11 Aralık 2024 Çarşamba / 10 CemaziyelAhir 1446

Sanal alemde paylaşıyor ama çay ısmarlamıyorlar

Teknoloji ırmağı aktıkça internet denen aygıtın suları kabaracak! Dünyayı; fosfor ağırlıklı beslenen, kısa cümlelerle konuşan, çok kelime gören ama okumayan, çok paylaşan ama çay ısmarlamayan, fotoğraflarda gülümsemekten, gülümsemenin ihlasını kaybetmiş bu internet nesli yönetecek.

Ertuğrul Fındık15 Eylül 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Sanal alemde paylaşıyor ama çay ısmarlamıyorlar

Sosyal medya teorisi yapmak çok sıkıcı. Herkesin her şeyi bildiği bir çağda yaşıyoruz ne de olsa. Sosyolog olsaydım sosyal medya gönderilerinin gelecek nesillere muhtemel etkilerini araştırırdım. Müstear isimlerin ardına saklanan şizofreniyi, bitmek tükenmek bilmeyen ekran bağımlılığını, anlamını bütünüyle yitirmiş ‘paylaşmak’ kavramını ele alırdım.

Tekrar edeyim. Çok sıkıcı, sosyal medyanın teorisini yapmak... Çünkü bir kişi ‘Yav he he’ diyerek anlatmak istediği her şeyi anlatıyor. Neden uzun uzadıya yazsın/okusun ki işin teorisini? Tüm dünyayı bekleyen tehlikeyi anlatmak hiçbir fayda sağlamıyor nasıl olsa. Tablet bilgisayarların dadılık, Facebook sayfalarının öğretmenlik yaptığı bir çağdayız. İyimser kalabilmek için tek şey kaldı elimizde. Karmaşık mesajlar dünyası. Farklı ilgi alanlarından paylaşımlarla zihinlerini zenginleştiren insanlar doğuruyor sosyal medya.

Her şeyden haberdar olan ama hiçbir şey bilmeyen, her şeyden anlayan ama hiçbir şeyin ustası olmayan insanlar. Sanal alemi gözümüzde fazla büyütmek midir bu? Tüm dünyayı ateşiyle saracak, herkes için bir standart haline gelecek bir şeyden bahsediyoruz. Nasıl gözümüzde büyütmek deriz buna?

Hatırlayın, şu an hayatınızın tüm ‘olmazsa olmazları’ bundan 10-15 yıl önce ‘marjinal’di. Evine bulaşık makinesi alanlara ‘beceriksiz, tembel’ gözüyle bakıldığı dönem yüzyıllar öncesi değil. Hep verilen örnektir; mahalle baskılarına rağmen cep telefonu kullanan kişilerin ayıplandığı dönemleri atlatalı henüz 5-10 yıl oldu. Bundan daha 10-15 yıl öncesinde oyun oynamak için eve alınan bilgisayarlar servet değerindeydi ve oyun oynayamıyorduk işin garibi.

ADRES SORMA TARİHE KARIŞACAK

Dolayısıyla teknoloji ırmağı böyle hızlı aktıkça, hayatımızın ortasına büyük bombalar düşecek. Normaldir. Asıl sıkıntı, teknolojinin, insanı dönüştüren o şeytani tarafı... Teknoloji ırmağı aktıkça internet denen aygıtın suları kabaracak. Bu nehrin tam ortasında doğup, o dünyanın yerlisi olmuş nesil, büyüyüp ortalığa saçılacak. Dünyayı; fosfor ağırlıklı beslenen, kısa cümlelerle konuşan, çok kelime gören ama okumayan, çok paylaşan ama çay ısmarlamayan, fotoğraflarda gülümsemekten, gülümsemenin ihlasını kaybetmiş bu internet nesli yönetecek.

Yönünü GPS’lerle bulan neslin, adres sorması tarihe karışacak. Misafirlikler azalacak, süslü evlerin fotoğrafları paylaşılacak sadece. Yer sofrasına bağdaş kurmayacak hiç kimse. Tüm güzel cümleler, Hz. Mevlana’nın sözleri  ‘jpg’ yapılıp sanal duvarlarda paylaşılıp bir sürü beğeni alacak. İşler, fosforla büyütülen bu neslin ceplerine kredi kartları konulunca daha da karışacak.

Çin’den büyük ülkeler gibi devasa sanal sosyal ağlar oluşacak. Dünya küçüldükçe insanın içindeki boşluk büyüyecek.

Ben sosyolog olsam, sıkıcı sosyal medya teorilerine aldanmazdım. Kısacık cümleler bulmak zorunda kaldıkça filozoflaşan, tweet attıkça kendini dünyanın hakimi gibi hisseden yeni neslin, gerçekten yakın zamanda dünyanın hakimi olup olamayacağını araştırırdım.

Eminim ki sonuçları şaşırtıcı olurdu.