13 Aralık 2024 Cuma / 12 CemaziyelAhir 1446

Bozdağ: Fethullah Gülen, Humeyni gibi dönecekti

'Paralel yapı'yla ilgili değerlendirmelerde bulunan Bakan Bozdağ, 'Eğer 17 Aralıkolmasaydı veya geç olsaydı, millet bu yapılanmanın Türkiye içinde eriştiği gücün farkına varmamış olsaydı, Fethullah Gülen, Pensilvanya'dan Türkiye'ye Humeyni'nin İran'a dönüşü gibi dönebilirdi. Bu açıdan baktığımızda 17 Aralık, Türkiye'nin böylesi bir dönüşüme 'dur' dediği gün de olmuştur” dedi.

28 Ocak 2015 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Bozdağ: Fethullah Gülen, Humeyni gibi dönecekti
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anadolu Ajansı’nın Editör Masası’na konuk oldu.
 
Adalet Bakanı, MİT TIR’larının durdurulması konusunda “hukukun bilerek ve isteyerek çiğnendiği, kötüye kullanıldığı bir hadisedir. Ben ihanet olarak görüyorum Türkiye ve Türkiye'nin hukukuna" dedi.
Bozdağ, "Bütün bunların sebebini vatandaş olarak, Adalet Bakanı olarak soruyorum. Sadece muhbiri doğru yerine koyup, hareket eden, kanunu bir tarafa atıp, kendi keyfine göre hareket etmesini sağlayan güç nedir, kimden bu talimatı aldılar? Anayasa, yasa bu yetkiyi vermiyor. Neden yapıldı bu kanun çiğnemeleri Türkiye'yi teröre yardım eden bir ülke olarak göstermek için yapılmıştır, birinci nedeni budur" şeklinde konuştu.
Bozdağ, “özel yetkili mahkemelerin geri döneceği"ne yönelik iddiaların yer aldığı haberi çarpıtma olarak nitelendirerek, "Bu kesinlikle özel yetkili mahkemelerin yeniden dönüşü değildir. Çünkü özel yetkili mahkemeler özel soruşturma usulü olan, özel yargılama usulü olan hususlara bakan mahkemelerdir" diye konuştu.
Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda Türkiye'de soruşturması ve yargılaması farklı herhangi bir suç yoktur. Dolayısıyla 'özel yetkili bir mahkemenin kurulduğunu' söylemek fevkalade büyük bir çarpıtma olur. Yürüyen çalışma sadece ihtisaslaşmayı temin etmenin bir çalışmadır. Bu da insanların lehine olan bir çalışmadır.”
"Adalet Bakanı'na terörist muamelesi yapan bir anlayış"
 
Bozdağ, "Benimle ilgili terörden soruşturma başlattılar. Terörle yetkili savcı, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanı hakkında terörle ilgili dosya açtı. Düşünün, Adalet Bakanı'na terörist muamelesi yapan bir anlayış. Bu, bakana terörist muamelesi yapmaktır. Bu, böyle bir şey olabilir mi? Adalet bakanları, savcıları her zaman aramıştır." dedi.
 
Fethullah Gülen'in iadesi
 
Bozdağ, Fethullah Gülen'in iadesi konusunda, "ABD ile Türkiye iki müttefik ülke bugüne kadar pek çok alanda ciddi işbirliklerimiz var, adli yardımlaşma konusunda işbirliklerimiz var. Şimdiye kadar ABD'nin bizden istediği iadeler ve adli yardım talepleri konusunda Türkiye olumlu yaklaştı. Türkiye'nin ABD'den talepleri konusunda da olumlu yaklaşımlarını genel itibariyle görüyoruz. Ben Fethullah Gülen'le ilgili iade talebi ve kırmızı bülten çıkarılması üzerine ABD'nin Türkiye ile ilgili bu olumlu ilişkileri sürdürebileceğine, sürdürmesi gerektiğine inanıyorum. Bu tabii ABD'nin kendi iç değerlendirmesi olacak. Ancak bizi bağlayan hukuk, ikili anlaşmalar var. Biz Türkiye olarak bu hukuka, ikili anlaşmalara Türkiye nasıl uyuyorsa ABD'nin de uygun davranmasını bekleme hakkına sahibiz." şeklinde konuştu.
 
Yurt dışındaki okulların dönüştürülmesi
 
Bozdağ, yurt dışındaki okulların dönüştürülmesine ilişkin de şöyle konuştu: "Eğitim ve din konusuyla ilgilendiğini düşündüğümüz insanların, eğitim ve din konusu dışında her şeyle ilgilendiğine tanıklık ettik.
 
