın Arnavutluk'la olan kara sularını 6 milden 12 mile çıkararak deniz yetki alanlarını genişletme yönündeki iddiaları Lahey'e taşınıyor. Arnavutluk'un Libya gibi önemli olduğunu vurgulayan Emekli Yunan korgeneral, Arnavutluk'un MEB krizi konusunda Türkiye'den talimat aldığını iddia etti.

Star Gazetesi4 Aralık 2022 Pazar 15:25 - Güncelleme:
Yunanistan'ın MEB telaşı! Emekli korgeneral Tzoumis: Türkiye'den talimat alıyorlar

Arnavutluk Avrupa ve Dışişleri Bakanı Olta Xhaçka, 2 Aralık'ta Yunanistan'ın başkenti Atina'daki temasları kapsamında Yunan mevkidaşı Nikos Dendias ile bir araya geldi.

Yunan basını, Xhaçka ve Dendias görüşmesinde Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusunun gündeme geldiğini aktardı.

Haberde MEB krizinin görüşüleceği Lahey Uluslararası Adalet Divanı öncesi iki mevkidaşın bir araya gelmesine dikkat çekildi.

Yunan basını, Türkiye'nin deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusunda Arnavutluk'a baskı yaptığını iddia etti. Emekli Korgeneral Lambros Tzoumis, Türkiye ve Arnavutluk arasındaki tarihi bağa dikkat çekti.

Libya gibi Arnavutluk MEB'in önemine vurgu yapan Tzoumis, "Tarihin derinlerine girmek gerekiyor. Türkiye'den gördüğümüz gibi Arnavutluk tarafında da benzer fikirler görmek mümkün. Arnavutluk ile başta MEB olmak üzere birçok sorunumuz var. Bir de Arnavutların her kararında onay aldıkları bir Türkiye var tabii" dedi.

ANLAŞMAZLIĞIN TARİHİ

Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki sınırları belirleyen ilk belge 1913 yılında düzenlenen Londra Büyükelçiler Konferansı'na dayanıyor. Bunun ardından 27 Ocak 1925 tarihinde de iki ülke arasındaki sınırları belirleyen bir protokol imzalandı. Son olarak, Arnavutluk sınırlarına ilişkin nihai karar 30 Temmuz 1926 tarihli Paris Büyükelçiler Konferansı'nda tasarlanarak verildi ve karar Arnavutluk, Yunanistan ve Yugoslavya temsilcileri tarafından imzalandı. Söz konusu kararlar ve protokoller Arnavutluk ve Yunanistan için zorunlu sınır hattını belirlese de, son yıllarda deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusu iki ülke arasında çözümlenemeyen bir mesele olarak yer almaya devam ediyor.

Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki deniz yetki alanları meselesi, anlaşma 2010 yılında "düşürülse" de, açık bir sorun olarak kalmaya devam etti ve konu hem Arnavutluk'ta hem de Yunanistan'da tartışmalara neden oldu.

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile dönemin Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras yönetimindeki hükümetler, Nisan 2018'de iki ülke arasındaki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusunda yeniden resmi görüşmelere başladı. Birkaç tur görüşmenin ardından nihai bir anlaşmaya varılamadı ve müzakereler yarıda kesildi. Ayrıca Yunanistan'ın İyon denizindeki deniz yetki alanlarını genişletme yönündeki iddiaları, Arnavutluk üst düzey yetkililerince sıkça tepkiyle karşılandı. Rama bu iddialara karşı "12 millik hak ancak uygulanması mümkün olan yerde uygulanır" tezini ortaya koyarak 12 mil hakkının UNCLOS'tan kaynaklandığını ve ülkesinin de bu hakkı 1990 yılında hakkaniyete uygun bir şekilde kullandığını hatırlattı.

Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen anlaşmayı imzalayan eski Başbakan Berisha ise geçtiğimiz Ağustos ayında Yunanistan'ın kara sularını 6 milden 12 mile çıkarma planıyla ilgili yaptığı bir açıklamada "Bu, Arnavutluk için zararlıdır. Bölge özellikle Türkiye ile Yunanistan arasında var olan ihtilaflı iklimle ilgili olarak sorunludur ve bunun ciddi sonuçları olacaktır" ifadelerini kullandı.

Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki son anlaşmazlık ise 2020'de meydana geldi. Arnavutluk yetkilileri tarafından 20 Ekim 2020'de yapılan açıklamada, Yunanistan ile konunun uluslararası mahkemelere taşınması için anlaşmaya vardıkları bildirilirken, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias Tiran ziyareti sırasında konunun Lahey Uluslararası Adalet Divanı'na incelenmek üzere gönderileceğini doğruladı.

Tarafların dosyalarını hazırlamasının ardından, Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na giderek iddialarını savunması bekleniyor. Mahkemenin meseleyi nihai karara bağlamasıyla, sorunun iki ülke arasında "açık bir sorun" olmaktan çıkacağı ve artık bir nihayete ereceği düşünülüyor.