13 Aralık 2024 Cuma / 12 CemaziyelAhir 1446

Paralel Yapı'yı Gülen'in yeğenleri mi yönetiyor?

Cemaatin bir dönem önemli isimlerinden olan Latif Erdoğan, Gülen hareketinin Gülen’in yeğenleri tarafından yönetildiğini yazdı.

3 Ocak 2015 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:

Ahmet Davutoğlu'nun başlattığı "bürokraside nepotizm" tartışması büyüyor. Akraba kayırmak anlamına gelen Nepotizm'in Gülen hareketi içinde de tartışma konusu olduğunun altını çizen Yeni Akit Yazarı Latif Erdoğan, Gülen hareketinin Gülen'in yeğenleri tarafından yönetildiğini yazdı. İsim vermeden Fethullah Gülen'in yakın akrabaları olan Ahmet Kurucan, Kemal Gülen, Cevdet Türkyol, Mehmet Demircan, Numan Yiğit ve Gülen'in diğer yeğenlerinin Gülen hareketi içindeki etkisini doğrulayan Erdoğan, paralel yapıdaki akraba hakimiyeti hakkında ile ilgili ilginç ipuçları verdi.

İŞTE O YAZIDAN BAZI BAŞLIKLAR

Cemaat ve Nepotizm

Nepotizm, Latincede 'yeğen' anlamına gelen 'nepos' sözcüğünden türetilmiştir. Yönetimde kan bağı yakınlığını öne çıkaran bir sistemin adıdır. Denilenlere bakılırsa, Rönesans döneminde Papaların yeğenleri için üst düzey işler bulma eğilimleridir. Yine denildiğine göre, bu tür uygulamalar kilisenin etkinliğini ve diğer kişilerin morallerini olumsuz yönde etkilemiştir.

GÜLEN'İN YEĞENLERİ CEMAATTE İMTİYAZA SAHİPTİR

…Yeğenler kadrosu, Gülen'le doğrudan görüşme imtiyazına sahiptir. Bu imtiyaz, cemaat içindeki özgül ağırlığı sebebiyle, her türlü hiyerarşiyi, her türlü statü farkını sıfırlayan bir durumdur. Yeğenler, Gülen'le görüşmelerini, onun odasında ve Gülen'le baş başa yapabilmektedir. Bu durum cemaat içinde çok az insana nasip olan bir payedir; böylesi payeye mazhar olanlar, görüşmelerinin muhtevası ne olursa olsun cemaat içinde öncelikli kişiler olarak algılanır; manevi otoriteleri tartışmasız hale gelir. Piramidin en tepesindeki kişiler bile, bu imtiyazlı kişilere karşı hassas ve özverili davranmak zorundadır. Bir bakıma artık onlar, topluluğun altın buzağısı mevkiindedir...

CEMAAT YEĞENLERE KARŞI RİYAKAR DAVRANIR

Cemaat içindeki nepotizm uygulaması elbette sadece meselenin psikolojik yanıyla sınırlı değildir. Bu kadro, en önemli hizmetlerin kendilerine emanet edildiği seçkinlerdir. Özellikle, mahrem ve gizli kalması gereken her türlü çalışma bu kadronun yed-i eminine ya da daha doğru ifadeyle tekeline teslim edilir. Gülen bu kadroyu, cemaat içi istihbarat elemanları olarak da kullanır. Bu bilindiği için de, cemaatin aktif elemanları bu kadro fertlerine karşı hem tedbirli hem de riyakar davranır. Gülen'e bağlılık, sadakat mesajları çoğunlukla bu kadro fertleri üzerinden gönderilir; Gülen'e muhalefet edenlere karşı geliştirilen en adi linç söylemleri bu kadro fertlerine bir amentü inancı içinde sadakat gösterisi olarak beyana dökülür. Onlar da bu ifadeleri, gönüllerinde yer ettiği ölçüde Gülen'le paylaşır...

YEĞENLER GÜLEN'E KÖRÜ KÖRÜNE BAĞLIDIR

Cemaate katılımlar çoğaldıkça ve çeşitlendikçe, söz konusu kadronun işlevi de artmış, gördükleri işler de büyük oranda çeşitlenmiştir. Onlar ve kurdukları ağ şimdilerde Cemaat yapısının çekirdek kadrosu olmuştur.

Cemaat çözülmeye başladığında, Gülen'in en çok başını ağrıtacak hususlardan birisi de kuşkusuz sonradan geliştirilen söz konusu kadroya olur vermesidir. Sıhri bağı, sadakat ve körü körüne bağlılığı esas alan; istidat, kabiliyet ve liyakati dışlayan bu tür körleştirici uygulamanın pratikte, taklit ya da insiyaki cemaat aidiyeti sebebiyle iki kötü sonucu daha olmuştur.

Birincisi, bu tür uygulamayı model alan her seviyedeki cemaat içi yönetici, işe kendisi için böyle bir gizli kadro edinmekle başlamış; bu sebeple de cemaat bünyesinde bölünmeyi, parçalanmayı tetikleyecek ve hızlandıracak yüzlerce görünmez adacıklar oluşmuştur.

İkincisi, aynı model, cemaat büyük bir akraba grubu kabul edilerek dış dünyadaki ilişkilerde uygulanmış, resmi, gayr-i resmi bütün iş alanlarına öncelikli olarak cemaat üyeleri yerleştirilmiştir. Bu tür olumsuz uygulamanın milletimize neye mal olduğunun envanteri ise henüz çıkarılabilmiş değildir...