24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Umudun adı: Sanat

Engeliyle yüzleşmeyi seçen insanların diğerlerinden daha mutlu olduğunu söyleyen Mark Goffeney, “Her kayıp, eksiklik veya engel bize onu yenme gücü ile birlikte geliyor. Bu tüm insanlar için geçerli. Zorlukla mücadele, insan doğasının bir parçası, engelimizle barışarak güçleniyoruz.” diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ7 Ekim 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Umudun adı: Sanat

Sanat ayrım gözetmez. Siz kendinizi ne ile ve nasıl ifade etmek istiyorsanız kapılarını alabildiğine açar. Şarkı söylemek, resim yapmak, enstrüman çalmak, kitap yazmak için elbette yetenek gerekli. Ama bunun dışında hiçbir engel sizin tüm bu disiplinlerde üretim yapmanızın önüne geçemez. Nereden mi biliyoruz? Mersin’de geçen yıl ilki yapılan Engelsiz Sanat Festivali’nde emekleriyle alkış alan sanatçılardan... Dünyada ilk kez geçen yıl yapılan ve 16 ülkeden 37 sanatçının katıldığı Uluslararası Mersin Sanat Festivali’nin ikincisi de Âşık Veysel anısına 11-14 Ekim tarihleri arasında yapılacak. 

Ulusal ve uluslararası konuklarıyla birbirinden etkileyici sanat eserlerini bir araya getiren Festival, engelli vatandaşlarımızın sorunlarına da dikkat çekerek farkındalık oluşturuyor. Engellerini azim ve umutla aşan başarı hikâyelerinin yer alacağı bu festival, benzer sorunlar yaşayanlara da ışık olmayı hedefliyor. Mersin Uluslararası Engelsiz Sanat Festivali, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığınca başlatılan; Mersin’i engelsiz bir şehir haline getirme gayretlerinin güzel sonuçlarından yalnızca biri. Dört gün sürecek Festival’de konserler verilecek, sergiler açılacak ve paneller düzenlenecek. 

KARANLIKTAN AYDINLIĞA BİR FESTİVAL

Program kapsamında; ülkemizde de çok sevilen Porto Rikolu efsanevi şarkıcı, besteci ve gitar virtüözü uluslararası üne sahip usta sanatçı Jose Feliciano yer alacak. Doğuştan Down Sendromu bulunan bağlama sanatçısı Çağatay Aras, San Diego doğumlu ve kendi tekniğini geliştirerek ayakları ile gitar çalan eşsiz yetenek Mark Goffeney, solistlik ve yazarlık gibi değişik alanlarda yeteneğini kanıtlayan görme engelli Alman sanatçı Joana Zimmer, Latin müziğin Avrupa’da en iyi temsilcilerinden ve festivalin şarkısını yapan, klibini de Mersin’de çekerek şehrin tanıtımına katkı sağlayan Gatto Gabriel - Steven Cyril ve burnu ile kitap yazan Mustafa Erol festivalin önemli konukları arasında. Ayrıca resim, fotoğraf gibi sanatın diğer dallarında eser veren birçok engelli sanatçı da sergileri ile festivalde yer alacak. “Festival ile hem farkındalık oluşturduk hem de engellerin sanat ile nasıl aşılabildiğini dünyaya göstermiş olduk” diyen Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı ve festival komitesi başkanı Burhanettin Kocamaz, her türlü sanatı gerçekleştirmek için sadece yüreğin yettiğine dikkat çekiyor. 

ENGELİYLE YÜZLEŞEN İNSANLAR DAHA MUTLU 

Müziğe 11 yaşında trombon çalarak başlayan ve daha sonra müzik yaşamına gitarla devam eden Mark Goffeney, 14 yaşında bir müzik grubu kuruyor. Müziği insanlarla iletişim kurup onlara kendini anlatma fırsatı sağlayan uluslararası bir dil olarak tanımlayan sanatçı, müziğin kültürel veya kalıtsal her türlü sınırları aşan bir yapısı olduğunu vurguluyor. Hayatın hayalleri gerçekleştirmek için bir fırsat sunduğunu ve güç durumların insanların doğasında olduğunu söyleyen Mark Goffeney ayaklarıyla gitar çalmaya başlamasının hikayesini şöyle anlatıyor: Bir gün babam iş yerinde hurdaya ayrılan kırık bir gitarı eve getirdi. Bu benim gerçek bir enstrümanla ilk tanışmamdı. Komşumuz, bu kırık gitarı tamir ederek çalmaya başladı. Onu iyice süzüp nasıl hareketler yaptığını tetkik ettim. Elleriyle yaptıklarının aynısın ayağımla yapmaya çalıştım.    

