Habertürk Televizyonu'ndan Sorel Dağıstanlı, Türk Müziği'nin 'yaşayan efsanelerinden' Orhan Gencebay ile konuştu. Gencebay sanat, adalet, barış, eşitlik ve kardeşlik temaları üzerinde birbirinden çarpıcı mesajlar verdi. Gencebay, Oslo süreciyle ilgili olarak ise 'Barış için her şeyin denenmesi gerektiğine inanıyorum" dedi.
İşte Gencebay'ın konuşmasından ana başlıklar:
Kendinize yakıştırmadığınızı bir başkasına yakıştırmayın. Bu dünya hepimize yeter, bu dünyayı hepimiz paylaşalım. Bencilliklerin hakim olduğu bir dünyadayız. Bu konuda benim birçok bestelerim var, bunlara protest yapılardır. Sanatın tek tarafı vardır, iyiden, doğrudan güzelden yanadır. Sanat siyasetçi değildir, hoşgörüdür. Bu değerlerin, güzelliklerin hepsini anlatmaya çalışır. Sanatta adaletsizlik olamaz, yoksa sanat olmaz. Sanat yaşamın içindedir. Sanat yaşamın estetiğidir, her türlü güzel duyguları korur ve anlatır. Sanatçılar da bunu yaparlar. Ben de bunları yapmaya çalışan bir sanatçıyım. Sevgi cömertliktir, sevmeliyiz. Bu dünyada herkes birbirine hizmet ederek yaşar. Halka ve hakka hizmet ederek yaşar. Bu öyle bir ulvi dengedir ki, bozulunca dünya bozulur.
BENİM ASIL İSMİM 'İNSAN'DIR
Birçok kişiye hitap edemesem de bir kişiye hitap edebilmişsem, sözüm dinlenmişse, yapabilmişsem bunu benim için büyük bir mutluluktur, başarıdır. "Neyi değiştirdik ki sevgilerden başka" Ben bu parçayı 1975'de 'Batsın Bu Dünya'ya nazire olarak yaptım. Bu düzenin fiziki olarak batmasını istememiştim, Ahlah korusun. Daha mutlu, daha adil, barış, için, insanlık için batsın bu dünya demiştim. GÜzelliği ve insanlığı aramak için onu söylemiştim. Bu vatanın çatısı yaşam kadar kutsaldır. Bana Orhan diyorlar, asıl adım insandır diyorum. Adalet olmazsa demokrasi olmaz. Adalet olmazsa hiçbir şey olmaz.
BARIŞ İÇİN HERŞEY DENENMELİ!
Ben barış için herşeyin denenmesi gerektiğine inanıyorum. Söyleyerek, söyleşerek barışa ulaşabiliriz. Uzaktan kızarak silah çekerek barışa ulaşmak mümkün değil. Barış olmazsa yaşam olmaz ki! Barış neden istenmez ki! Eğer bir art niyet yoksa o zaman bir eksiklik vardır ve giderilmelidir. Bu dünya hepimize yeter. Türkiye Cumhuriyeti devletimiz ne güzel kuruldu, ilkeler, programlar verildi. Acaba bunları ne derece yapabildik. Ne kadarını yapabildik? Eksikliklerimiz, yanlışlarımız da olabilir. Yanlışımız varsa geri dönmeliydik, eksiğimiz varsa tamamlayabilirdik. Demek ki yeterince değerlendiremedik ki, birtakım haksızlıklar oldu. Ama artniyet de var demek ki...
ASIL SAVAŞ KENDİNLE YAPTIĞIN
Bir insanın ömür boyu en büyük savaşı kendiyle olan savaşıdır. Kendini yenen insan en büyük savaşı kazanmış demektir. 12 Eylül'den önceki olaylarla ilgili şunu söyleyebilirim. Belki ülkemizin en kötü yıllarıydı. 1970'li yıllar en kötü yıllardı diyebilirim. Her gün olaylar oluyordu, insanlar ölüyordu, yaralanıyordu. Ülkemizdeki kardeşler birbirine düşmüştü. 12 Eylül'e kadar bütün insanlarımız son derece rahatsızdı. Can güvenliği yoktu. 12 Eylül olduğu zaman yüzde 98 halkımız can güvenliği dolayısıyla bunu onaylamıştı. Sonrasını bilmem. Sonra can güvenliği geldi, yaşama sevinci geldi, çok önemli bir konudur bu.
HAKSIZ ŞEKİLDE YARGILANANLAR
Göreve gelenler hepsi mutlaka insanımızın daha iyi olması için çalıştı, buna inanıyorum. Hizmet yapmaya talip olanların hepsi bu d uygudadır. Ama bunu yapabilir, yapamayabilir. 12 Eylül öncesi can güvenliği yoktu. Olmasa mıydı acaba? Tabii ki ben siyasetçi değilim, buna cevap veremem. Bir söz vardır kurunun arasında yaş da yanıyor gibi. Öyle bir ortamı yaşıyoruz. Haksız yere yargılanan olabilir. Ama inanmıyorum ki, hiç kimse yanlış bir şey yapmaya çalışıp da onları yanlış yargılasın. Hepimiz insanız, hepimizin içindeki güzellik galebe çalacaktır. Burada yanlışla doğru içiçe olabilir.
SAVAŞ EN SON DENENECEK OLAN...
Biz kimseyle kötü olmamalıyız. Ama tarih boyu bu söylediğim ne derece gerçekleşmiştir? Maalesef bunları yaşıyoruz. Bunlar neden doğuyor, bencillikten mi, tatminsizliklerden mi? Bunu göreve gelen çok daha iyi değerlendirebilir. Barış verken neden savaşalım. Savaş ancak nefsi müdafaa da olur. Acba biz o derece mecburiyeti yaşıyoruz. Eğer birileri yanlışlık yapıyorsa, bu yanlışlık da had safhadaysa, insanlar çok zarar görüyorsa, yaşamaları zorlaşıyorsa, maalesef belki orada insan vicdanı barışı sağlamak için müdahale edebilir.
DUYGULARA TERCÜMAN OLUYORUM!
Arabesk deyiminin yeterli olmadığını, çok değerli bir deyim olduğunu biliyorum. Benim çalışmalarımı anlatan bir başlık olmadığını söyledim. Müzikte böyle bir kategori de yoktur. Pirimiz Mevlana der ki, 'ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol'. Ben olduğum gibi görünmeye çalıştım. Bilgimi, yeteneğini ortaya koymaya çalışarak varlığımı sürdürüyorum. Tabii ki konulara da duyarsız kalamıyor insan. İnsanız, hepimiz aynı duyarlılığı taşıyoruz. Ben insanın duygularını anlatan bir tercümanım. (Habertürk)