TÜRKİYE’nin en fazla organ nakli yapılan hastanelerinden Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 3 personeli, diğer çalışanlardan farklı özellikler taşıyor. Hastaneye yıllar önce diyaliz hastası olarak gelen Çiğdem Bozkurt, Şirin Şenay ve Hatice Canpolat organ naklinin ardından sağlıklı bireyler olarak çalışmaya başladı. Ameliyattan önce hayattan kopuk, içe kapanık, asosyal bir yaşantıları olan hastalar, hastanede çalışmaya başladıktan sonra kendilerine güvenen bireyler haline geldi ve ailelerine olduğu kadar organ nakli aşamasındaki hastalara da destek sağlamayı kendilerine görev edindi.
BİR BARDAK SU BÜYÜK NİMET - Şirin Şenay
1992’te ilk nakli yapılan ancak uyum sağlamayınca 1993’te annesinden aldığı böbrekle hayatını sağlıklı bir şekilde sürdüren Şirin Şenay da Genel Cerrahi Servisi’nde tıbbi sekreter olarak çalışıyor. 13 yaşından itibaren böbrek yetmezliği sorunu olan Şenay, nakil ve sonrasında kontrollere gidip gelirken insanlara yardım ettiğini, işi öğrendikten sonra da aldığı teklifle çalışmaya başladığını söyledi. “Bir bardak su içmenin diyaliz hastaları için ne büyük bir nimet olduğunu bilseler organ bağışı için sıraya girerlerdi” diyen Şenay, insanları organ bağışı konusunda daha duyarlı olmaya çağırdı.
BİZİM GİBİLERE MORAL OLUYORUZ - Çiğdem Bozkurt
1997’de ilk böbrek nakli kadavradan yapılan ancak uyum sağlamayınca 2010’da annesinden aldığı böbrekle halen sağlıklı şekilde hayatını sürdüren Çiğdem Bozkurt, ameliyatının yapıldığı Organ Nakli Bölümü’nde tıbbi sekreter olarak çalışıyor. İlk ameliyattan sonra Klinik Şefi Doç. Dr. İzzet Titiz’in teklifiyle hastanede çalışmaya başladığını belirten Bozkurt “Özellikle böbrek nakli yapılan ve uyum sağlamayan hastaların psikolojisi çok bozuluyor. Biz onlara kendimizi de örnek göstererek moral veriyoruz. Nakilden önce sosyal hayatı olmayan, içekapanık biriydim. Artık hayata sıkı sıkı bağlıyım” dedi.
DİN GÖREVLİLERİ TEŞVİK ETMELİ - Hatice Canpolat
1999’da annesinden böbrek nakli yapılarak ikinci hayatına başlayan Hatice Canpolat ise nakilden sonra kontrollerini yapan doktorun yanında çalışmaya başladı. Makineye bağlı sürdürdüğü hayatı artık tamamen normale dönen Canpolat, organ nakli konusunda yanlış inanışları olan, hurafelerle bağışı günahmış gibi göstermek isteyenlerden diyalize girmenin ne demek olduğunu anlamaya çalışmalarını istedi. Canpolat “Din görevlileri de bu konuda teşvik edici mesajlar vermeli” diye konuştu.