19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

İHA yokken yabancılar yapacağımızı biliyordu

Milli savunma sanayinde Türkiye’ye çağ atlatan başarılara imza atan Baykar’ın Genel Müdürü Haluk Bayraktar, İHA’nın henüz ortada olmadığı bir dönemde Türkiye’ye Heron’ları pazarlayan şirketin kendileriyle irtibata geçerek ortaklık teklif ettiğini söyledi. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır ise beyin göçünü durduracak ve tersine çevirecek hamleler yapacaklarını söyledi.

KEMAL GÜMÜŞ 16 Eylül 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
İHA yokken yabancılar yapacağımızı biliyordu

TürkMedya’nın ana sponsorları arasında yer aldığı TEKNOFEST 20-23 Eylül tarihlerinde İstanbul Yeni Havalimanı’nda yapılacak. Festival, havacılık, uzay ve teknoloji konularında çalışan gençleri desteklemek, çocukları ve gençleri geleceğin teknolojileri üzerinde araştırma yapmaya ve çalışmaya özendirmek amacıyla düzenleniyor. TEKNOFEST teknoloji yarışmalarını ve milli sanayimizdeki gelişmeleri Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Fatih Kacır ile BAYKAR Genel Müdürü Haluk Bayraktar’la konuştuk. 

MİLLİ SAVUNMA ÜRÜNLERİMİZİN YÜZDE 90’I ARTIK YERLİ 

Teknofest, milli teknoloji hamlesi dediğimiz, Türkiye’nin stratejik değer taşıyan ya da küresel rekabette Türkiye’yi öne çıkaracak yüksek katma değerli teknoloji ürünlerini, milli ve özgün olarak üretme hedefinin tüm toplum tarafından sahiplenilmesini sağlayacak olan bir etkinlik olacak. Türkiye, savunma sanayiinde milli teknoloji hamlesi adına çok büyük bir atılım gerçekleştirdi. Bugün sınıfında dünyanın en iyi savunma sanayisi ürünleri, Türkiye’de çok yüksek (%90’ı geçen) yerlilik oranlarıyla milli ve özgün olarak gerçekleştiriliyor. Hiç kimseye muhtaç olmaksızın, Türkiye artık kendi ihtiyaçlarını; savunma sanayiinde, havacılıkta, kara araçları, güdümlü sistemler, roketler, akıllı bombalar, füzeler anlamında geliştiriyor ve üretiyor. Bizim burada elde ettiğimiz kazanımları çok hızlı bir şekilde her alana yaygınlaştırmamız lâzım. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın da, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde ve Bakanımız Mustafa Varank’ın yönetiminde en önemli hedeflerinden biri bu olacak. Yüksek teknoloji odaklı bir yerlileşme programı hazırlayacağız inşallah. Ve bu yerlileşme programında hedefimiz, Türkiye’nin dışa bağımlılığını, cari açığını kalıcı olarak azaltmak, minimalize etmek.

Bizim insan kaynağımız çok iyi. Zaten Cenabı Allah dünyanın her coğrafyasına belli oranlarda bu ‘dahi’ denilen özel yetenekli insanları serpiştirmiş. Yeter ki biz onları keşfedebilelim, yakalayabilelim. Onların önünü açalım, onları dar kalıplara sokmayalım, hapsetmeyelim. 

DENEYAP GENÇLERE ALAN AÇIYOR

DENEYAP Teknoloji Atölyelerindeki eğitimlerimizde, Teknofest yarışmalarında, aktivitelerinde yapmaya çalıştığımız şeyin özü aslında özel yetenekli, bu alanlarda meraklı, tutkulu gençleri tespit etmek ve onların önünü açabilmek. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’nda başlattığımız DENEYAP Teknoloji atölyeleri uygulamasını, TÜBİTAK, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Sivil Toplum işbirliği ile birlikte bütün Türkiye geneline yayacağız. Hedefimiz iki yıl içerisinde 81 ilde 100 DENEYAP Atölyesini kurmak. Yine bakanlığımızın teknoloji hedefli AR-GE teşvikleri var. Bu destekleri, yüksek teknolojiye ve start-up dediğimiz genç teknoloji girişimlerine daha fazla odaklayacağız. Hedefimiz ülkemizin bir kaç yılda ‘unicorn’ denilen milyar dolarlık teknoloji şirketleri düzeyine erişmiş olması…

