19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Melville edebiyatına giriş

Dünya edebiyatı için artık vazgeçilemez bir isim olan Amerikalı yazar Herman Melville’in “Fukara Tatlısı ve Zenginin Artıkları”, “Paratonerci”, “Bekar Erkek-ler Cenneti ve Bekar Kızlar Cehennemi”, “Çan Kulesi”, “Benito Cereno”, “Ben ve Bacam”, “Elma Ağacı”, “Veranda”, “Yazı Masasından Anekdotlar” ve “Koca Zack Hakkında Samimi Anekdotlar” oluşan Öyküler’i Everest Yayınları tarafından Burcu Erdoğan çevirisiyle yayımlandı.

ARZU GÜMRAH14 Mart 2019 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Melville edebiyatına giriş
Herman Melville 1891’de 72 yaşından öldüğü zaman kıymeti bilinmeyen, bu dünyadan göçüp gittiğinin bile farkına varılmayan bir yazardı. Ancak Mina Urgan’ın deyişiyle “Birçok dâhi gibi Melville de kendi yaşadığı çağın sınırlarını iyice aşmış, çoğu çağdaşlarının kavrayamayacağı yapıtlar vermiş,” bir yazardı da. 1819’da sekiz çocuklu bir tüccar ailesinin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelen Melville, küçükken geçirdiği kızıl hastalığı nedeniyle görme yetisinin önemli bir bölümünü yitirmişti. Okulunu yarım bırakarak öğretmenlik, banka memurluğu, tarım işçiliği gibi işler yapan Melville 1838’de New York’ta mü-hendislik eğitimi görmeye başladı. Bundan bir yıl sonra bir ticaret gemisinde çalışmaya başladı. Sonra bir balina avı gemisinde işe başlayan Melville, gemide karşılaştığı kötü davranışlar nedeniyle bir arkadaşıyla gemiden ayrılarak yamyam olarak bilinen Typee yerlileriyle Markiz Adalarında üç hafta boyunca yaşadı. Adaya uğrayan bir Avustralya gemisiyle denizciliğe dönen Melville gemide çıkan isyandan sorumlu tutularak cezaevine konulmuştur (bu çalışmadaki “Benito Cereno” öyküsü Melville’in yaşadığı bu durumla çokça benzerlik gösterir).  1843 Yazını Tahiti’de yerlilerle geçiren yazar Moby Dick’in düşünsel altyapısının çoğunluğunu burada oluşturur. 1843 yılında donanmaya katılan ve Boston’a gelen Melville, yazmaya da bu sırada ailesinin teşvikiyle başlar. 1951 yılında Moby Dick’i, 1853’te de Katip Bartleby’i kaleme alan Melville’in eserleri çok ilgi görmedi.   Birinci Dünya Savaşından sonra Amerikalı ve Avrupalı okuyucular Melville’i edebiyat araştırmacıları sayesinde yeniden keşfettiler.  
 
EDEBİYAT VE ROBOT
 
 “Veranda” isimli öyküde sürekli yeni taşındığı evin verandasında oturup çevreyi gözlemleyen, bulutların hareketlerinden hayal gücünü kullanarak değişik imajlar üreten bir adamın uzakta görünen periler diyarı olarak düşündüğü mutlu yaşantıya özenmesi anlatılır. Bir gün o yaşantılara ulaşmak üzere yola çıkan bu adam, o evdeki Marianna’yla tanışınca genç kadının da kendisini uzaktan gözlemleyip kendi hayatını kıskandığını görür. Yani  ikisi de uzağındaki  yaşayamadığı hayatı ideal yaşam olarak nitelendirmektedir. “Çan Kulesi”nde ise kendisinden bir çan kulesi yapması istenen mimar Bannadonna’nın çanı çalmak için normalde insan emeğine ihtiyaç duyulmasına karşın  bir otomatla bunu tersine çevirme isteği aktarılıyor. Mimar Bannadonna bir otomat icat ederek her saat başında çanın çalınması görevine bu otomatı atamasının hikayesi  aslında bilimkurgu yazını için de bir ilki imliyor. Bannadonna’nın yaptığı otomat, edebiyatta robot tanımına uyan ilk araç olarak kabul edilmekte. “Paratoner” , şiddetli yağmurun yağdığı bir gün evlerin kapılarını çalıp onlara parato-ner satmaya çalışan ve insanların bu doğa olayın ayani yıldırım çarpmasına dair birçok şeyi yanlış bildiklerini göstemek isteyen bir adamın öyküsü. Bu kitabın en uzun bölümü olan “Benito Cereno” ise gizemiyle olduğu kadar insanı sürekli bir gerilim hattında tutan ve yer yer dedektiflik romanlarına taş çıkaran olay örgüsüyle Melville’in ustalığını konuşturduğu bir anlatı. Kaptan Delano’nun tanımlayamadığı bir şeyler olduğunu sezdiği San Dominick adlı gemiye yardım ve merak duygusuyla gitmesiyle başlayan hikaye, San Dominick’in kaptanı Benito Cereno’yla ilginç ve sır dolu ilişkiye geçmesiyle doruk noktasına ulaşır. Cereno’nun ketum ve huzursuz hali, Delano’yu anlam veremediği ve bunun için sürekli kafa patlattığı olaylar dizisine sokar.