Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın şikâyetler üzerine başlattığı soruşturma tamamlandı. Emniyet Müdürü Güven'in düzenlediği basın toplantısının görüntülerini inceleyen savcılık, konuşmanın tamamında suç unsuruna rastlamadı. Kasti bir durumun tespit edilememesi üzerine takipsizlik kararı verildi.
"İNSANI YAŞATMIYORSAK, HİÇBİR ANLAMI YOK" DEMİŞTİ
Diyarbakır'a atandıktan sonra Polisevi'nde gazetecilerle kahvaltılı tanışma toplantısı düzenleyen Recep Güven, çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. Güven, özetle şunları söylemişti: "Daha önce 1991 - 1996 yılları arasında Diyarbakır'da görev yaptım. Keşke yaşanmasaydı, hiç olmasaydı dediğimiz bir süreçte Diyarbakır'da hizmet vermeye çalıştık. Boşaltılan her köyün aslında geleceğimize tehdit olduğunu biliyorduk. Ben de aslında köyünü terk etmiş bir ailenin çocuğuyum. Ailem 1958 yılında Üsküp'ten gelmek zorunda kalmış. 47 yıl sonra annemi Üsküp'e götürdüm. Oturdu ağladı. Orada dedim ki empati zamanı. Bu aslında ciddi travmalara sebep olan bir sıkıntıydı. Kimimiz susarak, kimimiz uygulayarak, kimimiz kaçarak, kimisi vurarak bu sorunu karşılıklı büyüttük elbirliğiyle. Kendi insanımızla aramızda kocaman sorunlar çıkardık. Güvenlikçi yaklaşımlarla bu işin çözülmeyeceğini en iyi bilenlerden biriyim. 2005 yılında Bahçeşehir Üniversitesi'nde bir konferasana davet edildim. Salondakilerin büyük ünlemlerle bakmasına sebep olan bir cümle kurdum. Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz demiştim. Ama eline silah almış, çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de entegre edemiyorsanız devlet değilsiniz. Ben bu iki duygu arasında gidip geliyorum. Benim yitik evladım dağa çıkmış. Keşke ulaşabilseydim, ona normal bir hayat sunabilseydim, onun terörize olmasına mani olabilseydim diye ağlarım. Her teröriste de içim ezilir. Devlet hizmet için vardır. Önce vatan değil, önce insan. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. İnsanı yaşatmıyorsak, hiçbir anlamı yok."