23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

İHL ruhunu onlar ateşledi

ÖNDER İmam Hatipliler Derneği 60. Yıl Vefa Buluşması’nda Bursa’da bir araya gelen 55 koca çınar hem öğrencilik yıllarını yad etti hem o günden bugüne İmam Hatiplilik ruhunun geldiği noktayı konuştu. Yoklama yapılmadı ama gözlerinin aradığı isimlerin bir kısmı göçüp gitmişti. Arkalarından Fatihalar okundu. Günden geceye uzayan sohbetler gösterdi ki mezun olurken edilen yeminler tutulmuş din, iman davası için hizmet verirken saçlar ağarmış, beller bükülmüştü….

GÜLCAN TEZCAN 7 Ekim 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
İHL ruhunu onlar ateşledi

Yaşları 70’in, 80’in üzerinde. Hepsinin yüzlerinde nurani bir ifade. Hemen hepsi ömürlerini İslam’a, Kur’an’a hizmet etmeye adamış. Kimi mezun olduğu okulda hocalığa devam etmiş, kimi akademisyenlik yolundan ilerlemiş. Ama hepsi 60 yıl önce verdikleri sözün peşi sıra gitmiş. ÖNDER İmam Hatipliler Derneği 60. Yıl Vefa Buluşması’nda bir araya gelen 55 koca çınar hem öğrencilik yıllarını yad etti hem de o günden bugüne İmam hatiplilik ruhunun geldiği noktayı konuştular. Yoklama yapılmadı ama gözlerinin aradığı isimlerin bir kısmı göçüp gitmişti. Arkalarından Fatihalar okundu. 

Çok yakın bir tarihin canlı şahitleriydiler. Anlattıkları şehir efsanesi değil gerçekti. 1930’lu yılların sonu 1940’lı yılların başlarında Türkiye’de dini yaşantı anlamında ciddi baskılar sözkonusuydu. Din eğitimi yasaktı, Kur’an’ı Kerim öğretilen evlere baskınlar düzenlenir, hocalar tutuklanırdı. Öyle bir dönem geldi ki Anadolu’nun pek çok şehrinde insanlar ölülerini yıkayacak hoca bulamayacaklarına dair endişeler taşımaya başladılar. Halkın bu taleplerine siyaseten karşılık vermek zorunda kalan devrin Cumhuriyet Halk Partisi İmam Hatip kursları açtı. Bu kurslar ihtiyacın büyüklüğünü daha net ortaya koyunca ülkenin yedi ilinde İmam Hatip Okulları hizmet vermeye başladı.

Ezanın Türkçe okunduğu devirlerde büyüyen, Kur’an öğreten hocalarının nasıl derdest edildiğine şahit olan çocuklar adeta ilahi bir elin çağrısıyla İmam Hatip Okulları’nda toplandı. Çoğu dini eğitim aldıkları, kendilerine hafızlık yaptıran hocalarının yönlendirmesiyle, bir kısmı ailelerinin haberi bile olmaksızın bu okullara kayıt yaptırdı. Ortaokul çağını çoktan geride bırakmış olanlar yaşlarını küçülttü. Memleketinde babasının yanında demirci ustası ya da ayakkabıcılık yapıyordu kimi. Gönüllerinde yanan ateş öylesine güçlüydü ki karşılaştıkları şartlar hiçbirini yıldırmadı. Ne rutubetten eşyaların çürüdüğü yurtlarda yatıp kalkmaya aldırdılar, ne elektriği, suyu olmayan binalarda günler geçirmeye. 

ZORLUKLARA İNAT, İHL MEŞALESİNİ TAŞIDILAR

Bir İmam Hatip okulunun idarecisi kardeşini de aynı okula yazdırmak isteyen öğrencisine ‘Bir evden bir kurban yeter’ diyebiliyordu o yıllarda. Zira İmam Hatip okullarını bitirenler fark derslerini vermedikçe ne Yüksek İslam Enstitüsü’ne gidebiliyorlardı ne de başka bir üniversiteye. Bir çeşit hayalet okuldu İmam Hatipler. Bu idealist gençleri yıldırmaya çalışanların yanı sıra sayıları çok az da olsa yüreklendiren, yol gösteren, onlara istikamet kazandıran çok değerli hocalar da vardı. Celaleddin Ökten, Nurettin Topçu, Reisül Kurra Hafız Ömer Aköz gibi… Ve onların attığı tohumlardan yeşerdi, bereketlendi. Mezun olurlarken bir yemin ettiler. Kendilerine ‘Yeminliler grubu’ dediler. Bu davaya hizmet edeceklerine dair hem birbirlerine hem Allah’a söz verdiler. Önce kendi okullarına hoca oldular, ilk kuşak İmam Hatip Okulları mezunları kendilerinden sonrakilere aktardı bu davayı, ideali. Sonra nesilden nesile aktarıldı din, iman, inanç ve memleket sevgisi. Milletin kendi imkânları ile kurduğu, ölü yıkayıcıdan başka bir şey olmasınlar diye her dönemde önlerine yeni engeller konulan gençler gün geldi hocaların da telkinleri ile edebiyat, hukuk, mühendislik okudular. Devletin yönetimine talip oldular. Bugün İmam Hatip okullarının ilk mezunlarının en büyük gurur kaynağı ülkeyi yöneten bakanlar ve Cumhurbaşkanı’nı yetiştirmiş olmak. Onları en hüzünlendiren ise İmam Hatip ruhunun yeni nesillerde aynı heyecanla vücut bulmaması. Bu yüzden bir araya geldiklerinde saatlerce bu ateşi nasıl yeniden harlarız diye konuşuyorlar.  