BAĞIMSIZLIK İÇİN HER ALANDA YERLİLEŞME 

Savunma sanayii bağımsız olabilme ihtiyacının en net görüldüğü alan. Çünkü pratikte bir ürüne ihtiyacınız var ve onu size parasıyla bile satmıyorlar, en çok ihtiyacınız olan vakitte.  Bu yüzden de belki savunma sanayiinde farkındalık daha hızlı oluşuyor. Ama dikkatlice düşündüğümüzde aslında birçok sektörde iş buna gidiyor. Yani finans teknolojilerinde de durum çok farklı değil. Finans teknolojilerinde kritik teknolojileri yerli, milli, özgün olarak geliştirmezseniz bir gün hiç ummadığınız bir zamanda çok büyük sorunlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Keza sağlık teknolojilerinde, aşı teknolojilerinde, enerji teknolojilerinde de öyle. Bugünün dünyasında bağımsızlık ancak böyle sağlanabilir. Yerlileştirme programlarımıza bakış açımızı çok isabetli kuracağız. Şöyle bir yanlışa düşmeyeceğiz: zaten geliştirilmiş, olgunlaştırılmış olan ürünleri biz de yerli olarak üretmeye çalışalım ve onlarla rekabet edelim. Biz milli ve özgün olarak üreteceğimiz ürünlerde sadece geçmişe değil mutlaka geleceğe bakmalıyız. Teknolojinin bugünkü seviyesini değil, 5-10 yıl sonraki seviyesini hedeflemeliyiz.

“20-23 Eylül 2023’ü çağrıştırdığı için, milletimiz unutmaz. 20-23 Eylül’de herkesi Teknofest’e bekliyoruz. Her yaş grubunun ilgi duyabileceği bir festival hazırladık. Türkiye’nin 30 büyük kurumu bir araya gelerek deneyimlerini birleştirdi.” 

GENÇLERİMİZ PARA DEĞİL FIRSAT İSTİYOR

Roket yarışmasına 157 takım başvuru yaptı. Ve o tasarım aşaması dediğimiz şey çok ciddi teknik hesaplara dayanan bir teknik tasarım aslında. Türkiye’de 28 takım fırlatmaya hazır roket üretti. Bakın ilk yılımız bu bizim daha. Bu, çok büyük bir potansiyel taşıdığımızı gösterir. Demek ki birkaç yıl içerisinde o çok ünlü teknoloji insanlarından daha başarılı Türk girişimciler ve mühendisler çıkacak ülkemizden. Bilimsel araştırmalara göre yetenekli insanları en fazla motive eden şey, ne makam ne para pul. Bu insanları en fazla motive eden şey kendilerini gerçekleştirebilmeleri. Hayallerini gerçekleştirebilmeleri. Bu özel yetenekli insanlar, bir hayale inanan, bir şeylere merak duyan ve merak duyduğu şeylere tutkuyla bağlanan insanlar kendilerini gerçekleştirebildikleri ölçüde mutlu oluyorlar. Şimdi biz bu fırsatı kendilerine ne kadar tanırsak işte o gencimiz yurtdışında eğitim görse bile ülkesine dönecek.

BİLİM İNSANLARIMIZI GERİ GETİRECEĞİZ 

Bugüne kadar bu fırsatlar niye sunulmadı? Bu ülkenin en iyi yetişmiş beyinleri Türkiye’den alındılar. Yurtdışında eğitim gördüler ve maalesef doğru bir şekilde yönlendirilmedikleri, bu fırsatlar kendilerine belki birileri tarafından bilinçli olarak da sunulmadığı için, o insanlar yurtdışında kaldı. Ama şimdi biz mevcut kaynağı çok daha iyi değerlendireceğiz ve yönlendireceğiz. Giden kaynağı da geri alacağız Allah’ın izniyle. Hepsini ülkemize davet edeceğiz. Konuya yönelik de 100 günlük program projesi kapsamında bir madde bulunuyor. Yurtdışındaki bilim insanlarımızın ülkeye dönüş seferberliğini hedefleyen bir program. Tersine beyin göçünü gerçekleştirecek bir program. TÜBİTAK ile birlikte hazırlıyoruz bu programı. Yüzlerce, binlerce bilim insanımızı Türkiye’ye geri getireceğiz. 

