Davanın üçüncü duruşmasına Ahmet Güreş ve avukatı Bahattin Fırat katıldı. 2007'de İran'da içinde silah el bombası ve şarjör bulunan bir araçta yakalanan Güreş, örgütten 2005'te ayrıldığını söyledi. Örgüt içinde bulunduğu süre içerisinde şahit olduğu olayları mahkemeye anlatan Güreş, İran ve Ermenistan istihbaratının örgüte nasıl yardım yaptığını açıkladı. Güreş'in ifadesinde dikkat çeken diğer bir konu ise 2002'de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından PKK kamplarına yapılan hava saldırılarıyla ilgili. Güreş'in iddiasına göre hava saldırılarından 2 gün önce kendilerine haber ulaştırılıyordu. Bu sayede örgütün zayiat vermediğini açıkladı.
Güreş, mahkemede verdiği ifadesinde, "1994'te İran'a gittiğimizde beni havaalanında İran istihbaratı resmi görevlileri karşıladı, daha doğrusu İran istihbaratı PKK örgütünden gelen bütün şahısları karşılıyor. İlgili yerlere götürüyordu." dedi.
TERÖRİSTLER KARAKOLDAN TERMAL KAMERA ALMIŞ
1996'da Avaşin'de bulunurken oradaki güçlerden duyduğu bilgileri de mahkemeye açıklayan Güreş, "Ekrem Kod isimli kişinin anlattığına göre Yüksekova tarafında Kürtçe ismi Vargeminan olan askeri karakola bir saldırı yapılıyor ve bu karakoldan diğer eşyalarla birlikte termal kamera alınıyor. Termal kamera o dönemde örgütün İranlı sorumlusu Mustafa Karasu'ya veriliyor, bunu haber alan İran istihbaratı bu kamerayı istiyor. Karasu kamerayı vermeyince, İran istihbaratı 'hastanenizi kapatırız' deyip örgütü tehdit etti. İran kamerayı aldı. 'Hastane kapanmasın' diye Mustafa Karasu bu termal kamerayı İran istihbaratına verdi. Bildiğim kadarı ile İsrail malı olan termal kameranın aynısından İran da üretiyor."
Güreş'in itirafları İran'ın örgüt üzerinde ne kadar etkili olduğunu gözler önüne seriyor. Güreş, "Ekrem Kod'un Şehidan kampından sorumlu olduğu dönemlerde zaman zaman İran istihbaratı bize gelerek şuanda Türkiye'yle aramızda sıkıntılar var. Kampı kısa bir süreliğine boşaltın. 'Ortam düzelince sizi tekrar çağıracağız' diyordu. Gerçekten de öyle oluyordu."
İRAN, ÖRGÜTÜN ATEŞKES YAPMASINA KARŞI ÇIKTI
Abdullah Öcalan'ın 1999'da yakalanmasından sonra örgüt ile Türkiye arasında üstü kapalı bir şekilde ateşkes yapıldığı iddiasını dile getiren Güreş, "Ancak İran devleti ve istihbaratı ısrarla bize ateşkes yapmayın. 'Türkiye ile savaşın' diye tehditlerde bulundu. Hatta kamplarımızı dağıtacağını söylediler. Tahminime göre bin 500 örgüt mensubu Irak'a gitmek zorunda kaldı." şeklinde konuştu.
O dönem Şehidan Kampı'nı boşaltılmadığını kaydeden Güreş "Bu kez de İran devleti 'madem siz iş yapmıyorsunuz' diyerek Şehidan Kampı'na savaş açtı. Açıkça bize 'savaşmayacaksanız kampları boşaltın' diyorlardı. Bunun üzerine kampta 300 kişiden 60 kişi kaldı. Bende bunların arasındaydım." dedi.
Kamptan ayrılanların, İran devleti araçları ile Kuzey Irak'a kadar bizzat götürüldüğünü iddia eden Güreş, o dönemde kampta bulunan ve İran hükumeti tarafından izin alınarak yaptırılan, örgüt mensuplarına ait mermer mezarların İran tarafından Türkiye şirin görünmek için yıktırıldığını aktardı.
Ape Hüseyin Kod isimli örgüt mensubunun dockların ne şekilde kullanılacağını, uçaklara nasıl isabet ettirileceği hususunda bilgi verdiğini aktaran Güreş, Ape Hüseyin'in anlattıklarına göre tüneller kazılıp zikzaklar yapıldığını kaydetti.