60 YILIN BİTMEYEN HEYECANI

ÖNDER İmam Hatipliler Derneği 60. kuruluş yıldönümünü bir yıla yayılan etkinliklerle kutlayacak. ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Bursa İmam Hatipliler Derneği (BİHMED) tarafından organize edilen “Öncülerle 60. Yıl Vefa Buluşması” ile başlayan etkinlikler kapsamında 15. İmam Hatipliler Kurultayı yapılacak. Yıl içinde 60. yıl albümü, 60. yıl tanıtım filmi ve 60. Yıl Vefa Buluşması Belgeseli de hazırlanacak. Ayrıca 15. İmam Hatipliler Kurultayı’nda 60. Yıl Manifestosu okunacak.

ÖNCÜLER BİRARAYA GELDİ

ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Bursa İmam Hatipliler Derneği (BİHMED) tarafından organize edilen “Öncülerle 60. Yıl Vefa Buluşması” programı 1-5 Ekim tarihleri arasında Bursa İnegöl’de gerçekleşti. Geceye 1951 yılında Türkiye’de yeniden açılan 7 İmam Hatip’in 1958 yılında mezun olmuş ilk öğrencileri katıldı. İstanbul, Ankara, Adana, Konya, Kayseri, Kahramanmaraş ve Isparta’dan İmam Hatip Okulu mezunlarını bir araya getiren buluşmada duygusal anlar yaşandı.  

DÜNYEVİLEŞMEMEK İÇİN YEMİNLİLER GRUBU KURDUK

Esasen sadece biz İmam Hatipliler değil bütün Müslümanlar yeminlidir. Sen yeminli değil misin? La İlahe İllallah Muhammeden Rasullullah demek yemin değil midir? Bu söz ben Allah’tan başka otorite tanımayacağım, bir otorite Allah’ın otoritesiyle çatışırsa benim gözümde sıfırdır. Allah’ın beni sevmesi O’nun peşinden gitmeme bağlı. Kur’an’da bunun formülünü vermiş. Ebedi saadet buna bağlı. Bunu söyleyen, buna tabi olan herkes yeminli değil midir? Biz bunu hatırlatmak için Yüksek İslam Enstitüsü’nden mezun olurken arkadaşlarla bir araya gelip, dedik ki “Biz dört yıl okuduk, bir şeyler öğrendik. Şimdi gideceğiz kimimiz müftü, vaiz, imam, öğretmen olacağız. Kimimiz ayrı yerlerde birbirimizden kopuk, evleneceğiz, çocuklarımız olacak. Arkasından dünyevileşme başlayacak. ‘Ah bizim de bir evimiz, bir arabamız olsa’ diyeceğiz. Sonra yaşlanıp herkes gibi öbür tarafa gideceğiz. Hayat hikâyemiz bundan mı ibaret olmalı? Bunun için mi geldik dünyaya? Bunun için mi Müslüman olduk? diye düşündük. Arkadaşların görevli olduğu camilerinde toplantılar yaptık. O zamanlar genciz, gözümüz kara, Türkiye’yi, İslam dünyasını biz kurtaracağız diye düşünüyoruz. 20 ila 40 kişi toplanırdık. Şuna karar verdik; aleni olursak engelleniriz. Biz evvela kendimizi Müslüman yapalım. Bunun için de eğitim, öğretim lâzım. Elimizde İmam Hatipler, Yüksek İslam Enstitüleri var. Biz buralarda muallim olacağız, müdür olacağız. Buralara hâkim olalım ve bu çocuklara İslam’ı hakkıyla öğretelim. Bunun için birebir irtibatta olalım. Zaman zaman bir yerlerde toplanalım, birkaç merkezimiz olsun. Neyi, ne zaman, nasıl yapacağımıza daima istişareyle karar verelim. Halkla irtibatımızın adı Kur’an cemaati idi.   

KADRO HAREKETİNE DÖNÜŞTÜ

Ben o zamanki aklımla, bilgimle dünyada son 100-150 yıl içinde yapılmış olan tüm teşkilat modellerini inceledim ve kendimize göre bir model oluşturduk. Bir zaman gerçekten imam hatip mekteplerine hâkim olduk. Kitaplarını biz yazdık, bizimle mezun olanlar oralarda meslek dersleri öğretmeni oldular. Bizim programımıza göre olduğu için kaliteli bir eğitim veriliyordu. O vakit İmam Hatip mekteplerinde bir sıçrama oldu. Bu hareket bir kitle hareketi olarak başladı. Hem öğrenciler hem de halka açık olarak devam etti faaliyetlerimiz. Ancak daha sonra bunu bir kadro hareketine dönüştürdük. Bugüne kadar ben ve benim gibi düşünen arkadaşların hizmetlerine devam ettiklerini düşünüyorum. İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ve İstanbul Eğitim ve Araştırma Vakfı (İSAR)’da yaptığımız çalışmaları buna örnek olarak verebiliriz. Buralarda üniversiteden mezun olan öğrencilerimizi alıp, yüksek lisans ve doktoraya devam ederken öncelikle anadili gibi Arapça öğrenmelerini sağladık. Üzerine mutlaka birer yabancı dili yine çok iyi şekilde öğrendiler. Hepsi kendi alanlarında akademik kariyer yaptılar, yanına İslami ilimler alanında da kendilerini yetiştirdiler. Buradan uluslararası hüviyete sahip çok iyi isimler çıktı.