BAYKAR GENEL MÜDÜRÜ HALUK BAYRAKTAR: BİZ SADECE KIVILCIMI ATEŞLEDİK

Hikâyemize başladığımız dönemlerde Türkiye’de girişim ekosisteminin geliştirilmesi bugüne göre çok zayıf durumdaydı. 15 yıl önce bu alanda geliştirilmesi gereken projeyi takdim ederken, ülkenin ilgili kurumları bununla ilgili bir altyapıya sahip olmadığı, bu tarz yapı ve iş modellerine açık olmadığı için hiçbirinden sonuç alamadık. Bugün TÜBİTAK 1300 civarı teknolojik girişime destek vermiş. Savunma sanayii Ar-Ge anlamında teknolojik derinliğin en yoğun ele alındığı sektör. Diğer sektörlerde bu kadar yoğun Ar-Ge yatırımları şu an için olmamasından dolayı ekonomik fizibiliteyle konu ilerlerken savunmada ücretini ödeyip alamadığınız birçok bileşen sistem ürün var. Bunları milli olarak geliştirmemiz gerekiyor. Bu anlamda da savunmada insan kaynağı olarak en iyi mühendisler, teknisyenler burada yetişiyor. İnsansız hava araçları geleceğin hava kuvvetlerinin en temel bileşeni olacak. Böyle bir alanda başarı örneği ortaya koymak diğerleri için çok önemli bir örnek teşkil ediyor. Kıvılcım ateşleme diyoruz buna. ”

İHA YOKKEN YABANCILAR TEKLİFLE GELDİ

2004 yılında, daha ortada ürün (İHA) yokken, bu alana yönelik ufak bir ekiple atölye gibi bir ortamda projeyi çalışırken, o günün Türkiyesi’nde bu ülkeye bu ürünleri (heron) satmak isteyen yabancı bir firma, (Ülkemizin bakanlıklarının dahi haberi yokken. Bizim ne yaptığımızı bilip en yakınlarımız vasıtasıyla) bize ortaklık ve iş teklifinde bulundular. Farklı ülkelerdeki girişimleri destekleyen ülke ve firmalar varken biz neden kendi içimizdeki girişimcileri erken aşamada etkin bir şekilde tespit edip destekleme süreçlerini kurgulamıyoruz? Şimdiki programların amacı bu girişimleri, gelişimleri keşfetmek, desteklemek. DENEYAP Atölyesi geleceğin teknoloji yıldızlarını keşfetmek, buradaki gençlerimizin potansiyellerini ortaya çıkarmak için kurulmuş bir atölye. İnşallah Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bunu tüm ülkeye yayacak. 

İHA’LARLA YETİNMEMELİYİZ HER ALANDA ÇALIŞMALIYIZ 

Tamam, insansız hava aracı teknolojisinde bir başarı örneği olduk ama bu kendi başına yeterli değil. Bu başarı farklı alanlarda da kendini göstermeli. Otomotiv sektöründe ülkemiz kendi otonom araçlarını üretmeli. Elektrikli aracını üretmeli. Yenilenebilir enerji teknolojileri üretmemiz gerek. Bir sürü sektörde yenilikçi, açık girişimler gerçekleştirmeliyiz. Bugünün dünyasında orta teknoloji ve yüksek teknolojide katma değeri yüksek olan ürünlerde hamle yapmayan ülkelerin varlığını ve ekonomik bağımsızlığını devam ettirmesi tehdit altında. Bizim en önemli problemimiz cari açıktan kaynaklanan sorunlar. Bu sorunlara karşı oluşturulabilecek çözüm yerlileşmek, yerli üretime geçmektir. Biz bunu gerçekleştireceğiz. 

SAVAŞAN İHA YARIŞMASINDA ŞAŞIRTAN VİDEOLAR

TEKNOFEST kapsamında savaşan İHA yarışmasında havada adeta formasyon uçuşu halinde hava araçlarının kamerasıyla birbirine kilit atarak ekranda onu odaklaması ve ekranda tutması uçaktan ve otonom uçuş halinde onu tutması gerekiyor. Bu alan dünyada yapılmayan bir alan şu anda. İHA’da gidilen nokta bu alan. İlk defa düzenliyoruz. Bu yarışmaya dahi 193 takım başvurdu. 34’ü finale kaldı. Bize bu yarışmalarda ön tasarım kritik tasarım alanı var, yaptıkları çalışmaları gönderiyorlar. Kritik tasarım sonrası da uçuşunu belgeliyor. İki uçağı birbirinin peşi sıra otonom şeklinde uçurup havada kilit atacak şekilde videolar geldi bize. Çok şaşırdım.