13 Aralık 2024 Cuma / 12 CemaziyelAhir 1446

Yakma cezası batı tezahürü

Yorgun savaşçı filminin devlet eliyle yakılmasını Halt Refiğ ve diğer tanıklarla konuşanAhmet Toklu ropörtajlarını kitaplaştırdı.

15 Ekim 2012 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Yakma cezası batı tezahürü
İHSAN SANCAR

Türk sineması başlangıcından bu yana sıklıkla sansür uygulamalarıyla karşı karşıya kaldı. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi bu coğrafyada da siyasal erk halk tarafından en çok kabul gören bu sanatı denetimi altında tutmak istedi. Kimi zaman yasaklamalar, kimi zaman sansür kurullarının doğrudan müdahalesi sonucu sinemacılar hayal ettikleri filmi perdeye yansıtmakta ciddi zorluklar yaşadılar. Ancak hiçbir dönem sinemaya uygulanan sansür 12 Eylül’deki kadar ağır bir baskıya dönüşmedi. Bunun en somut örneği ise usta yönetmen Halit Refiğ’in Kemal Tahir’in romanından sinemaya uyarladığı Yorgun Savaşçı filminin yakılması oldu. Türk sinemasının büyük ustalarından Halit Refiğ’in devletten destek alarak çektiği filmin yine devlet eliyle yakılmış olması sadece sinema tarihi açısından değil devlet sanat ilişkisi açısından da son derece çarpıcı bir örnek.

Yorgun savaşçı yakıldığında herkes sessiz kaldı
Genç yönetmen Ahmet Toklu bu önemli sansür örneğini bütün detayları ve arka planıyla gün ışığına çıkaran bir röportaj kitaba imza attı. Halit Refiğ’le vefatından önce yaptığı son röportajında Yorgun Savaşçı filmini ve yakılış sürecini konuşan Toklu, kitapta Halit Refiğ’le yaptığı geniş kapsamlı iki röportaja yer veriyor. Gülper Refiğ’in önsözünü kaleme aldığı Bir Yorgun Savaşçı Halit Refiğ adlı kitapta Refiğ’in yanı sıra o günlerin yakın tanıklarından Can Gürzap, Giovanni Scognamillo, Ömer Serim, Hülya Koçyiğit ve Gökhan Yorgancıgil ile de yapılmış konuşmalar yer alıyor. Röportajların hemen hepsinde en dikkat çeken nokta Yorgun Savaşçı filmi yakılırken o dönem aydınları ve sanat çevrelerinin suskunluğundan duyulan şaşkınlık. Gülper Refiğ kitaba yazdığı önsözde Yorgun Savaşçı’nın yakılışı sürecinde nasıl yalnız bırakıldıklarını şu sözlerle özetliyor: “Kemal Tahir’in romanından uyarlanan, zamanın Başbakanı Bülent Ecevit’in isteği üzerine TRT tarafından kendisine sipariş edilen, tamamlanması beş yıl süren, televizyon filmi Yorgun Savaşçı, 12 Eylül darbecileri tarafından negatifleri dahil yakılarak imha edilmiştir. Sanat tarihinde eşi görülmedik bu katliam karşısında birkaç köşe yazarının cılız sesi dışında ne yurtiçi ne de yurtdışından eşime herhangi bir destek gelmemiştir. /.../ Aslında birbirine karşıt duran ideolojik gruplar, basın ve askeri cunta bu olayda insanı hayrete düşüren bir işbirliğine girmişlerdir.” Halit Refiğ ise röportajında filminin yakılmasından sorumlu olanların bugün Ergenekon davasından yargılananlarla aynı zihin dünyasına sahip olduklarının altını çiziyor: “Bugün netice itibariyle Yorgun Savaşçı’yı yaktıran zihniyet ne ise Ergenekon düzeni de tamamen o. İçinde ben olduğum için söylemiyorum ama dünya sinema tarihinde bir başka örneği olmayan bir olaydır. Sansür ötesi bir şey! Mesela Batı’da kitap yakma olayı var da yakılan film örneği yok dünya sinema tarihinde. Yakma cezası Batı Hıristiyan kültürünün bir tezahürü.”