20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Kobani - Suruç sınırında kabustan umuda yolculuk

IŞİD tehdidinden kaçıp Türkiye’ye sığınanların sayısı 140 bini geçti. Bunlardan biri de torunuyla 3 gün boyunca yürüyen 80 yaşındaki Halime teyze; “20 yaşında buradan Suriye’ye gelin gittim, 60 yıl sonra doğduğum topraklara böyle dönüyorum.”

ZEYNEP TUĞRUL ANKARA28 Eylül 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Kobani - Suruç sınırında kabustan umuda yolculuk

Türkiye, Suriyeliler için, IŞİD zulmünden kaçabildikleri güvenli bir liman olsa da terör, sadece aldığı canlarla değil, hayatta kalabilenlerin yaşamlarına vurduğu damgayla da vahşetini gösteriyor. O damga, teşekkür gülümseyişlerinde, günler sonra ilk kez içilen sıcacık çorbaya şükürde, ölüm korkusu olmadan uykuya dalmanın huzurunda sadece bir anlığına gizlense de, Türkiye’ye uzanan zorlu kurtuluş yolunu aşabilen her sığınmacının gözünde kendini açığa vuruyor. Kadın erkek, çocuk ihtiyar ayrımı yapmaksızın, Suruç’ta çekilen her fotoğrafa yansıdığı gibi: Kurtuluşun yorgun mutluluğu, korku ve umudun ayrılmamacasına birbirine karışması, Suriye’deki mutlu günlere duyulan hasret ve Türkiye’ye şükran...

Hayatımın en korkunç günleri

Görevliler yanına yaklaşınca, “Halime Ateş, ben” dedi Halime Teyze, hala unutmadığı Türkçesi ile. Sonra da başladı hikayesini anlatmaya; nefes nefese, kısacık cümlelerle; tam hatırlayamadığı sözcükleri ise bakışlarıyla, dokunuşlarıyla tamamlayarak: “20 yaşımda gelin gittim Türkiye’den Suriye’ye. Sonra bir daha dönemedim; önce çocuklarım, sonra torunlarım oldu... Bakın, onlar da burada. Hep beraber yürüdük bu yolu, tam 3 gün boyunca. 60 yıl oldu, ilk kez dönüyorum doğduğum toprağa. Hayatımın en korkunç günlerini yaşadım son bir haftada. Acı çok büyüktü, kaçtık. Ama iyiyiz şimdi, şükürler olsun; bize yardım eden herkese kurban olayım.” 80 yaşında, kurtuluş yolculuğuna devam etme gücünü nereden aldığını sorunca, bir elini göğsüne götürüp, tevhid getiren Halime Teyze, diğer eliyle ise yol boyunca kendisine arkadaşlık yapan torununa sarıldı; işte yüreğimin gücü dermişçesine.

Şanlıurfa’nın sınır ilçesi Suruç, IŞİD tehdidinden kaçan Kobani’li Suriyeliler için, adeta bir can simidi. IŞİD ile PYD arasındaki çatışmalarının alevlendiği 19 Eylül gününden bu yana, yaklaşık 150 bin Suriyeli, teröristlerce öldürülme korkusunu, Suruç’daki Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan attığı ilk adımla geride bıraktı.

Sınırda yardım seferberliği

Suruç’ta yerleşim alanı, sınırdan 10 km sonra başladığı için, sığınmacıların ilk soluklandıkları dayanak, ilk sıcak lokmaların boğazlardan geçtiği sofra, korkusuzca uykuya daldıkları ilk yatak, sadece ve sadece toprak zemin. Ama onlar, günlerin verdiği yorgunlukla, “En rahat döşek özgür olduğun yerdir” dermişçesine kendilerini bırakıyorlar o kuru toprağa, ta ki, evlerini açmasını umdukları akrabaları gelene ya da yeni yuvaları olacak kamplara taşınacak gücü bulana kadar. O güç ise daha ilk dakikalarda geliyor: AFAD’ın dağıttığı gıda yardımlarından, mültecilerin bavullarını taşımaya kadar yardım eden Türk emniyet güçlerinden, daha sınırda çocukları aşılayıp, hastaları tedavi eden Kızılay görevlilerinden ve tabii vatandaşların, STÖ’ler aracılığı ile gönderdikleri yardım malzemelerinden...

En büyük mağdur yine çocuklar

Suriyeli savaş mağduru çocukların birçok ortak özelliği var: Gözlerine yerleşen yetişkin bakışı, en eğlenceli olması gereken oyunlara dahi sinen korku senaryoları, yaşlarından beklenmeyecek denli sorumluklar... Bunca sıkıntı içinde, en içten gülümsemeler, evlatlarına bakan annelerden geliyor. Bebeklerinin, çocuklarının hala hayatta olması yetiyor onları gülümsetmeye...

HDP KOBANİ’YE GİDİN DİYOR, PYD GERİ GÖNDERİYOR 
 
Diğer yandan HDP’nin, Türkiye’deki Kürt gençlerine, IŞİD’e karşı seferberlik çağrısı yapmasının ardından, Suruç esnafı, “Kepenk kapatıp, Kobani’ye gidip, savaşmazsanız, dükkanlarınızı yakarız” tehdidi aldıklarını anlatıyor. Tehditlerin yarattığı korku nedeniyle Suruç’ta adeta, açık tek bir mağaza dahi kalmamış. Bununla birlikte, sınırı geçerek Kobani’ye giden vatandaşların, IŞİD’e karşı savaştığını söyleyen PYD tarafından geri püskürtüldüğünü anlatan Suruç sakinleri, PYD’nin, Türkiye’den gelenleri “masraf kapısı ve savaş konusunda deneyimsiz” iddiasıyla Suriye’den adeta kovduklarını anlatıyor. 
 
OYUNCAK BEBEĞE ÇOCUKÇA UYARILAR
 
Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan giren her çocuk, yüreğinde de omuzlarında da boyundan büyük yüklerle başlıyor Türkiye’deki yeni hayatına. Hem yatak, hem yorgan niyetine geçecek kat kat battaniyeleri; bozulmayacak tek dayanıklı gıda diye yanlarına aldıkları turşu ve salça bidonlarını taşıma görevi onlara verilmiş çoğunlukla. Bazen, annesine, hatta anneannesine annelik ediyor küçücük yaşında; bazense, sırtında Suriye’deki eski sıcak yuvasından getirdiği oyuncak bebeğine tembihte bulunuyor: “Sakın yaramazlık yapma burada; artık uslu olmalısın.”