İstanbul ulaşım sisteminde giderek büyük bir paya sahip olan metro ağında 600 erkek makinistin yanında 9 da kadın makinist çalışıyor.
1
/
7
İstanbul ulaşım sisteminde giderek büyük bir paya sahip olan metro ağında 600 erkek makinistin yanında 9 da kadın makinist çalışıyor. Metro İstanbul'un 9 kadın makinisti, milyonluk nüfusuyla ülkeleri geride bırakan dev metropolde, her sabah, her akşam, her an hayatı, hayalleri, umudu çelik çubuklar üzerinde bir yerden başka bir yere taşıyarak, anne şefkatiyle demirden vagonları bir istasyonda azat edip bir diğer istasyonda dizginleyerek hayat mücadelesine devam ediyor.
2
/
7
'BU İŞ ERKEK İŞİ, YAPABİLİR MİSİN?' 23 yıldır makinistlik yapan Serpil Çiğdem, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, iş başvurusunda bulunduğunda seçenekler arasında bulunan makinistliğin ilgisini çektiğini ve forma da tercihini makinistlikten yana kullandığını dile getirerek, şunları anlattı: 'Görüşmelere çağrıldım ve önceliğim 'makinistlik' dedim. Başta 'Bu iş erkek işi, bir kadın için zor bir iş. Yapabilir misin?' diye soruyorlar. Ben de 'Deneyeyim. Neden olmasın dedim. Öncesinde dikkat, refleks, ışığa ve sese duyarlılığı ölçen psikoteknik sınavına tabi tutulduk. Bunu geçtikten sonra 3 ay süren, aracın çalışma sistemi, arızalarını içeren bir eğitim aldık. Sınavları geçtikten sonra da stajyerlik dönemi başladı. Stajyerlik sınavını geçip yol sınavını da başarıyla tamamladıktan sonra göreve başladık. Göreve başladığımda da çok sayıda kadın makinist yoktu. Ben de treni bir kadın makinistin kullandığını hiç düşünmemiştim. Staj dönemi başladığında bu işi yapan kadınların olduğunu öğrenmiştim. Hatta kabine ilk bindiğimde kadın makinistle karşılaşmıştım ve şaşırmıştım. Ona kaç yıldır bu işi yaptığını, nereden aklına geldiğini sormuştum.'
3
/
7
Kadınların hayatın her alanında her işi yapabildiğini belirten Çiğdem, 'Dışarıdan bakıldığında bu iş erkek işi olarak görünüyor. 'Bu işin üstesinden gelebilir miyim?' dediğimiz zamanlar olmuyor değil, ama aldığımız eğitim de yaptığımız görev de giydiğimiz üniforma da erkek veya kadın olarak farklı değil, yaptığımız iş aynı.' dedi.
4
/
7
'TEKRAR TERCİH YAPSAM YİNE MAKİNİSTLİĞİ SEÇERDİM' Çiğdem, kadınlara makinistliği tavsiye ederken, 'Meslek ayrımı olmaması gerekiyor. Sayıca az olsak da biz bunun ispatıyız. Ben 23 yıldır bu işi yapabiliyorsam herkes yapabilir. M1 hattında aracı makinist kullanıyor, duruş, kalkış, kapı açma, arızalara müdahale bizde. Yolcuların can güvenliğini sağlayarak, konforlu bir şekilde seyahat etmesinden biz sorumluyuz. Bu sorumluluk insana büyük bir özgüven sağlıyor. Başa dönmüş olsam, tekrar meslek tercihi yapmam istense yine makinist olmayı seçerdim.' diye konuştu.
5
/
7
'ŞİRKETTE POZİTİF AYRIMCILIK VAR' Metro İstanbul'da 600 makinistin sadece 9'unun kadın olduğunu kaydeden Çiğdem, 'Vardiyalı çalışan personel olduğumuz için İstanbul halkı dışarıya çıkmadan ayakta ve görevimizin başında olmak zorundayız. İstanbul halkı uyumadan bizim de nöbetimiz bitmez. Şöyle bir pozitif ayrımcılık var şirkette. Kadın olduğumuz işbaşı saatimiz sabah 05.00'te değil 6.30'da başlıyor. Akşam vardiyasında çalıştığımızda da görevimiz gece 01.00'de değil 23.00'te bitiyor. Çalışma saatimiz aynı. Negatif ayrımcılığı da şöyle özetleyebilirim: 600 çalışan içerisinde sadece 9 kadın olunca ilerleme açısından çok da fazla şansımız olmuyor.' dedi.
6
/
7
Çiğdem, yolculardan gelen tepkilere ilişkin şunları anlattı: 'Mesleğe ilk başladığım yıllarda anonsları biz yaptığımız için aracı kullananın kadın mı erkek mi olduğunu anlıyordu yolcular. İstasyonda indiklerinde herkes koşarak öne bakıyordu. 23 yıldır hala araçtan indiğinde koşup teşekkür eden, 'Helal olsun, sizinle gurur duyuyoruz' diyen, çiçek veren yolcumuz var. Sabah araca girdiğinizde bir yolcunun gülümsemesi ya da teşekkür etmesi gününüzün çok güzel geçmesini sağlıyor. Örneğin bir arıza olduğunda aldığımız eğitimden dolayı donanımlı bir şekilde bütün arızalara müdahale ediyoruz, müdahale ederken o koşuşturmada bazen 'Kadın kullanırsa böyle olur', 'Kadına araç verirlerse bu olur' diyen sesler de az da olsa çıkıyor.'
7
/
7
'KIZIN MI OĞLUN MU OLDU DİYE SORANLAR OLDU' Hayatının her aşamasında olduğu gibi hamileliği sırasında da işinin başında olduğunu dile getiren Çiğdem, 'Sonuçta hamilelik hastalık değil, çalışma düzeniniz değişmiyor, sadece insanların bakışı değişiyor. Zaten çalışan kadına çok alışkın değiller, üstüne üstlük kadın çalışanın hamile olması daha da dikkati çekiyor. Aslında biz her şeyi yolcularla birlikte yaşıyoruz. Biz de onların yaşam sürecini gözlemliyoruz. Örneğin her zaman belli saatte binen öğrenci gelmediği zaman 'Uyuyakaldı geç kalacak okula' diye endişe ediyoruz. Ben de doğumdan sonra işbaşı yaptığımda yolcuların bir kısmıyla birbirimizi tanıdığımız için 'Kızın mı oğlun mu oldu?' diye soranlar oldu.' Çiğdem, yaşadığı ilginç anılardan birinde, tramvay kullandığı bir dönemde kendisini sollamak isteyen bir araç sürücüsünün, tramvaya çarptıktan sonra, 'Abla az sağa kaysaydın, çarpmayacaktım.' dediğini aktardı.