25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Sokaklara kadın eli değecek

Dünyayı kasıp kavuran graffiti artık Türkiye’de de karşılık buluyor. Eylül’de düzenlenecek bir festivalde kadınlar kimlik kavramını graffitiyle sokağa taşıyacak.

FATMA ERSOY 5 Ağustos 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Sokaklara kadın eli değecek

Graffiti ve sokak sanatları son yıllarda hiç görmediği kadar ilgi görerek altın çağını yaşıyor. Artık pek çok galeride düzenli olarak graffiti ve sokak sanatı sergileri var. Dünyada olduğu kadar Türkiye’de de graffitiye ilgi yoğun. Hatta Dream Sales Machine tarafından Eylül ayında 3.sü düzenlenecek İstanbul Comics and Art Festival’inde (ICAF) dört kadın graffiti sanatçısı kimlik kavramı üzerine eserlerini sunacak. 

Biz de festivale katılacak illüstratör-grafik tasarımcısı Fulya Hocaoğlu ile festivalde neler olacağını konuştuk. 

Duvar resmi ile nasıl tanıştınız? 

Çocukluğumdan beri çizmeye, elime boya almaya alışıktım zaten. Bu alışkanlıkla büyüyen insanların bir arada olduğu bir üniversiteye girmem de, merak ettiğim her tekniği pratik etmemde motivasyon ve kolaylık sağladı sanırım. Çevremde duvar resmi yapan, spreyle üretime hakim çok yakın arkadaşlarım vardı. Onların üretimlerinin yanı sıra onların da takip ettiği yerli, yabancı bazı sokak sanatçılarının işlerini de takip etmeye başladım. İlk spreyle duvar deneyimimi 2010 yılında İstanbul Streetart Festival’de yaptım aslında. Balıklama dalmış oldum yani. Sokaklarda da, iç mekanlarda da sprey kullanarak oluşturduğum duvar resimlerim oldu.

Sokakta üretmek ne ifade ediyor? Bir kadın olarak bu kültürün içinde var olmak üzerine deneyimleriniz nelerdir?

Sokakta üretmenin daha özgür ve iletişime açık bir tarafı var. Hızlı, etkileşimli, bazen kolektif. Bir kaç saatliğine sen de o sokağın bir parçası, semtin sakinlerinin merak nesnesi oluyorsun. Sonra o mekanın bir parçası olarak işin kalıyor sadece. İnsanlara baksınlar görsünler, alırlar belki diye bir mesaj bırakıyorsun. Bana kalırsa Türkiye’de bir kadın olarak sokakta maalesef aynı özgürlüğe sahip değiliz. En azından ben yanımda arkadaşlarım olmadan gece boyamaya hiç çıkmadım. Bu kısıtlanma da sokak sanatının ruhuna ters zaten.

Bu sene ICAF’ın graffiti alanında üç gün boyunca canlı bir çalışma gerçekleştirecek sanatçılardan birisiniz. Bu yıl kadınlara teslim edilen alan ve festival ile ilgili neler düşünüyorsunuz? 

Tek odak noktası üretmek ve paylaşmak olan bir etkinlikten bahsediyoruz. Serotonin fazlası olacak, ihtiyacı olan herkes gelsin. İçine doğduğumuz çağdan ve toplumdan kaynaklı yüklendiğimiz şeyleri düşündüğümde bence kadınların söyleyecek çok daha fazla şeyi var. Bu anlamda kadınlarla yan yana üretecek olmak benim için heyecan verici. İnsan sustukça, susturuldukça kimliksiz de, dışardaki de addedilebilir. Bir kültürün, ifadenin söze ihtiyaç bırakmayan tarafında buluşacağımız için heyecanlıyım.

Kimliğin bastırılan dinamiğini konuşacağız

İstanbul Comics and Art Festival’inin ev sahibi Dream Sales Machine Ajans’ın Başkanı Alper Sesli festivalin ana temasını neden kimlik olarak seçtiklerine ilişkin şunları söyledi: “Kimlik kavramı 20. yüzyıl modernizmi ile birlikte hayatımıza girmiş bir kavram. Günümüz dünyasında ise sorgulanan, tartışılan, bastırılan bir dinamiği söz konusu. Biz festival olarak ‘kimlik’ kavramına çok geniş bir çerçeveden bakıyoruz. Süper kahramanların çoklu kimlikleri, graffiticilerin alt kimlikleri, kadınların sokak kültürü içindeki yerleri, kent kimliklerinin sanatçı müdahaleleri ile uğradığı dönüşümler bu sene konuştuğumuz konular arasında.”