16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

Lino bize ne anlatmak istiyor?

Balino, kurduğu atmosferle kelimeleri görüntülü hâle getiriyor. Kitabı okurken kurgu bir tarafta öylece film gibi akıyor. Kurduğumuz hayaller kadarız evet bu kitabı devam ettirmek de okurun hayali elinde!

TUĞRUL ÇALIK16 Haziran 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Lino bize ne anlatmak  istiyor?
Bir balinanın karnında yaşamayı hayal edebilen bir çocuk için hayatta asla hiçbir engel yoktur. Kimden mi bahsediyorum, Balino kitabının kahramanı Lino’dan! Lino, o kadar güzel bir hayal kuruyor ki gerçekleşsin istiyoruz okurken, yazar usul usul anlatıyor bize. Anıl Basılı, ilk kitaptan beklenmeyecek ustalıkla anlatıyor hikâyesini. Kelimelerini öyle güzel seçiyor ki Lino’nun serüveni, serin bir rüzgâr gibi giriyor evimize…
 
“Montessori Metodu”nun kurucusu olan İtalyan bilim insanı ve eğitimci Maria Montessori, “Çocuğun hayal kurmaktan hoşlandığı konusunda hepimiz aynı fikirde olsak bile, niçin çocuklara bu yeteneklerini geliştirmeleri için sadece peri masalları anlatıyor ve oyuncaklar veriyoruz? Eğer bir çocuk bir periyi veya peri ülkesini hayal edebiliyorsa, o çocuğun Amerika’yı hayal etmesi de güç olmaz. Amerika’yı konuşmalar arasında belli belirsiz duymak yerine, Amerika’nın bulunduğu küreye bakarak kendi fikirlerini netleştirebilir,” diyor. Aslında Anıl Basılı tam da bu metodu desteklercesine inşa ediyor kitabı. Lino, annesinin ona okuduğu bir masaldaki balinaya takıyor aklını. Onun karnında yaşamayı hayal ediyor. Yani bir balinayı ve balinalar denizini düşlüyor. Yağmurlu bir günde penceresine gelen bir ıslığın peşine düşüp bir leyleğin yardımıyla nihayet kavuşuyor hayaline! 
 
HAYAL KURMAYI UNUTMA
 
Lino, hayaline kavuştuğunda artık dostu olan ve Ba diye seslendiği balinanın da aslında bir hayalperest olduğunu anlıyor. Çünkü artık evine nasıl döneceğini düşündüğü anda Ba ona şöyle diyor, “Kendi hayallerini gerçekleştirecek yolu ancak sen seçebilirsin.” Lino, dolayısıyla yazarın aslında okura anlatmak istediği temek şey: Hayal kur, unutma gerçekleştiremeyeceğin bir hayal yoktur. Bu belki bir felsefik akıma bile dönüşebilir. Hızla modernleşen çağda, hayal kurmayı neredeyse unuttuk. Büyüklerin hayali olmazsa küçüklerin de olmaz. Çünkü onlar bizleri taklit ederek gelişiyor, nasılsak öyle oluyorlar bir yaşa kadar. Haliyle önce belki de büyükler için yazılıyor çocuk kitapları, çocuklar uyuyunca onların yanı başından alıp bizler okuyalım da hayal kuralım diye? Olamaz mı?
 
Balino, gerek Oğuz Demir’in başarılı çizimleri gerekse de Anıl Basılı’nın özgün ve başarılı hikâye anlatımı ile her çocuğun okuması gereken bir kitap. Ba ve Lino’nun dostluğunu belki de daha uzun uzun okumak isteyecek her çocuğun, zihninde bunu devam ettireceğinden hiç şüphem yok. Yazarın da istediği belki de bu: Ben buraya kadar getirdim, asıl hikâye sizde, sizin hayaliniz hep devam etsin ve asla bitmesin. Balino, kurduğu atmosferle kelimeleri görüntülü hâle getiriyor. Kitabı okurken kurgu bir tarafta öylece film gibi akıyor.