16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

Dijital Müslüman saatine bakarken

Şair Ahmet Murat, yeni deneme kitabı Kuşlarla Sohbetin Şartları’nda modern günlük hayatta, kadim meselelere serinkanlı ve basiretli bir bakışla yaklaşıyor.

SUAVİ KEMAL YAZGIÇ11 Ekim 2018 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Dijital Müslüman saatine bakarken
Ahmet Murat, şiiri gibi düzyazı yazan bir insan. Yalın, derinlikli, ferahlık verici, biraz ironik ama ahkam kesmeyen, temiz bir dille iç karartmadan yazıyor. Kestirme çözümler sunmuyor metinlerinde ve en önemlisi de yazmış olmak için de yazmıyor. Kendi adıma Ahmet Murat’ın denemelerini, karşılıklı çay içerken dertleşiyormuş gibi okuyorum. 
Kuşlarla Sohbetin Şartları, Ahmet Murat’ın yeni deneme kitabı. Modern dünyanın gündelik hayatımıza döşediği mayın tarlalarını kadim bir çizgiden ilham alan bir bakışla ele alıyor. Ancak bunu, içinde büyük büyük kavramların cirit attığı hamasi metinlerle değil yine gündelik hayattan bir bakışla kaleme aldığı yazılarla gerçekleştiriyor Ahmet Murat.
 
Ahmet Haşim’in “Müslüman Saati” başlıklı yazısını elbette bilirsiniz. Zaman kavramının değişimi üzerinden bir zihniyet dönüşümünü ifşa eder Haşim. Şimdilerde kullandığımız dijital saatleri Ahmet Haşim görseydi nasıl bir deneme kaleme alırdı bilemem ama ahir zaman zihniyetinin okunabilmesi hususunda Ahmet Murat’ın çok emek verdiği bir gerçek. 
 
MENKIBEYİ OKUMA 
 
Kitaba ismini veren deneme tam bir ihtar mahiyeti taşıyor mesela. Bu yazı esasen iki insan arasında iletişimin nasıl mümkün olacağına dair ilham verici tespitler içeriyor. Ahmet Murat, bir zirveye, kürsüye çıkmadan tam omuz hizamızdan bize bir şeyler anlatan bir can yoldaşı gibi cümle kuruyor metin boyunca. Bir menkıbeden yola çıkan Ahmet Murat’ın “İç dünyamız arındıkça ve güzelleştikçe, arınık ve güzel olanları kendimize doğru çekebileceğiz. Kuşlar sohbete gelecekler, ceylanlar başlarını dizimize koyacaklar.” dediği yazıyı aynı zamanda da bir menkıbeyi nasıl okuyabilir/anlamlandırabiliriz sorusuna cevap için örnek metin olarak kullanabiliriz.
 
Bu kitapta neler mi var? Anılarını yazmamış son Osmanlı mutasavvıfının dedelerini unutmasa da başka dünyalar kurmuş torunlarını okuyoruz mesela. Peygamberimizin bir hadisinde “Kınadığınız şey başınıza gelmeden ölmezsiniz” demesini ele alıyor. İnsanın dünyada bulunduğu müddetçe gündeminde olan bir mesele olduğunu bildiğimiz kimi temel meselelerini kadim ve modern olanı hesap dışı bırakmadan mesele etmenin nasıl mümkün olduğuna ilişkin temrinler yapıyor Ahmet Murat. (Sadece bu yazı için değil kitabın tamamı hakkında da aynı tespiti tekrarlamak mümkün.)
 
DÜNYEVİ  İŞ YOKTUR
 
Sadece fidan dikmenin önemi denince akla gelen hadisi şerifin başka okumalara da açık olduğunu öğreniyoruz Ahmet Murat’tan. Ona da bir göz atmakta fayda var: “Hadis-i şerifi, işin dünyeviliğine yapılan güçlü vurgu üzerinden değil de, dünyevi bir iş olmadığına dair bir uyarı şeklinde anlamak daha doğru. Yani kıyamet koparken, dünya yıkılırken ve biz son nefesimizi almaya hazırlanırken, biraz sonra yerinde yeller esecek bir toprak parçasına, birazdan yalan olacak bir fidanı dikmeye çalışmak, dünyanın ne vazgeçilmez bir yer olduğunu söylemeye yaramamalı. Belki şu: Fidan dikmek gibi bir işin, yani dünyaya kök salmanın ve dünyadan beklenti içinde olmanın güçlü bir temsiline sahip olan bu etkinliğin, özellikle kıyamet esnasında yapılması öğütleniyorsa, işin kendisine değil bir başka şeye dikkat çekiliyor olmalıdır. Bu başka şeyse “dünyevi bir iş yoktur” ilkesidir.”
 
DERDİNE SAHİP ÇIK
 
Ahmet Murat’ın gündemine tam da bu noktadan bakmak gerek. İşleri dünyevi, uhrevi diye ayırmadan bir bütünlük içinde görmeye davet ediyor bizi. Gündemine aldığı her konuya da aynı bütünlüklü bakış açısından yaklaşıyor. Birkaç klişe cevapla geçiştirdiğimizi sandığımız konulara taze bakış açıları getiriyor. Dolayısıyla gündeme mevcut kısır döngülerin dışından bir perspektifle yaklaşan Ahmet Murat, nesirde de şiirde ulaştığı letafeti yakalıyor. 
 
Daha pek çok yazı, mesele var Ahmet Murat’ta. Belki de bütün bu meselelerin niçin dert edildiğinin anlaşılması için daha önceki kitaplara bakmak gerekiyordur. Ahmet Murat, bir önceki deneme kitabı Belki De Üzülmeliyiz de“Şu dünyada insan olmaktan başka bir vazifemiz yok. İnsan olabildikçe, insan olmanın ne olduğuna dair de güçlü bir şuur kazanacağız. Bu şuur başka insanlara bakışımızda önümüzü aydınlatacak.” diyen Ahmet Murat, aynı kaygılarla yazmaya devam ediyor ve denemeleri de insanı bu derde sahip çıkmaya davet ediyor. Kuşlarla Sohbetin Şartları’ndan okumaya devam edersek nasıl bir derde davet edildiğimiz daha net bir şekilde anlaşılabilir. “Derman olan bir dertten kim kurtulmak ister ki?” 
 
Yazıyı buracıkta bitirirken soruyu tekrar edelim. “Kim ister ki?”