TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) İstanbul'da toplandı. Çırağan Sarayı'nda yapılan toplantıya; KONDA Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü Bekir Ağırdır, İstanbul Ekonomi Danışmanlık Yönetici Ortağı ve Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman ile Radikal Gazetesi Köşe Yazarı Uğur Gürses konuk oldu.
Toplantının açılışında konuşan TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, gelişmiş ülkelerde toparlandığı şu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ekonomik gücünün zayıfladığını dile getirdi. Yılmaz, Türkiye'nin büyüklüğü ve dışa açıklık oranı ile ekonominin deviniminden etkilendiğini belirtirken, şunları kaydetti:
"Yeni dönemde gelişmiş ekonomileri için tarihi büyüme oranları mümkün olmayacak. Bu ekonomilerin büyüme oranlarını aşağı yönlü revize etmek gerekecek. 4 ay evvel başlayan dalgalanmayı temel aldığımızda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın büyüme ile enflasyon hedefi arasında dengeleme anlayışı benimseme durumunda kaldığını görüyoruz. Bu dilimde faiz aracı kullanılmıyor, kur da süratle yukarı çıkıyor. Böyle bir ortamda TCMB'nin sorumluluğu ağır. Bu nedenle kurumun kullandığı araç setleri genişleyebiliyor. Bize göre bu anlayış, ancak enflasyon hedefine yaklaştığımızda yerinde bir set olacaktır. 4 aydır devam eden balon etkisinin geçmesinin ardından en önemli konu enflasyon hedefi şaşması olacak. TCMB'nin para politikasını bu çerçevede değerlendirmeye devam edeceğiz."
"DOĞU VE GÜNEYDOĞU'NUN KALKINMASI BÜYÜMEYİ 1 PUAN ARTIRACAKTIR"
Büyümenin niteliğinin önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu anlamda istihdam, teşvik ve Ar-Ge gibi alanlara ehemmiyet verilmesini önerdi. 2013 için büyüme tahminlerinin yüzde 4 olduğuna aktaran Yılmaz, şöyle devam etti:
"Oysa balon döneminde dahi büyüme yüzde 6 olmalı. Onun için 3 alanda cesur adımlar atılmalıdır. İlk olarak iç tasarruf oranlarının artırılması gerekiyor. Cari açığın tek çaresi iç tasarruf oranlarının 3 puan artırılmasıdır. Burada kayıt dışı ile mücadele edilmeli, sosyal güvenlik ve sigorta modeli güçlendirilmeli, sermaye piyasalarına kolay erişilmelidir. İkinci olarak çözüm süreci başarılı olmalıdır. Unutulmamalı ki çözüm sürecinin başarılı olması, Doğu ve Güneydoğu ekonomisinin kalkınması büyüme oranımızı 1 puan artıracaktır. Büyümeyi yüzde 6 yapmak için arz yönlü büyümek üçüncü alan. Burada enerji reformlarından, gelir vergisi kanununa, fikri mülkiyet uygulamasına kadar pek çok konuda yenilik gerekiyor."
Türkiye'nin AB yöneliminin önemini anlatan Yılmaz, "Türkiye'nin ekonomisi ve toplumsal hayatı Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle bir süredir duraklayan AB üyelik sürecini yeniden hedefe yerleştirip rayına oturtmalıyız. Biz 'Bölgesel Politika Yapısal Araçların Koordinasyonu' başlıklı 22. faslın, ardından 'Yargı ve Temel Haklar' başlıklı 23. faslın, ardından 'Adalet, Özgürlük ve Güvenlik' başlıklı 24. faslın müzakereye açılmasını ısrarla talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.
TÜSİAD Başkanı, AB üyelerine de "22.,23.,24. fasılları açmaktan kim zarar görür, kapatmaktan kim yarar görür. Artık AB'nin yapıcı, samimi tutumuna ihtiyacımız var. Artık AB'ye tam üyeliğimiz için hedef tarih belirlenmeli. Bizce tam üyelik için en uygun tarih görüşmeleri 4-5 seneyi bulacak Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'nın yürürlük tarihi olacak, öyle olmalı." diye seslendi.
Arap Baharı ile yeşeren umutların Mısır'a askeri müdahale ile yara aldığından dert yanan Muharrem Yılmaz, darbeyi zehir, demokrasiyi panzehir olarak nitelendirdi. Türkiye'nin Mısır ve benzeri ülkelere örnek bir hukuk ve demokrasi seviyesine gelerek yardım edebileceğini savundu.
Türkiye'nin Suriye'de barışçıl bir idare için elinden geleni yaptığından söz eden Yılmaz, "Ama iç savaş engellenemedi. Türkiye, Suriye'de iç savaşın bir tarafı olarak görüldü. Şu an uluslararası toplum siyasi çözüm için somut ilerlemeler elde ediyor. Bizim temennimiz askeri müdahele yapılmadan Suriye sorununun kalıcı çözüm üretilmesi; ülkemizin ihtilafın değil çözümün tarafı olarak konumlandırılması." dedi.
"HUZUR ORTAMINI KALICI KILACAK EN ÖNEMLİ UNSUR; DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ"
Çözüm sürecine de değinen Yılmaz, 10 aydır şiddet ve terör olaylarının olmamasının toplumun tamamı tarafından memnuniyetle karşılandığını ifade etti. Bu huzur ortamını kalıcı kılacak en önemli unsurun yeni demokratikleşme paketi olacağını savundu. Yılmaz, şiddet ve terörden arındırılmış ortam ile ilgili adımların atılması, temel hak ve özgürlüklerde geri gidildiği izleniminin ortadan kaldırılması, yeni anayasa çalışmalarının süratlendirilmesini de talep etti. Faili meçhul cinayetlerin aydınlığa kavuşmasını isteyen Yılmaz, Dink ailesinin haykırışlarına kayıtsız kalınmaması temennilerinde de bulundu.