İran ve Irak hükümetlerinin silah konusunda örgüte sürekli yardım ettiğini belirten Güreş, "Mesut ve Neçirvan Barzani'nin alt kadrosunda çalışanlar Barzani'nin talimatıyla bizzat gelerek görüşürlerdi. Arkadaşlarımdan duyduğuma göre İran istihbaratı bir seferde en az 200-300 adet kalaşnikof silah, bixi, canas, roket atar, el bombaları ve mühimmatı getirerek örgüte teslim etti. Bu teslimatı, Xınere Kampı'na 10 kilometre yakınlarında bir PKK nizamiyesinde gerçekleşiyordu. Para olarak da yaklaşık 500 dolar alıyorlardı. Bu alışverişleri 1998-2003 arasında yine Xınere Kampında gördüm, oraya geliyorlardı." diye konuştu.
KAMPLARIN BOMBALANACAĞINI 2 GÜN ÖNCESİNDEN ÖĞRENİYORDUK
Xınere kampında 2002'de çok kez hava saldırısına uğradıklarını anlatan Güreş, "Ancak biz saldırılarından 2 gün öne haber alıyorduk. Bizlere bu bilgileri Botan Kod Nizamettin Taş isimli örgüt mensubu getiriyordu. Biz uçakla bombalama ihtimali bulunan tarihten en az 2 gün önce önlemimizi alıyor ve kayıp vermiyorduk. Bu saldırıda TSK'nın savaş uçakları çadırları vurdu. 12-13 çoban öldü. Hava saldırılarında doçkacılar ateş açmazdı. Botan Kod Nizamettin Taş, doçkaları kullanan örgüt mensuplarına; 'Biz haber aldık zayiat olamayacak, bu nedenle uçaklara ateş etmeyin' diyordu. O dönemde bu durum ciddi sıkıntılara neden olmuştu." şeklinde konuştu.
Güreş, hava saldırılarının haberini kadroda bulunan örgüt yöneticileri tarafından kendilerine açıklandığını ifade ederek, "Onlar, istihbaratı Türk devleti içindeki ajan ve istihbaratçılardan aldıklarını söylüyorlardı. Gerçekten de önlemlerimizi alıp hava saldırılarında kayıp vermiyorduk." dedi.
AĞIR YARALI ÖRGÜT MENSUPLARI, ERMENSİTAN'DA TEDAVİ OLUYOR
Bir dönem Ermenistan'da da kalan Güreş örgütün buradaki faaliyetleri hakkında da bilgiler verdi. Güreş'in iddiasına göre: "PKK'nın Ermenistan'da iki derneği ve birde satın aldığı 2 katlı evi var. Buralar, Ermenistan İstihbarat binasına 5-6 metre mesafede. Bu ev genelde örgüt mensuplarının tedavilerine yönelik olarak kullanılıyor. Tedavisi ağır olanlar, Ermenistan'da. Normal hastalar ise Kuzey Irak'ta Barzani yönetimindeki hastanelerde tedavi oluyor."
ASKERLER TESLİM OLAMAMAK İÇİN UÇURUMDAN ATLAMIŞ
Şehidan Kampı'nda bulunduğu dönemde Şemdinli'nin Irak'a yakın tarafında bulunan bir askeri karakola 1996'da Ekrem Kod isimli Hıdır Sarıkaya'nın talimatıyla bir saldırı düzenlendiği bilgisini veren Güreş, "Bu saldırıda 40 askerin kayıp olduğu söylenmiş ve İran askerlerine verildiği belirtilmişti. Daha sonra öğrendiğimize göre askerler teslim olmamak için uçurumdan aşağı atlayarak canlarına kıymışlar."
Örgüte en çok Türkiye'den katılım olduğunu, bu katılımların Van üzerinden sağlandığını aktaran Güreş, katılımların yüzde 80 köy korucularının refakati ile gerçekleştiğini iddia etti.
Güreş'e göre örgüt o dönemde bağımsız milletvekillerinden hoşlanmıyordu. Kendisinde de bu kişilerden hoşlanmadığını belirten Güreş, örgütün kendisine içinden birini lider olarak görmek istediğini siyasilerin güvenilmez olduğunu ifade etti.
İRAN'DA ÖRGÜTE ÜYELİKTEN YARGILANDIM
2005'te örgütten ayrıldığını söyleyen Güreş, 2007 yılına kadar, İran'da kaçak olarak kaldığını kaydetti. İran'da bir araçta bomba ve şarjörle yakalanan Güreş, silahların araç sahibine ait olduğunu iddia etti. İran'da PKK'ye üye olmaktan yargılandığını dile getiren Güreş, silahlar ve diğer ele geçen malzemeler konusunda yargılanmadım. Eğer İran hükümeti silahların bana ait olduğunu kabul etseydi, en 15-20 yıl ceza verirlerdi." diye konuştu.
Savcı, sanık tutukluk halini talep etti. Mahkeme verdiği ara kararda, sanığını tutukluluk halinin devamına, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na müzakere yazılarak, önceki ara karada istenen DVD'lerin gönderilmesini istedi. Dava esastan görüşülmek üzere ileri bir tarihe ertelendi.