14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

Mahkum olabiliriz ama namuslu insanlarız

Kimi cinayet kimi adam yaralama kimi ise sahte evrak düzenlemekten cezaevinde... Peki bu mahkumların bir restoranda çalıştığını, dışarıdan gelen kişilere yemek hazırlayıp garsonluk yaptığını söylesek? Türkiye’deki dokuz tesisten biri olan Ankara’daki Şaşmaz Sosyal Tesisleri’ne girdik.

Hale Ceylan Barlas8 Eylül 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Mahkum olabiliriz ama namuslu insanlarız

Projenin mimarı Ali Turan Karadağ. İlk sosyal tesis uygulamasını 2007 yılında Bilecik’te hayata geçirdi.

Otomobille yapılan seyahatlerin en güzel yanıdır mola vermek. Güzel bir mekanda lezzetli yemekler yemek, sonrasında bir çay ya da kahve içmek yol yorgunluğunu hafifletir. Tabii mola verdiğiniz tesisin beklentilerinizi karşılaması çok önemli. Saatlerce yolculuk yaptığınız için temiz ve iyi yemeklerin yapıldığı bir mekan olmasını istersiniz. İşte öyle bir yer var Ankara’da; Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerindeki Şaşmaz Sosyal Tesisleri...

Burada içten gelen bir “Merhaba” ile karşılanıyorsunuz. Rahat bir masada güzel yemeklerle devam ediyor molanız. Bu mekanın diğerlerinden tek farkı Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu içinde yer alması ve aşçısından garsonuna tüm çalışanlarının mahkum olması. Tesis bir cezaevinin içinde. Çalışanların herbiri yıllarca kapalı cezaevlerinde kaldıktan sonra cezalarının beşte birini tamamlayıp iyi halden dolayı açık cezaevine gelmiş. Bazıları da üç yılın altında ceza aldıkları için burada. Uyuşturucu, gasp ve hırsızlık nedeniyle hüküm giymiş olanlar tesiste çalışamıyor. 

DEKOR AMİRİ OLAN BİLE VAR

Mahkumların yaptıkları sadece yemek hazırlayıp servis yapmak değil, cezaevindeki öğretmenlerden de her gün eğitim alıyorlar. Seminerlere katılıp üniversitelerden gelen profesörlerin konuşmalarını dinliyorlar. Bilgisayar öğrenmek isteyenler kursa katılıyor. Kimi okuma-yazma öğreniyor, kimi yarım bıraktığı eğitimini dışarıdan tamamlıyor. Mahkumlar arasında Gazi Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve ODTÜ’de örgün eğitim görenler bile var. Her sabah okula gidiyor, dersleri bitince cezaevine geri dönüyorlar. Bazıları da normal bir çalışan gibi tapu dairelerinde temizlik görevlisi olarak çalışıyor. Hatta bir mahkum Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin dekor amiri...

Bahsettiğimiz tesis ve benzerleri hükümlülerin topluma kazandırılması için birkaç yıldır uygulanan projenin parçası. Altında imzası olan isim ise Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Ali Turan Karadağ. Yaklaşık 20 yıldır cezaevlerinde görev yapan Karadağ, ilk sosyal tesis uygulamasını 2007’de Bilecik Bozüyük’te hayata geçirdiğini söylüyor: “O dönem Bozüyük’te cezaevi inşaatına başlamıştık. Çok büyük bir yerdi ve pek çok alan ayırmıştık. Bir de restoran yaptırdım. Aklıma burayı sosyal tesise çevirme fikri geldi ve bakanlığa danıştım. Ya mahkumların yemekhanesi olacaktı ya da herkesin uğrak yeri. Sonuçta sosyal tesis olmasına karar verildi, açılışı yapıldı. Ne var ki tesisimize kimse gelmedi! Gelenler ise çalışanların mahkum olduğunu öğrenince mekanı terk etti. Hatta, inanın bir gün bir otobüs dolusu insana yalvarmıştım, durumu anlatmıştım ama hiç oralı olmamışlardı! Tabii bizim de moralimiz bozuluyordu. Birgün otobüslerle Rus ve Romen turistler geldi. Neredeyse hepsi kadın. Gelmişlerdi gelmesine ama çok paniklemiştim. İçimden ‘İnşallah bir olay çıkmaz. Allahım lütfen bir şey olmasın’ diye dua ediyor, yerimde duramıyordum. Resmen kan ter içinde kalmıştım. Çünkü bir yanda turistler bir yanda mahkumlar... Çok şükür sorun yaşanmadı, her şey yolunda gitti. Onlar gidince derin bir nefes aldım ve tüm mahkumları bir araya toplayıp hiçbir sorun çıkmadığı için onlara teşekkür ettim, ‘Helal olsun hepinize’ dedim. İçlerinden biri  ‘Müdürüm, biz mahkum olabiliriz ama namuslu insanlarız’ dedi. Onlara haksızlık ettiğimi anladım.”

