13 Aralık 2024 Cuma / 12 CemaziyelAhir 1446

''Odatv raporunun TÜBİTAK'la alakası yok''

BURSA'da konuşan TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak, Oda TV Davası ile ilgili TÜBİTAK tarafından hazırlandığı iddia edilen ikinci rapora ilişkin sanık avukatı Hüseyin Ersöz'ün 'Bu rapor bilimsel yaklaşımdan uzak' sözlerine yanıt verdi. Altunbaşak, 'Mahkeme, TÜBİTAK'ın Enstitülerine, 'Bize bilirkişi olarak 5 kişi gönderin' diyor. Biz bu kişileri gönderdikten sonra mahkeme bunlardan istediğini seçiyor, bilirkişi atıyor. Bundan sonra olayın, TÜBİTAK'la hiçbir ilgisi yoktur' dedi.

Işıl ARSLAN-Serhat TEZCAN/BURSA, (DHA) 13 Kasım 2012 Salı 07:00 - Güncelleme:
''Odatv raporunun TÜBİTAK'la alakası yok''
TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu'nu ziyaret etti. Altunbaşak, sanık avukatı Hüseyin Ersöz'ün "Bu rapor bilimsel yaklaşımdan uzak" sözlerine ilişkin bir soruyu yanıtladı. TÜBİTAK Başkanı, mahkemenin TÜBİTAK'ın enstitülerinden bilirkişi olarak 5 ismin bildirilmesini istediğini, listeyi göndermelerinden sonra mahkemenin seçim yapıp bilirkişi ataması yaptığını hatırlatırken şöyle dedi:


"Bundan sonra olayın, TÜBİTAK'la hiçbir ilgisi yoktur. Bilirkişi süreci böyle işliyor. TÜBİTAK'la alakalı değil. Kamudaki bilirkişinin, mahkemeyle böyle bir ilişkisi var. Yani bu raporu yazan o 3 kişi, aslında TÜBİTAK'ta çalışan 3 kişi. 'Bu rapor TÜBİTAK raporu' diye geçiyor. Aslında ifade tam doğru değil. 'TÜBİTAK'ta çalışan 3 bilirkişinin' diye ifade edilmesi gerekir."


Daha sonra BTSO ziyareti ile ilgili değerlendirmede bulunan Altunbaşak, birkaç projelerinin bulunduğunu, TÜBİTAK tarafından elektrikli otomobil projesi başlatacaklarını açıkladı. Bu konuda büyük kaynaklarının bulunduğunu ifade eden Altunbaşak, şöyle konuştu:


"İlk aşamada 100 milyon liralık kaynak ayırmayı düşünüyoruz. Zaman içinde artarak devam edecek. Onun merkezini de Bursa olarak görüyoruz. Bursa'da da bizim bir laboratuvarımız var. 'Orayı üs olarak kullanalım' diyoruz. Çünkü otomotiv endrüstrisinin merkezi Bursa. Ciddi bir yan sanayisi olduğu için Bursa'yı merkez olarak alalım. Öyle bir projeyi bu ayın 26 - 27'sinde Ankara'da başlatma çalışmamız olacak."


"TEKNİK KIRILIM OLACAK"

Elektrikli otomobilin yaklaşık 10 yılının bulunduğuna dikkat çeken Altunbaşak, devlet olarak buradaki yatırımı öngöreceklerini söyledi. Marka yaratabilmek için gerekli altyapıyı yaptıklarını ifade eden Altunbaşak, şunları söyledi:


"Yanmalı motordan, elektrikli motora geçerken teknik bir kırılım var. Pekçok parametre değişecek. Onlar değiştiği zaman yeni fırsatlar yaratacak. O fırsatlar da şimdiden öngörmeliyiz. Bunu tek başına TÜBİTAK yapamaz. Buna KOBİ'ler de el atmalı. Orada özel sektöründe içine çekecek bir teknoloji platformu yapalım. Yatırımın büyük bir kısmını belki TÜBİTAK yapacak ama belli bir noktaya getirdikten sonra bunu bütün sanayiye açacağız. Marka çıkarmak isteyen varsa lisans parası almadan 'buyrun gelsin yapsın' diyeceğiz."


"YAKIT SARFİYATI ÇOK DÜŞECEK"

Burada iki teknolojinin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Altunbaşak, "Biri akü teknolojisi çünkü fiyatlarının ucuzlaması gerekiyor. Diğeri akü değişim teknolojisi. Onun dışında zaten teknoloji çok basitleşiyor. İçten yanmalı motordan elektrikli otomobile geçince teknoloji yarı yarıya basitleşiyor. Oradaki fırsatı değerlendirmek istiyoruz. Kilometre başına yakıt sarfiyatı çok düşüyor. Normal bir otomobil 25-30 kuruş yakarken, 5-6 kuruşa düşüyor. Cari açığa da iyi bir ilaç olacak" diye konuştu. Altunbaşak, elektrik şebekesi ve yenilenebilir enerji de çalışma yapılması gerektiğine dikkat çekti.


"BEYİN GÖÇÜ TERSİNE DÖNÜYOR"

Altunbaşak, Türkiye'de beyin göçünün devam edip- etmediğine ilişkin soru üzerine 19 yıl Amerika'da yaşandığını hatırlattı. Şu an burada yaşadığını beliren Altunbaşak, şöyle devam etti:


"Bunun tersine beyin göçünün başladığını gösteriyor. Devamı geliyor. Çok fazla talep var. Benim kurumuma da çok fazla talep var. Eminim diğer kurumlara, üniversitelere de öyledir. 1992'de ABD'ye gittiğimde bana çok değişik bir yer gelmişti, ilerlemiş bir yerdi. 1992'den bu yana ABD 3 aşağı, 5 yukarı öyle kaldı. Değişiklik varsa o da negatif yönde, pozitif değil. Ama 1992 yılının Türkiyesi ile 2012 yılı Türkiyesi arasında nereden bakarsanız bakın çok çok ciddi fark var. Gerçekten 1-2 gömlek atladık. Onu düşündüğünüz zaman yurtdışı ve ABD arasında fark giderek azalıyor."