İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, videokonferans yöntemiyle tedavi gördüğü Ankara GATA'daki odasında savunmasını yapan Taşdeler, davada yargılanan silah arkadaşlarını selamladığını, içinde bulunduğu sağlık sorunları nedeniyle daha önce mahkemede ifade veremediğini belirtti.
Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen Taşdeler, 61 yıllık hayatı boyunca adli sicilinin temiz olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir mensubu olarak 47 yıllık askerlik hayatı boyunca yaptığı her şeyden onur ve gurur duyduğunu ifade ederek, 'Ben her zaman hukuka ve kurallara uyan tertemiz bir vatandaşım. Tüm silah arkadaşlarım gibi ömrüm boyunca yasalara ve hukuka uygun sadık kaldım. İçinde bulunduğum bu durumdan, alnım ak bir şekilde çıkacağıma inanıyorum. 47 yıllık askerlik hayatım boyunca hakkımda soruşturma ve kovuşturma açılmadı' dedi.
Taşdeler, orgeneral rütbesinde ve Ege Ordu Komutanlığı görevinde bulunduğunu, Ege Ordu Komutanlığı'nın Türk vatanının savunulması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerinin korunması konusunda hayati önemde görev ve sorumlulukları olan bir makam olduğunu ifade etti.
Orgeneral Nusret Taşdeler, şunları söyledi:
'Ege ordusunu muhtemel bir harpteki vazifesini üstün başarı ile yapabileceği muharebe gücüne ve harbe hazırlık düzeyine ulaştırmak amacıyla yoğun bir tempoda çalışmaktayken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın söz konusu soruşturma ile ilgili yazısını aldım. Haksızca düşürüldüğüm bu ruha ızdırap veren durumu, kişisel haklarıma ve ailemin onuruna olduğu kadar, mensubu bulunduğum kurumun manevi şahsiyetine de ağır bir tecavüz olarak görmekteyim. Mesleğime gönülden bağlı olan biri olarak, asker andıma ömrüm boyunca bağlı kaldım. Askeri öğrencilik dönemim dahil 47 yıllık askerlik hayatım boyunca, amirlerim, disiplin mahkemeleri ve askeri mahkemeler tarafından hiçbir soruşturmaya veya kovuşturmaya maruz bırakılmadım, ceza almadım. Maiyetimde bulunan personele ve astlarıma daima yasalara saygılı olmalarını, hukuk kurallarına uymalarını emrettim.'
-'Askeri yapı, örgüt hiyerarşisi olarak görüldü'-
'İnternet Andıcı' iddianamesini de eleştiren Taşdeler, 'İddia makamı, tüm bilgi, belge ve verileri objektif kıstaslar dahilinde hukuki değerlendirmeye tabi tutarak somut delilleri tespit etmek yerine, subjektif değerlendirmeler, yönlendirilmiş kanaat, düşünce ve tahminler, çelişkili ifadelerden alınmış seçme ibareler, mesnetsiz genellemeler, sahte belgelerle olaylar arasında kurulan suni ilişkiler, gerçek olarak kabul edilen kuşkulu varsayımlar ve önyargılarla bir sonuca varma çabası içindedir' dedi.
'İddia makamının gerekli gördüğünde askeri hiyerarşiyi gizli örgüt yapılanmasının kıstası olarak suçlama konusu yaptığını, mevcut askeri hiyerarşiyi gizli örgüt hiyerarşisi olarak gördüğünü' ifade eden Taşdeler, savcılığın askeri personel ve sivil memurlar arasındaki ilişkiyi 'terör örgütü ara yöneticisi ya da üyesi ilişkisi olarak görerek, gizli örgüt yapısı olarak değerlendirdiğini' anlattı.
Bunun akıl ve vicdan tutulması olduğunu, hayret verici mantık dışı iddiaların bulunduğunu dile getiren Taşdeler, iddia makamının tüm bilgi ve belgeleri kendi anlamak istediği gibi değerlendirdiğini savundu.
-'Andıçtan bilgim yok'-
Orgeneral Nusret Taşdeler, savunmasını Konfüçyüs, Sokrates, Heradot gibi filozoflardan, Babil Kralı Hammurabi'den alıntılarla destekleyerek, 'internet andıcı' iddialarına değindi.
Taşdeler, 'Davaya ismini veren internet andıcı ile benim ilgim, bilgim, imzam, parafım veya adıma atıf bulunmamaktadır. Andıç, benim Genelkurmay Harekat Başkanlığı görevimden ayrılmamdan sonraki bir tarihte hazırlanmıştır. Bu konuda şahsıma yöneltilen herhangi bir iddia veya suçlama yoktur. Evrak imhası, bilgisayar silme ve 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' konuları ile de hiçbir ilgim ve bu konulara ilişkin bilgim yoktur. Zaten iddianamede de bu konulardaki eylem ve faaliyetlerin, benim Genelkurmay Harekat Başkanlığı'ndan ayrılmamdan sonraki tarihlerde vuku bulduğu iddia edilmekte, bu konularda şahsıma yöneltilen herhangi bir iddia veya suçlama bulunmamaktadır.'
Prof. Dr. İzzet Özgenç'in 'Örgüt suçlamasını Türkiye kadar hoyratça kullanan başka ülke yok. Her şeyi örgütle irtibatlandırmak inandırıcılığı zedeliyor' sözlerini anımsatan Taşdeler, şöyle devam etti:
'26. Genelkurmay Başkanımızın, her rütbeden muvazzaf ve emekli general, amiral, subay ve astsubaylarımız ile sivil memurlarımızın, askeri yargı mensuplarımızın, bir Cumhuriyet Başsavcımızın, milletvekillerimizin, bir siyasi parti genel başkanımızın, üniversite rektörlerimizin, profesörlerimizin, öğretim üyelerimizin, akademisyenlerimizin, doktorlarımızın, avukatlarımızın, gazetecilerimizin, yazarlarımızın, televizyoncularımızın, sendikacılarımızın, polislerimizin, hasılı hemen her yaştan, meslekten, sosyal konumdan, kadın ve erkek vatandaşlarımızın, 'silahlı terör örgütü kurucusu, yöneticisi, ara yöneticisi veya üyesi oldukları' iddiasıyla yargı karşısında bulunduklarını, üstelik tutuklu olarak yargılandıklarını dikkate aldığımızda, bu tespitin ne kadar doğru ve yerinde olduğu ortaya çıkmaktadır.'
Emekli Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un 'Önüne gelen tutuklanıyor. Yeryüzünde böyle bir tutuklama anlayışı da yok' şeklinde beyanı olduğunu belirten Taşdeler, 'Bu alanda, muhtemelen uzun yıllar kırılamayacak bir dünya rekorunun sahibi olarak kazandığımız unvanın, bir övünç ve kıvanç kaynağı olamayacağını düşünmekteyim' dedi.
Duruşma, Taşdeler'in savunmasıyla devam ediyor.