Karadağ’ın tayini kısa bir süre sonra Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu’na çıktı. Göreve başlar başlamaz orayı da bir sosyal tesise çevirmek için kolları sıvadı. Ortaya çıkan tesis 30 bin metrekare üzerine kurulu. 100 kişilik kapalı restoranında sıcak ve soğuk mezeler, ızgara et ve balık çeşitleri var. Ayrıca 500 kişi kapasiteli tamamı ışıklandırılmış pisti, çam ağaçlarıyla çevrili açık hava düğün salonu ve kır kahvesi bulunuyor. Çocuklar için kapalı ve açık oyun bahçesi, piknik yapmaya elverişli barbekülü kamelyalar, futbol ve basketbol sahası, kapalı ve açık otoparkı da var. Türkiye’deki tüm mahkumların yaptıkları ürünlerin satıldığı büyük bir satış mağazası da yine tesisin içinde.

Ali Turan Karadağ, mahkumların sadece bu tesislerde çalışmadığını farklı iş alanlarının da bulunduğunu söylüyor: “Atölyelerimiz, matbaamız, faaliyet ve eğitim alanlarımız var. Matbaada resmi kurumların işlerini yapıyoruz. 350 mahkumumuz sigortalı olarak çalışıyor. Diğerleri geri hizmette görev yapıyor. Yani temizlik, bahçe işleri gibi.”

ÜNLÜ KÖFTECİLERE TAŞ ÇIKARIR!

Mahkumları iş bölümlerine ayırırken önce bir mülakat yaptıklarını, bir kısmını mesleklerine göre görevlendirdiklerini anlatan Karadağ, hiçbir vasfı olmayanlara da meslek öğrettiklerini söylüyor: “Mesela bir mahkuma köfte yapmayı öğretmiştik, o kadar ustalaştı ki ünlü köftecilere taş çıkarır! Çok güzel pide hazırlayan bir ustamız var. Kendisi cezası bitmesine rağmen bizden ayrılmak istemedi ve işine devam ediyor.”

Çalışan hükümlülerin açık cezaevlerinde halkla iç içe rehabilite olduklarının da altını çizen Karadağ “Hizmetlerinin karşılığında teşekkür alıyorlar. Tabii ne oluyor? Mahkumun kendine güveni geliyor. Kendini dış dünyada sanıyor ve bir yandan da dış dünyaya alışıyor. En önemlisi de mutlu oluyorlar” diyor. Karadağ, cezaevine adapte olamayanlar ve sorun çıkaranlar için de kurallar koyduklarını söylüyor: “Adaptasyon bozukluğu genelde ilk gün ortaya çıkıyor. Ayda bir-iki kere de olsa firar etmeye kalkıyorlar. Yani adam yıllarca kapalı cezaevinde kalmış, açık cezaevine geldiğinde bir bakıyor koruma yok, jandarma yok, tesisin hemen önünden de karayolu geçiyor. Geldiği ilk gün kendini o kadar özgür hissediyor ki firar ediyor. Tabii yakalandığında tekrar kapalıya geri dönüyor. Yani bir daha buraya gelemiyor.”

TAHLİYE EDİLDİĞİ HALDE RESTORANDA ÇALIŞIYOR

Bir kavgada adam yaralama suçundan cezaevine giren 33 yaşındaki İsa Çakır, son sekiz aydır da iyi halden dolayı açık cezaevinde. Sosyal tesiste garsonluk yapan Çakır, cezaevine girmeden önce bir restoranda çalıştığını söylüyor: “Burada bulunmaktan dolayı memnunum. Arkadaşlarımla sohbet ediyorum, güzel vakit geçiriyorum. Buradan çıktıktan sonra da garsonluğa devam edeceğim.”