Bu kurumların, Türkiye aleyhine çalışmaların yürütüldüğü üslere dönüştüğünü de görüyoruz. İşi gücü eğitim olan bir kurumun yöneticileri, orada çalışanlar, onlarla işbirliği yapanların, Türkiye aleyhine ilgili ülkeler karar alsın, Türkiye aleyhine sonuçlar çıkarsın, Türkiye'yi orada kötü bir noktaya taşısınlar diye bir gayretin, bir çabanın içerisinde olduğunu siz ülke olarak görürseniz, buna dair bir tedbir alma gerekliliği duymaz mısınız?"
 
"Kimlerin dinlediğine ilişkin çok ciddi veriler var"
 
Bozdağ, "Türkiye'nin Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, herkesin telefonları ve ofisleri dinleniyor. Kimlerin dinlediğine ilişkin çok ciddi veriler var. Şimdi soruyorsunuz, işi gücü eğitim olan biri, ülkenin Başbakanını dinlediğinde elde ettiği veri ne işine yarayacak? Genelkurmay Başkanını, Cumhurbaşkanını dinlediği zaman dini amaçlar bakımından bunu nasıl kullanacak, eğitim amaçları bakımından bunu nasıl kullanacak? Bu bilgiler ne işine yarar? Bu bilgiler nereye transfer edildi?" dedi.
 
"Türkiye'nin savunma sanayiinin en önemli lokomotifi olan tesislerinde görev yapan mühendislerin dinlendiğine şahitlik ediyoruz" diyen Bozdağ, "Soruyorum o zaman, işi gücü eğitim olanın ne işi var silah sanayiindeki mühendislerle? Hangi cemaatin, hangi tarikatın, hangi eğitim kurumunun işine Türkiye'nin savunma sanayide yaptıkları, düşündükleri, yapacakları işine yarayacak?" ifadelerini kullandı.
 
"Gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu kimse yok"
 
Bozdağ, bazı uluslararası kuruluşların, Türkiye'de gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklanan gazeteciler olduğuna ilişkin iddialarını değerlendirirken, Türkiye'ye yönelik bir "karalama kampanyası", "algı operasyonu" ve "kirli bir operasyon" yürütüldüğünü bildirdi.
 
Bozdağ, "Sadece gazetecilik yaptı diye Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunuyor diyenler iftira yapıyorlar. Türkiye cezaevlerinde gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu hiç kimse yok." dedi.
 
AİHM'deki Perinçek davası
 
Adalet Bakanı Bozdağ, "AİHM'deki Perinçek davasına ilişkin şöyle konuştu: "Bugün Büyük Dairede görüşülecek husus, tarihi bir husus. Hem Türkiye, hem de Avrupa Birliği değerleri bakımından tarihi öneme haizdir..Türkiye'yi ifade hürriyeti, basın hürriyeti üzerinden eleştiren AB'nin, Avrupa Konseyinin ve diğer batılı yetkililerin İsviçre'deki ifade hürriyetini ret ve inkar eden bu yasal düzenleme karşısında sessiz kalmalarını kınıyorum ve yadırgıyorum.
 
"Bugün Büyük Dairenin Doğu Perinçek hakkında vereceği kararı tarihi bir karar olarak görüyorum. Eğer Büyük Daire, İsviçre'nin temyiz talebini reddetmez, kabul ederse, bunu çok net söylüyorum, Avrupa Birliğinin üzerinde yükseldiği bütün değerlerin reddi, inkarı anlamına gelir. Eğer öyle bir karar çıkarsa bu karar AB'nin ve Avrupa'nın insan haklarına, ifade hürriyetine verdiği değer anlayışının iflası anlamına gelir.
 
Bugün bu davada Büyük Dairenin ret yönünde bir karar vereceğine olan inancımı ifade etmek istiyorum. Aksi yönde bir karar, AB'nin üzerinde yükseldiği değerlerin iflası anlamını taşır. Böyle bir karar çıkacağına pek ihtimal vermiyorum. Eğer çıkarsa bu iflas demektir. Bu, mahkemenin adalet dağıtan bir mahkeme değil, siyasi tutum alan bir mahkeme olduğunu, önüne gelen davalarda tarafsız ve bağımsız karar veren bir insan hakları mahkemesi değil, kendilerini gönderen ülkelerin siyasal menfaatleri doğrultusunda karar veren taraflı ve bağımlı bir mahkeme olduğu anlamını da taşır. Ben böylesi bir hatayı AİHM Büyük Dairesinin yapmayacağına inanıyorum."