19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Yaxşı aşkın romanı

Gülay Hüseynova, Trabzonlu genci, Azerbaycanlı kıza aşık ettiği P.S. Zaten Boyun da Küçüktü... adlı romanıyla, Azerbaycan’da en büyük edebiyat ödülünü aldı. Romanda gençler, Instagramda aşık oluyor, Karadenizlisi de Azerisi de İstanbul Türkçesiyle konuşuyor.

Soner Can6 Mart 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Yaxşı aşkın romanı

1989 doğumlu Gülay Hüseynova, şöhret merdivenlerine, 2012 yılında çekilen bir filmde canlandırdığı hemşire rolüyle tırmanmaya başlamış. Ardından diziler, reklam filmleri ve başka uzun metrajlı yapımlar ile radyo sunuculuğu gelmiş. Şöhret onu daha da hiperaktif yapmış olmalı ki, bir de roman yazmış. Bir Karadeniz erkeğiyle Azeri kızın komikli aşkını konu alan roman Azerbaycan’da fenomen olunca, hurufatına dokunmadan Türkiye’de de genç okurlar için yayınlanmış. “Bu hikayeyi kardeş ülkemin insanları da sevecektir” diyen Gülay ile sıcacık bir söyleşi gerçekleştirdik...

Oyuncu, radyo programcısı ve yazar.  Hangisiyle analım sizi?

Oyunculuk benim en büyük tutkum, hatta belki de varoluş nedenim sinema. Oynamadığım zamanlarda kendimi mutsuz, sıkıcı ve faydasız biri gibi hissediyorum. Ama programcılık tam bir hobi benim için. Yazarlıksa kendimi ve düşüncelerimi doğru şekilde ifade etmem için harika bir imkan. Dolayısıyla sinemada başkalarının hakikatini yaşıyorsam eğer, edebiyatta kendi hakikatlerimi yaratıyorum. Olağanüstü bir duygu bu. Bu iki sanat dalının hayatımda hep var olmasını istiyorum.

Altın Kalem’ ödüllü

- Azerbaycan müziği de edebiyatı da köklü bir gelenekten besleniyor. Ülkenizin sanatından size kimler esin kaynağı oldu?

Bakın bu ‘köklü bir gelenek’ ifadesi çok doğru tespit. Çünkü ben de gözümü açtığımdan beri devamlı makinede yazılar yazan ve sık sık televizyonlara çıkan bir dedenin torunu olarak muhtemelen ilk örneğimi ondan almışım... Dedem Memmed Kazım, birçok dile tercüme edilmiş yirmiden fazla kitaplarıyla hem şair, hem de “Altın Kalem” (Qızıl Qalem) ödüllü yazar olarak Azerbaycan edebiyatının önemli isimlerinden biri. Daha sonra toplumu mizah yoluyla ironik bir dille anlatan Celil Memmedquluzade ve Mirze Elekber Sabir’in kalemini çok severim. Konu ince romantizme girerse, Mikayıl Müşviq derim.

- Ya müzik üstadlarınız?

Müzikte ise bende Emin Sabitoğlu bestelerinin yeri çok özel. İyi ki Azerbaycan müziği tarihinde böyle bir isim, böyle bir değer var diye düşünüyorum. Ve tabii o besteleri fevkalede yorumlarıyla efsane eden Flora Kerimova, Akif İslamzade, Oqtay Ağayev’i de söylemeden geçemem.

- Azerbaycan bağımsızlığını kazandığından bugüne artan bir biçimde millileşiyor. Genç bir yazar olarak bize neler söylersiniz bu konularda?

Bağımsız bir ülkede yaşamak muhteşem bir şey. Kendi adınla, soyadınla, kendi ülkeni temsil ediyorsun. Özellikle de sanatsal ve edebi anlamda özgür olmak çok önemli.

Barış Manço benim en büyük kahramanım

- Türk sanatı ve edebiyatından kimleri tanıyorsun. Örnek aldığın birileri var mı?

Türk edebiyatı o kadar zengin, o kadar derin ki, İstanbul’a her geldiğimde bol bol kitap alıyorum. Cumhuriyet dönemi yazarlarından Reşat Nuri Güntekin’in romanlarını çocukluğumdan beri severek okuyorum. Sabahattin Ali bir tek Kürk Mantolu Madonna’sıyla gönüllerde ilk tahtını kurdu zaten, sonradan Kuyucaklı Yusuf da dahil olmak üzere bir çok kitaplarını okudum. Konu şiire gelince Nazım Hikmet ve Orhan Veli vazgeçilmezlerim. Hatta yazın Ceviz Ağacı şiirini Gülhane Parkında, İstanbul’u Dinliyorum şiirini Ortaköy sahilinde yüksek sesle söylediğim oldu...

