EKMEĞİNİ taştan çıkarasın, birbirinize şirin olasınız, bin altın dürü gelsin, Allah seni gelinlere katmaya, Allah senin bu dilini ensenden çekip alsın ve daha niceleri... Yüzyıllar önce Türk diline girmiş, kimi zaman iyi kimi zaman ise kötü durumlar için söylenen dua ve beddualar tek bir kitapta toplandı: Türk Dilince Dualar ve Beddualar Sözlüğü. Ötüken Yayınları’ndan çıkan ve Prof. Dr. Halil Ersoylu’nun kaleme aldığı kitapta dua ve bedduaların tarih boyunca Türk dilinde nasıl yer ettikleri, açıklamaları ve hangi anlamlarda kullanıldıkları yer alıyor.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Dili Anabilim Dalı Başkanlığı görevinden emekli olduktan sonra bilimsel çalışmalara ara vermeyen Ersoylu, Türkiye Türkçesi’nin Çağdaş Sorunları Üzerine İncelemeler ve Türk Argosu Üzerine İncelemeler kitaplarına ilişkin araştırmaları sırasında bu kitap fikrinin ortaya çıktığını anlatıyor: “Hem çağdaş Türkçe hem de Anadolu ve Osmanlı Türkçesi dönemlerine ait el yazması eserlerle ilgili çalışmalarımda başvurduğum sözlüklerde dua ve beddua alanındaki bazı sözlere yeteri kadar yer verilmediğini gördüm. Ardından bu eser üzerinde çalışmaya başladım. Kitabı hazırlarken pek çok yazılı kaynaktan yararlandım.”
BEDDUALAR DAHA FAZLA
Türk Dilince Dualar ve Beddualar Sözlüğü’nde 112 adet dua, 228 adet beddua yer alıyor. Ersoylu, Türklerin dua ve beddualarında en çok Allah’ın adını kullandıklarını söylüyor: “Cenab-ı Mevla, Hak, Hüda, Mevla, Rab, Tanrı, Yaradan gibi Arapça, Farsça ve Türkçe kökenli adlarla dua ve bedduaları kurmuşuz. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’den, ‘Peygamber, Resul, Resulullah” şekillerinde geçen Hz. Muhammed’den, yine Allah’ın çok bağışlayıcı oluşundan da etkilenilmiş. İnsanoğlu bir işte ya da olayda haksızlığa uğradığında beddua etmek için sebep arar. Kendisine çok kötü şeyler yapıldığına inanır ve sarılır bedduaya. Bedduaların dualara göre daha çok olması, insanoğlunda varolan zaafların ve toplumsal yaşamadaki her türlü olumsuzlukların çeşitliliği sonucu ortaya çıkmış.”
Kitapta yer alan dua ve beddualar Türkiye Türkçesi’nin son dönemine ait. İnsanoğlu yazıyı kullanmadığı dönemde bile inanma ihtiyacı duyduğundan iyilik için de, kötülük için de bir şeyler dilediğini belirten Ersoylu, bu yüzden sözlerin belli bir tarihinin olmadığını söylüyor. Ersoylu, Türkçe’de en çok edilen dua ve bedduaları ise şöyle sıralıyor:”Sık kullanılan beddualar arasında birinin ölmesi, özellikle genç yaşındayken solup sararıp yok olması, akla hayale gelmedik dertlere düşmesi, hastalıklara yakalanması, evinin dağılması, eşinin, çocuğunun dermansız hastalıklara yakalanması üzerine pek çok beddua var. Öteki dünya ile ilgili kurda kuşa yem olmak, mezarında rahat uyuyamamak gibi bedduaları ise o kadar çok kullanılıyor ki dilimizde sıradanlaşmış. En çok edilen duaların başında ise Allah’ın rahmetinden, yardımından mahrum kalmamak, cehennem ateşinden uzak olmak, Kabe’ye gitmek, her türlü kazadan, beladan, Tanrı’ya sığınmak, çoluğa çocuğa sahip olmak geliyor. Bu duaların daha çok kullanılma sebebi dini geleneklerin sürdürülmek istenmesi.”
Binlerce yıldır kullandığımız sözler
Türk Dilince Dualar ve Beddualar Sözlüğü kitabından örnekler:
Ocağın batsın: Yuvan yıkılsın, çoluk çocuğun yok olsun, soyun tükensin.
Dal budak salasın: Soyundan gelenler, genişleyip yayılsın, neslin çoğalsın. Soyup sopun arttıkça artsın.
Allah bahtından güldürsün: Allah iyi bir kısmet versin, mutlu olacağı bir evlilik nasip etsin.
Allah sana huyu pak sütü sümüğü pak nasip ede: Tanrı sana soyu sopu belli, dürüst, iyi huylu bir kimse ile evlenmeyi nasip ede, Allah sana temiz, helal süt emmiş, ahlak sahibi bir kısmet versin.
Allah seni al başlı gelinlerden etsin: Tanrı kısmetini açsın, istediğin nitelikleri taşıyan bir koca bul, telli duvaklı evlenip muradına er.
Bin altın dürü gelsin: Çok fazla sayıdaki altın, düğün hediyesi olarak getirilsin, davetliler geline, evlilik armağanı olarak pek çok altın taksın.
Allah seni çiçekten, kızılcadan kurtarsın: Allah seni çiçek, kızılca gibi ateşli tehlikeli hastalıklardan korusun.
Ana-baba ekmeğine kuru, ayranına duru demeye: Çocuğunuz size dokunacak, üzüntü verecek, küçük düşürecek söz söylemesin.
Ağzın açar da hava alırsın inşallah: Dilerim umduğun gerçekleşmez, beklentin boşa çıkar.