34 yaşındaki Faruk Koç ise evrakta sahtecilikten dolayı bir buçuk yıldır açık cezaevinde. Matbaada çalışıyor ve halinden memnun. Ayrıca ikinci bir meslek edindiğini söylüyor: “Cezaevine girmeden önce tamirciydim. Kısmetse sekiz ay sonra çıkacağım ve çıkınca yine eski işime geri dönmeyi düşünüyorum.”

Trafik kazası sonucu adam öldürme suçundan cezaevinde bulunan Alaattin Kopal 47 yaşında. Sekiz aydır cezaevinde bulunan Kopal, matbaa bölümünde makinede çalışıyor, defter dikiyor. Yaklaşık beş ay sonra cezası bitecek. Asıl işinin şoförlük olduğunu anlatan Kopal, cezaevinden çıktıktan sonra eski işine döneceğini söylüyor.

Zafer Aslan, cinayetten 20 yıldır cezaevinde. İyi halden üç yıldır açık cezaevinde kalıyor. 48 yaşındaki Aslan, vaktini bol bol çalışarak geçiriyor çünkü kendisini daha iyi hissettiğini söylüyor. Bahçeyle uğraşıyor, matbaada çalışıyor. Boş vakitlerinde boncuk işliyor. Cezasının bitmesine beş ay kalan Aslan “Buradan ayrılınca yeni bir hayat kuracağım. Her şeye yeniden başlayacağım” diyor.

Önder Uğur 41 yaşında. Cinayetten cezaevindeydi. İki buçuk yıl önce tahliye edildi ama Uğur, sosyal tesisten ve arkadaşlarından kopamayıp tekrar burada çalışmaya başladı. Pide ustası olan Uğur, dışardaki şartlara alışamadığını söylüyor: “Şartlar beni zorladı, başka bir yerde çalışmak istemedim. Ama yine de bir süre sonra kendi işimi yapmak istiyorum.”

KARTAL ADLİYESİ’NDEKİ MOBİLYALARI ONLAR YAPTI

Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu gibi pek çok açık ceza infaz kurumu da Adalet Bakanlığı bünyesindeki Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu’na bağlı. İşyurtları Kurumu Daire Başkanlığı Tahkik Hakimi Turhan Kuloğlu ve ARGE ve Tanıtım Pazarlama Şube Müdürü Menderes Çelebi, ceza infaz kurumlarının işleyişini, meslek gruplarını ve projelerini anlattı.

-Ceza İnfaz Kurumu İşyurtları’nda mobilyadan ayakkabıya, halı-kilim dokumacılığından gümüş işlemeciliğine, hayvancılıktan tarıma, mermercilikten çiniciliğe 40’ın üzerinde değişik iş kolu var. Mesela kasaplık mesleğini öğretiyoruz. 

-Bu iş kollarında 2007’de tam zamanlı 10 bin, değişen zamanlı 40 bin hükümlü ve tutuklu çalıştırıldı.

-Cezanın infazıyla ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak. Ayrıca hükümlünün sosyalleşmesini teşvik etmek; kanunlara saygılı, sorumluluk sahibi olmasına katkıda bulunmak.

-Mahkumları çalıştırmanın amacı, hükümlülerin salıverilmelerinden sonra yaşamlarını sürdürecek meslek ve sanatları öğrenmelerini sağlamak, çalışma ve üretme isteklerini geliştirmek.

-Bünyemizde dokuz tesis bulunuyor. Bozüyük-Zeki Bayrak Sosyal Tesisleri, Bursa Hakimevi, Dalaman Restoran İşletmesi, Gökçeada Eğitim ve Dinlenme Tesisleri, İzmir Adalet Sarayı-Hakimevi, Karşıyaka Hakimevi, Eskişehir C.İ.K. Sosyal Tesis İşletmeciliği, Kırşehir Açık C.İ.K. Sosyal Tesisleri, Şaşmaz Sosyal Tesisleri.

-Çalışan her mahkumun sigortasını yapıyoruz ve günlük 7 TL ücret ödüyoruz.

-Piyasada satılan pek çok mobilyayı mahkumlarımız yapıyor. Örneğin, İstanbul Kartal Adliyesi’ndeki mobilyaların hepsi mahkumlar tarafından yapıldı.