En son İstanbul’a geldiğimde Paris’te bir Türk Ressam isimli Fikret Mualla’nın hayatını anlatan bir kitap almıştım. O kadar çok etkilenmişim ki, bir ay boyunca yalnızca Fikret Mualla’ya dair bilgiler araştırarak, daha derinden inceledim, öğrendim. Efsane bir sanatçı gerçekten.

Müziğe gelince, sonsuz saygı, sevgi ve özlemle Barış Manço derim. Hem kişiliği, hem sanatı, hem kendine özgü tarzıyla yalnızca Türkiye için değil, tüm dünya için Barış Manço büyük bir değer. Sanatına ve hayatına dair herşeyi ezbere biliyorum neredeyse. Benim için o bir kahraman, bir yakamoz. İstanbul’da ne zaman kendimi yalnız hissetsem Barış Manço Müzesini ziyaret ederim.

- Belki de kitabınıza dair en büyük merak unsuru, dili. Mesela, romanda kahramanlarınız ‘yahşi’ ya da ‘gözel’ mi diye konuşuyor yoksa ‘güzel mi?

Sanırım “yaxşı” ve “ay balam”  Türkiye’de en popüler Azerbaycan sözleri... Kitabım Türkiye Türkçesinde olduğu için ben de güzeli “güzel” olarak yazmışım...

- Romantik komedi bir sinema terimi ama bazı sözlüklerde romanınız için de bu deyiş kullanılıyor. Gerçekten romanınızı okuyan hem duygulanacak hem de kahkahalar mı atacak?

Bana göre kitaplar da filmler gibi neye hizmet ediyorsa onun ifrazatını almalı. Duygusal ise gözyaşı, komedi ise kahkaha, korku ise korku, heyecan vs. Ağlayarak yazdığım bölümlerde okurlarım da benle beraber ağlamalı, gülerek yazdığım bölümlerde ise kahkahalara boğulmalılar, evet.

- Genç Azeri kuşağın Türkiye’yi çok sevdiğini biliyorum. Sizde de bir İstanbul aşkı var mı? Ya da tatillerinizi Ege ya da Akdeniz’de geçirmişliğiniz?

Türkiye’nin her yeri bir ayrı güzel zaten. İstanbul’un kendisi bile semtlerine göre tamamen değişiyor. İzmir’de yaz tatili yapmışlığım var. Çeşme, Alaçatı, Pamukkale gibi harikulade turistik mekanlar gördüm mesela, bol bol da fotoğraf çektirdim. Ama ben İstanbul’a aşığım. Özellikle Anadolu yakası azizdir bana. Zamanım olduğunda Kadıköy Moda sahilindeki evlerin çiçekli balkonlarını saatlerce hayranlıkla seyrederim.

Kitabın ruhunu en iyi Türk yönetmen duyabilir

- Bir oyuncu olarak “Evet Gülay Hüseynova’nın romanından müthiş bir film uyarlaması çıkar” der misiniz. Size “Filmini çekelim romanınızın” gibi bir teklif geldi mi ya da gelmeli mi?

Derim. Çünkü Azerbaycan’da bir ay bile değildi basıldığı hem Azeri, hem de Türk yönetmenlerin ilgisini çekti. Hatta Gürcistan’ın çok önemli isimlerinden Levan Kitia’dan da kitabın filmi için teklif aldım. Ama içimdeki ses P.S. Zaten Boyun da Küçüktü...’nün yönetmeninin Türk olmasından yana. Bu kitabın ruhunu en iyi bir Türk yönetmen duyabilir çünkü. En yakın zamanda filmini düşünüyorum ve P.S. Zaten Boyun da Küçüktü... filminin en az kitabı kadar başarılı olacağını hissediyorum.

Edebiyat dediğin hayatın taklidi

- Trabzonlu delikanlıyla Azeri kızı birbirine aşık ettiniz. Bu tamamen kurgu mu yoksa örneklerini gördünüz mü?

Edebiyat dediğimiz hayatın taklidi. Bana göre önemli olan bir gerçekten yola çıkmak. Sonrasında zaten kalemin seni istediğin yere götürür. Ama ortada bir gerçeklik payı olmalı ki, hayal ürünüyle bol bol süsleyebilesin. Düşündüyüm gibi de yazdım kitabımı. Trabzon’a gelince de Karadeniz şivesini ve müziklerini çok sevdiğim için bu gerçekten yola çıkarak kahramanımı Trabzonlu yaptım.

- Romanınız için Türkiye beklentiniz nedir?

Azerbaycan’da çok kısa zamanda son yılların satış rekorunu kırdı ve edebiyatın en prestijli ödülü olan Altın Kalem aldı. Bu kitabı tamamen keyfine yazdığım için, baba yazarların aldığı ödülü, 26 yaşında ilk kitabıyla alan ilk Azerbaycanlı yazar ben oldum diye hem çok şaşkın, hem de inanılmaz mutlu oldum tabii. Türkiye pazarı çok çok daha büyük olduğundan net bir rakam söyleyemiyorum. Ama Türkiye’de de yolunun açık olacağını düşünüyorum.

- