93 HARBİ, Balkan Savaşı ve ardından I. Dünya Savaşı, milletimizi maddi manevi derinden etkileyen savaşlardı. Bu ağır mücadeleler Osmanlı Ordusu’nun yıpranmasına neden oluyor, düşmanla başa baş mücadele etme imkanımızı elimizden alıyordu. Bu yüzden Kurtuluş Savaşı, genç yaşlı herkesin savaşın bizzat içinde olmak zorunda olduğu bir mücadele oldu. Milletimiz teşkilatçı bir yapıya sahip olduğu için işgal güçlerine karşı hemen her yerde Kuva-yi Milliye birlikleri kurulmuş, mücadelesini dağlarda sürdüren çetelerimiz itilaf kuvvetlerine karşı destan yazmışlardı. İşte o çete liderleri:
Çerkez Ethem Bey: 1886 yılında Bandırma’da doğdu. 19 yaşında evden kaçtı, İstanbul’a gelerek askerlik mesleğine ilk adımını attı. Başçavuşluğa kadar yükseldi. I.Dünya Savaşı başlarında önemli görevlerde bulundu, Irak Cephesi’nde İngilizlere karşı kahramanca savaştı. Anadolu’nun işgali sırasında Rauf Orbay tarafından Salihli’de mevzilenen Yunan kuvvetlerinin önünde barikat kurma görevi verildi. Düzenlediği harekatlarla, o sırada Erzurum ve Sivas Kongreleri’yle uğraşan Milli Mücadele ekibinin nefes almasını sağladı. Kurduğu Kuva-yi Seyyare birlikleri ile işgalcilere nefes aldırmayan bu kahraman asker, milli mücadeleden sonra yanına hiçbir adamını almadan gurbette yaşamak zorunda kaldı. Amman’da Şeria Nehri yakınlarında, çok sevdiği Griadlı köpeği ile dolaşırken 63 yaşında kalbine yenik düştü. Kabartay’da Çerkez Kabristanı’na defnedildi.
İpsiz Recep Çetesi: 1862 yılında Rize’de doğan İpsiz Recep, düşman işgalinden sonra sahil hapishanesindeki mahkum arkadaşlarını kaçırarak bir çete kurdu. Sakarya bölgesinde düşmanla göğüs göğse çarpıştı. 65 yaşında olmasına rağmen bin 500 adamıyla İzmit’te Yunan askerinin kabusu oldu.
Demirci Mehmet Efe Çetesi: Aydın’da demircilikle uğraşırken oğulları ile Milli Mücadeleye katıldı. Aydın Cephesi Kumandanlığı’na bağlı olarak Nazilli’de bulunan 57. Tümen Komutanı Kurmay Albay Şefik Bey ile işbirliği yapıyordu. Aydın ve Ödemiş’te düşmana aman vermedi, garp cephesinde unutulmaz hizmetlerde bulundu.
Topal Osman Ağa Çetesi: Giresun doğumlu Topal Osman, Balkan savaşlarına gönüllü olarak katıldı. Çatalca’da ayağına isabet eden bir şarapnel parçası nedeniyle sakat kalmıştı. Milli Mücadele yıllarında Trabzon’da Pontus çetelerine kan kusturdu, kurduğu Giresun Alayı ile yaptığı Mangaltepe taarruzundaki kahramanlığı dillere destandı.
Yörük Ali Efe Çetesi: 1896 yılında Aydın’da doğdu. İzmir’de Yunan kuvvetlerine geçit vermedi, bölgesini canı pahasına korudu. Bir alay teşkil edecek kadar adamı olan Yörük Ali Efe’nin çetesine Milli Aydın Alayı adı verilmişti. Ege’nin bu kahraman efeleri, Yunanlılar için büyük önem taşıyan Büyük Menderes üzerindeki Malkoç köprüsüne bir baskın yaparak Yunan birliğini yok etti. Milli Mücadele sonunda da İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi.
Hortlaklar Çetesi: Yörük Hortlak Mustafa ve Yörük Halil kardeşler tarafından kurulan çete, daha önceleri eşkıyalık yapan, yol kesip adam soyan bir çeteyken Milli Mücadele döneminde vatanın korkusuz savaşçıları olmuşlardı. Düşmana karşı öyle başarılar elde etmişlerdi ki savaştan sonra hükümet, mükafat olarak önceki tüm suçlarını affetti.
Çelik Alay: Bir din adamı da olan Şükrü Hoca’nın kurduğu Çelik Alay adlı milis kuvvetler, Dumlupınar’da Yunanlılara karşı dokuz ay dayanarak ordumuza zaman kazandırdı. Afyon dağlarında soba borularından bataryalar kurarak İngiliz kuvvetlerini aldatıp şehri terk etmelerini sağladı. Bu vatan kahramanı, savaş sonrası Afyon milletvekili oldu.
Mahyacılar: Milli Mücadele yıllarında mahyacılar da boş durmuyor, her fırsatta minarelere kondurdukları mahyalar ile halka moral veriyordu. Yeni Camii’nin mahyacıları Hafız kardeşler, Fatih Camii’nde Kebapçı İsmail, Ayasofya’da Cumaovalı Halil, bu zor günlerde hazırladıkları mahyalarla ün kazanmışlardı. Özellikle Gebzeli Dalgıç Rıza’nın Yeni Camii için hazırladığı Ya Vatan Ya Ölüm yazılı mahyayı gören İstanbullular, gözyaşları içinde kurtuluş için ümitleniyordu. Durumdan rahatsız olan işgal kuvvetleri, mahyaları yasaklamıştı. Ama Gebzeli Rıza, astığı Feda Olsun Canımız mahyasıyla düşmana ‘Ölmek var dönmek yok’ diyordu.
Bu topraklar, adını burada sayamadığımız bunun gibi daha birçok vatan kahramanını çıkarmış, bundan sonra da çıkaracaktır. Vatan toprakları şehit kanları ile sulanmıştır ifadesi sadece şairlerin mısralarında kullandığı hamasi duygularla yazılmış bir cümle değildir. Bu bir hakikattir. Ömrümüz boyunca bu hakikat bizim peşimizden gelecek, ne olursa olsun bu milletin geçmişte yaşadığı acılar unutulmayacaktır.