Ergün, partisinin il binasında düzenlediği basın toplantısında, 6 ay sonra seçimlerin yapılacağını anımsattı. "Yapılır mı, yapılmaz mı? Kimsenin kafasında bir tereddüt var mı? Yok" diyen Ergün, çünkü Türkiye'de işleyen bir demokrasi olduğunu belirtti.
"İnsanların, 'Benim borcum ikiye katlanır mı?', 'Hükümet bütçesini kötü yönetir de ben bu hale düşer miyim?' diye kaygısı var mı? 'Yok" diye konuşan Ergün, "Bu kaygılar eskiden vardı. Kaygıların hepsi bertaraf edildi. Siyasi açıdan da öngörülebilir bir ülke haline gelmiş olduk. AK Parti'yle, Türkiye'de siyasi istikrarın sağlanmış olması son derece önemlidir" ifadelerini kullandı.
Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ergün, ODTÜ'de yaşanan gelişmelerle ilgili bir soru üzerine, marjinal bir takım grupların bu tür eylemlerini reklamlarını yapacak şekilde büyütmenin kimseye bir faydasının olmadığını vurguladı.
Üniversitelerde bu gibi sorunların büyük oranda çözüldüğünü anlatan Ergün, şöyle devam etti:
"Yani öğrenciler herhangi bir şekilde kılık kıyafetlerinden dolayı hangi tür kıyafet olursa olsun; ister başörtülü olsun, ister olmasın, herhangi bir sorun yaşamıyorlar ve yaşamayacaklar. Zaten yaşadığımız dönemler de bizim yüzümüzü kızartan dönemler. Türkiye olarak ülkenin üniversitelerinde öğrencilerin kılık kıyafetlerinden dolayı eğitim hakları engellenmişse, bu bir ülkenin yüzünü kızartır. O gün bazı hukuki yaptırımlar olsaydı bunu yapan rektörlere ve öğretim üyelerine karşı, bu problemler hiç yaşanmazdı. Ama tabii ki marjinal gruplar öğrencileri tahrik etmek amacıyla bu tür şeyler yaparlarsa, güvenlik güçleri de adli ve idari olarak gerekeni elbette yapar. Ama olacağını tahmin etmiyorum."
- "Bütün üniversiteler milletin üniversitesidir"
Üniversitelerde, çok marjinal gruplar dışında öğrencilerin büyük oranda birbirlerine son derece saygılı olduklarının altını çizen Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu yakından görüyoruz. Öğrencilerin büyük çapta böyle bir problemi olmaz. Küçük marjinal gruplara da prim vermemek lazım. 30 bin öğrencisi olan bir üniversiteyi, 30 kişi rehin alamaz. Ne öğrenciler, ne öğretim üyeleri, ne hukuk, ne güvenlik birimleri buna asla izin vermez. Dolayısıyla 30 bin öğrencinin olduğu bir üniversite, 30 kişinin rehin alacağı bir yer değildir. 30 kişinin sesi çok çıkıyor diye 'her türlü aykırı eylemi yapma hakkı içindedirler' diye, o üniversite onlarla adlandırılamaz. Onların üniversitesi olarak da değerlendirilemez. Biz de hiçbir üniversiteyi böyle değerlendirmiyoruz. Bütün üniversiteler milletin üniversitesidir. Bütün üniversiteler, o üniversitede okuyan öğrencilerin üniversitesidir."
- Suriye ve Mısır
Ergün, Suriye ve Mısır'daki gelişmelere ilişkin soruyu da yanıtlayarak, "Keşke komşu ülkelerde, Ortadoğu'da veya başka ülkelerde hiçbir olumsuzluk olmasa. Ama bazen sizin de elinizde olmayan nedenlerle o ülkelerin yönetimleri, ülkelerinde çok çok farklı tabloların çıkmasına neden olabiliyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
"Suriye bunlardan bir tanesi. Mısır'da gerçekleştirilen askeri darbe de böyle bir olay. Yani o ülkelerin geleceğini belirsiz hale getiren ve son derece büyük sorunları ortaya çıkaran hadiseler bunlar" diyen Ergün, şunları kaydetti:
"Şu anda Mısır'daki gelişmelere ekonomik açıdan baktığımızda iş adamlarımıza, yatırımlarımıza önemli bir olumsuz etkisi olmadığını görüyoruz. Yani orada yaptığımız yatırımlarda fabrikalar çalışıyor, insanlar işlerine gelip gidiyorlar. Ama Suriye'de böyle değil. Suriye'de normal yollarla iş görme imkanı söz konusu değil. Yani orayla olan ticari ve siyasi ilişkilerimizde bu gelişmeler olumsuz etkiler meydana getirdi. Ama tabii ki halk başka bir şey. Halka karşı her zaman sıcak ilgimizi devam ettiriyoruz. Açık kapı politikası uyguluyoruz. Komşularımız dara girdiğinde 'ne haliniz varsa görün' demiyoruz. Diyemeyiz de zaten. Şu ana kadar 500 binden fazla insan ülkemize geldi. Bunların 250 binden fazlası kamplarda misafir ediliyor. Bir o kadarı da diğer şehirlerde kendi imkanlarıyla yerleşmiş durumdalar."
Ülkelerinde istikrar sağlanıncaya ve yeni bir düzen kuruluncaya kadar o insanların buradaki varlıklarının devam edeceğini ifade eden Ergün, bu durumun yük şeklinde algılanabileceğini, ekonomik maaliyetler getirebileceğini, ama komşuluğun böyle bir şey olduğunu dile getirdi.
Ergün, "Hurda araçların trafikten kaldırılması ile ilgili gelişmeleri değerlendirir misiniz?" sorusuna ise, "Hurda araçların trafikten çekilmesi, yenileriyle değiştirilmesinin teşvik edilmesi ve Türkiye'de üretilen araçlarla değiştirilmesi halinde daha fazla desteklenmesi gibi çalışmayı, 2014 yılı ortalarında devreye alma imkanımız olacaktır. Çalışmalar o istikamette" diye cevap verdi.
Kocaeli Belediye Başkanlığına aday gösterilip gösterilmeyeceği yönündeki soru üzerine de Ergün, "Tabii ki bazı arkadaşlarımız bir takım şehirlerden büyükşehir belediye başkanlıklarına aday olabilirler, bu mümkün. Ama hangi arkadaşlarımız olur onu ben bilmem. 'Sen onlardan birisi misin?' dersen, ben onlardan birisi değilim" şeklinde konuştu.