Bakan Karaismailoğlu, 'Arafta Sorular'da bir kez daha vurguladı: Dünyanın en büyüğü!

Bakan Karaismailoğlu, 24 TV'de yayınlanan ve her bölümü merakla beklenen 'Arafta Sorular' programında Esra Elönü'nün sorularını cevapladı.

Bakan Karaismailoğlu'nun açıklamalarından satır başları:

2053'ün planlarını yapan bir Türkiye'nin Ulaştırma Bakanı'yım, hedeflerimiz var, yönümüz belli, çizgimiz belli

Çok mütevazı olmaya gerek yok, İstanbul'u navigasyondan daha iyi bildiğimi söyleyebilirim

İstanbul'un dertleriyle dertlenecek yöneticilere ihtiyacı var. 94'ten önce hiçbir raylı sistemi olmayan bir İstanbul vardı. İnşallah tekrar o günlere dönmez.

İstanbul'un 1100 kilometreye kadar metro hattına ihtiyacı var. Yoksa bu trafik çilesi çekilemez.

İBB'yi engelleseydik, inşaatı devam eden metro hattının üzerine hafriyat dökerken onları engelleyebilirdik.

Muhaliflik, ülkenin menfaatlerine karşı olmak değildir. Biz, onlara baksaydık bu işlerin hiçbirini yapamazdık. Bizim hedeflerimiz var.

Bugün İstanbul Boğazı'ndan 40 bin gemi geçmekte. 2050 yılında bu sayı, 78 bine çıkacak. İstanbul Boğazı bu sayıyı kaldırmaz. Marmara Denizi gemi otoparkına dönecek.

Kanal İstanbul bir vizyon projesidir. Rant, emlak gibi dedikodu siyasetine alet edilecek bir proje değildir. Zaten bir taraftan yapmaya başladık.

1915 Çanakkale Köprüsü, 2023 metre olması sebebiyle dünyanın en büyük orta açıklıklı asma köprüsü. Saatlerce süren yolculuğu 6 dakikaya düşürüyor.

Vatandaş zorluk çekerken siz, keyif peşinde koşarsanız bu sıkıntıların boyutları büyüyor. Bunun hesabı mutlaka sorulacaktır.

Gelişmekte olan ülkeler Türkiye'yi rol model alıyorlar şu anda. "Bu kadar kısa sürede altyapı açığını nasıl kapattınız" diye bizden bilgi, beceri, tecrübelerimizden faydalanmak istiyorlar.

Ukrayna-Rusya krizi nedeniyle Orta Koridor'un önemi ortaya çıktı. Biz Çin-Avrupa ticaretindeki payımızı artırmaya çalışıyoruz.

1915 Çanakkale Köprüsü 2 milyar 545 milyon avroluk bir proje, 4 yıl gibi bir sürede bitiyor. Bu modelde yaptırarak hem süreden hem paradan kazanıyoruz.

Atama bekleyen arkadaşların mesajlarını görüyoruz hepsini not alıyoruz. İnşallah çözeceğiz.

Esra Elönü: Sürekli sorulan "Neden geçmediğim yolun parasını ödüyorum?" sorusunu nasıl buluyorsunuz?

Adil Karaismailoğlu: Çok garip bir soru. Zaten herkes Van'da veya Hakkari'de yapılmış bir yoldan geçmiyor. O yollar da 80 milyon vatandaşımızın verdiği vergi ile yapılıyor. Mantık aynı. O yoldan da geçmiyorsunuz. Ama bu tarafta fizibilitesi uygun proje yaptığınız zaman önemli bir kısmını kullanıcıdan alıyorsunuz. Kuzey Marmara Otoyolu 8 milyar dolarlık projedir. Yapım sırasında devletten bir kuruş çıkmadan dış finans bir yatırımcı getirerek yaptırdı. Avrasya Tüneli devletin kasasından bir kuruş çıkmadan 4 yılda bitirilen bir projedir. İşletme masraflarını da işletmeci sağlıyor. Bunu devlet yapmış olsaydı cebinden harcayacak ve işletme masrafı yapmış olacaktı. Önümüzdeki yoldan itibaren ülkemiz kazanmaya başlayacak. 2030 yılından sonra devlet projelere hiçbir katkıda bulunmayacak. 2040 yılına geldiğimizde devletin en büyük yatırımcı bakanlığı olan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı devletten bir kuruş almadan kendi yaptığı yatırım bütçesini projelerden gelen gelirler ile oluşturacak. Kullanmadığım yola para vermek cümlesi anlamsız.

Esra Elönü: Ne zaman evlendiniz?

Adil Karaismailoğlu: 1995 yılında ben belediyeye başladım, 1997 yılında da evlendik. Benin hanım eczacı. O zaman eczanesi Gaziosmanpaşa'daydı, Nilüfer Eczanesi. Alışverişe gidiyorduk hep oraya. Biz hemşeriyiz ama oradan tanışmadık. Hasta olup sürekli ilaç almaya gidiyordum. Fazla iyileştik.

Evlendikten sonrada ben iyi bir eczane kalfası oldum. Yönetici değildim o zamanlar mesai biter bitmez eczaneye geçiyordum, eşim de eve geçiyordu. Kalfalık yapıyordum, ilaç işini de iyi biliyordum. Yönetici olduktan sonra tamamen koptum tabi.

Esra Elönü: Evde de ulaştırma bakanı mısınız?

Adil Karaismailoğlu: O evde pek mümkün değil. Aile ortamı farklı sonuçta. Bana ulaşırlar her zaman. Ama aileye katkım bazen az olabiliyor. Gündem çok yoğun. Haftada 1 gidebiliyorum eve ama bir şekilde arayı bulup ailemle gerekli vakti geçirebiliyorum.

Eşim şu an aktif olarak çalışmaya da devam ediyor zaten. Eczacılık çok önemli bir meslek, ön sağlık gibi. Semt eczanesi olunca herkesle ahbap oluyorsunuz, çok güzel bir ortam oluyor.