Lisedeyken klasik gitar dersleri almaya başladım. İlk derste öğretmen bana güldü. Ona neyi bu kadar eğlenceli bulduğunu sorduğumda, bana, “Kolları olmayan bir öğrencinin derse geleceğini söylediklerinde şaka sanmıştım. Özür dilerim” yanıtını verdi. Engeliyle yüzleşmeyi seçen insanların diğerlerinden daha zengin ve mutlu bir hayata sahip olduğunu söyleyen Goffeney, “Her kayıp, noksanlık veya engel bize onu yenme gücü ile birlikte geliyor. Bu sadece engellilerle ilgili değil, tüm insanlar için geçerli. Zorlukla mücadele insan doğasının bir parçası, onunla yüzleşerek güçleniyoruz ve insan oluyoruz.” diyor. Engeli olan insanların hayatlarını burada huzurla geçirmesi Türk halkının gönlünün zenginliğinin göstergesi olduğuna dikkat çeken sanatçı, festivale ikinci kez katılacağı için mutlu olduğunu dile getiriyor.

ÇAĞATAY ARAS: AŞIKLARIN YOLUNDAN GİDİYOR

2. Uluslararası Mersin Engelsiz Sanat Festivali’nin konuklarından biri de bağlama sanatçısı Çağatay Aras. Down Sendorumlu Çağatay Aras, gönül verdiği bağlaması ile harika işler yapıyor. Küçük yaşlarda oyuncağı olan sazı, bugün onun severek yaptığı işi olmuş. Enstrüman çalmadan bir gününün dahi geçmediğini vurgulayan Aras, özellikle abisi Suphi Aras’ın kendisine çok yardımcı olduğunu dile getiriyor. Aras, “Abim, Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuarı mezunu. Yüzlerce öğrenci yetiştirdi. Benim de öğretmenim oldu. Ailem de her zaman yanımdaydı. İşim bu olmaya başladıktan sonrada sazımı duyan, müziğimi dinleyen herkes beni desteklemeye başladı” diyor. Bütün enstrümanların sesini sevdiğini ancak bağlamanın kendisi için ayrı bir yeri olduğuna değinen Aras, en çok Pir Sultan Abdal, Âşık Veysel ve Âşık Mahzuni Şerif gibi halk ozanlarının eserlerini icra etmekten zevk alıyor. Kendisi gibi engeli olan insanlara ışık olmak isteyen Aras, “Sevgiyle büyüyorsanız bunu emekle harmanladığınızda isteyip de başarılamayacak hiç bir şey yok bu dünyada” diyor ve ekliyor: Bundan sonra il il, ülke ülke gezerek herkese müziğimi duyuracağım.  

YAZAR MUSTAFA EROL: HAYATA POZİTİF BAKMAK LAZIM

Yaşamı zorluklar ve mücadele için geçen Mustafa Erol, doğuştan serebral palsi hastası. Ellerini kullanamayan Erol, bugünlerde burnu ile yazmaya başladığı ikinci kitabı için çalışıyor. Hayata her zaman olumlu baktığını dile getiren Erol, engelli olduğu için hayata küsenlere zorlu hayat koşullarına rağmen her zaman pozitif düşünmeleri gerektiğini söylüyor. Eğitim hayatını açık öğretimden tamamlayan Erol, yaşadığı zorlukları şöyle anlatıyor:  Sınavda görevli öğretmenler tarafından, ‘Açık öğretime engellilere almamaları lazım.’ diyen de oldu. ‘Hadi, çabuk yap. Eve gitmem lazım; misafirim gelecek.’ diyen de. Ama ben, olumlu düşüncenin gücüne inanan biriyim ve bütün bu güçlükleri aşarak bugün bu duruma geldim.” 

Christy Brown’un Sol Ayağım adlı kendi hayatını anlattığı otobiyografik kitabını okuduktan sonra hayatını yazmaya karar veren Erol, “Onun sol ayağını kullanarak bu işi başarması çok ilgimi çekti ve başka insanların da benim hayatımı ve yaşadığım zorlukları ilginç bulabileceklerini düşündüm. Bilgisayarın karşısına geçtim. İlk önce elimle kullanmayı denedim fakat başaramadım. Psikolojim alt üst oldu ama yine de pes etmedim. Sonunda burnumla kullanmayı denedim ve başardım.” şeklinde konuşuyor. İlk kitabını yedi yıl gibi zorlu ve uzun bir süreçte hazırlayan Erol, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tezli yüksek lisans yapıyor. Yeni kitabında hayali kahramanı engelli Kemal’in hayatını anlatacak.