14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

Eserleriyle iz bırakan ünlü ve talihsiz sadrazam

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Osmanlı’nın ünlü ama bir o kadar da talihsiz sadrazamı. 330 yıl önce idam edilen Paşa, Merzifon’da öyle eserlere imza atmıştı ki aradan yüzyıllar geçse de dimdik ayakta duruyor ve ziyaretçilerine onu hatırlatıyor.

Belkıs Kamut Aktürk8 Eylül 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Eserleriyle iz bırakan ünlü ve talihsiz sadrazam

Bir karar vermelidir Merzifonlu Kara Mustafa Paşa. Divan kurulur, dönemin tüm paşaları toplanır zira verilecek karar mühimdir. Yeni hedef sadece Yanıkkale mi (günümüzde Macaristan sınırlarında) olmalı yoksa Viyana’ya devam edilmeli mi? Genel görüş Yanıkkale’nin alınması için daha fazla hazırlık yaptıktan sonra Viyana’ya gidilmesidir. Padişah IV. Mehmed izin verir ve 6 Ağustos 1682’de savaş ilan edilir. Ticaret yolu üzerinde olan ve Tuna’nın kontrol rotasında bulunan Viyana, Osmanlı’nın stratejik hedeflerindendir. Böylesine önemli hedef için büyük hazırlıklar yapılır. Bir yandan güzergah üzerindeki yollar tamir edilirken diğer yandan imparatorluğun dört bir yanından kuşatma için gerekli olanlar taşınmaya başlanır. Bu sürede zamanlamanın doğru olmadığı söylense de Viyana kuşatılır.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın amacı, şehri teslim almaktır, yeniçerinin yağma yapmasını istemez çünkü şehirdeki hazineleri ve tarihi eserleri korumak niyetindedir. Ancak kuşatma uzadıkça uzar, şehre yardıma gelen destek kuvvetlerinin bozgununa uğrar Paşa 3 Eylül 1683 günü, yani 330 yıl önce. Bu durum hem Osmanlı’nın Avrupa’daki fetih döneminin kapanmasına hem de Paşa’nın ölümüne neden olur. Bozgun haberini alan IV. Mehmed, Paşa’ya önce güvenini bildirmiş olsa da baskılara dayanamayarak idamını emreder.

Başladığı gibi talihsiz bitmiştir Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın hayatı. Merzifon’un Marınca köyünde 1634’te doğar. Annesi Abide Hatun (adına yapılan 1680 tarihli cami, kündekari ahşap kapısı, bitki motifli tavanı ve kirişi ile en güzel Osmanlı eserlerinden) babası Oruç Bey’dir. Oruç Bey’in şehit olmasıyla dört yaşında yetim kalan Mustafa’yı babasının yakın arkadaşı Köprülü Mehmet Bey büyütür. Köprülü ailesiyle İstanbul’a gelerek eğitim alır. Köprülü Mehmet Bey’in kızı Saliha Hatun ile evlenir ve 1676’da sadrazam olur.

Kubbe süslemeleri kaldı

Osmanlı devletinin ünlü ama talihsiz sadrazamı Kara Mustafa Paşa sadece devlet adamlığıyla değil vakfı ve eserleriyle de tarihe iz bırakır. Merzifon’da yaptırdığı cami, yörenin ulu camii konumunda. Amasya’nın Merzifon ilçesindeki yapı 1666 tarihli. Yapının tamamı dikdörtgen planlı, iki kısımdan oluşuyor. Esas ibadet yeri tek kubbeli. Mekanı genişletmek için kubbe ağırlığı üç kemer ve iki payeye bindirilerek kuzey duvarı geri alınmış. Dış duvarları kesme taştan yapılan eserin üzerinde büyük sekizgen bir kasnak bulunuyor. Kasnağın dört köşesinde yer alan sekizgen ve kule şeklindeki dört küçük kubbe ise esas kubbenin etrafında.

Esas ibadet mekanıyla birleştirilen orta bölümle caminin iç görünümü farklılık ve ferahlık kazanmış. Caminin iç kısmı 19’uncu yüzyıl barok tarzı kalem işleriyle süslenmiş olsa da günümüze sadece kubbe süslemeleri ulaşmış. Sade mihrap ve minbere sahip yapının kadınlar mahfiline, iki yandaki kapıyla açılan dar, yüksek merdivenlerle ulaşılıyor.

Merzifon’da İstanbul panoraması

Gördüğüm en güzel şadırvanlardan olan yapı avluda yer alıyor. Onaltıgen mermer şadırvanın kubbesi hem mimari hem de süsleme açısından ender eserlerden. Yörede örnekleri olan, sivri piramidal külahlı kubbe, içten bağdadi tarzda olup dıştan kurşun kaplı. Şadırvanı özel kılan ise içini süsleyen resim ve nakışlar. Nakkaş Emin Zileli imzalı panoramada İstanbul yapıları ve Zile Kalesi yer alıyor. Resimler arasında Viyana’dan da karelerin bulunduğu söyleniyor.

Bedesten artık bir restoran

Caminin doğusundaki bedesten, Merzifon’un Osmanlı iktisadi tarihindeki öneminin ispatı niteliğinde. Dikdörtgen planlı yapı 17’nci yüzyılda kıymetli eşyaların alınıp satıldığı kapalı çarşı olarak yapılmış. Dokuz kubbeden oluşan üst örtüyü, iç mekanda kalın payeleri birleştiren büyük sivri kemerler taşıyor. Yapının beden duvarları dıştan, bir sıra kesme taş, üç sıra tuğladan oluşuyor. Her cephenin ortasında, dışa çıkıntı yapan tonoz örtülü dört kapısı bulunuyor. Dükkan ünitelerinin dışındaki bölümleri esas fonksiyonunun dışında kullanılmış. Önce dokuma atölyesi olan mekan, günümüzde Osmanlı saray mutfağından yemeklerin yer aldığı restoran olarak hizmet veriyor.

İSTANBUL’DA KÜLLİYESİ VAR

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, 1683 yılında idam edildiğinde, İstanbul, Çemberlitaş Divanyolu üzerindeki Mimar Hamdi’nin yaptığı külliyesinin inşaatı sürüyordu. Türbesine oğlu Ali Bey tarafından defnedildi. 1690’da tamamlanan külliye; darülhadis medresesi, dersane, mescid, sebil, dükkanlar, sıbyan mektebi ve hazire ve camiden oluşur. 20’nci yüzyılın başında Divanyolu genişletilirken, dükkanlar yıkılsa da 1960’da medrese ve sıbyan mektebi onarılmış. Pek rastlanmayan sekizgen planlı camisi görülmeye değer. Medresesi günümüzde şair Yahya Kemal Beyatlı adına kurulan araştırma enstitüsünün kullanımında.

TAŞHAN BUTİK OTEL OLABİLİR

Kara Mustafa Paşa tarafından vakfedilen eserlerden Mimar Hüseyin imzalı Taşhan, bedestenin karşısında dikdörtgen planlı bir yapı. İç kısmı tamamen kesme taştan. Revakların gerisinde kubbeli odalar yer alıyor. Üç adet kuşevi ve mescidinin yanı sıra develerin bakımının yapıldığı ‘develik’ denilen bölümü nedeniyle alışılagelmiş Osmanlı taşhanlarından farklı olarak iki değil 2 buçuk katlı. Her sabah kapı ağasının “Yitiği olan var mı?” sorusunun ardından açılan kapısı günümüzde de son derece güzel. Restorasyonu bitmek üzere olan yapının butik otel olarak kullanılması planlanıyor.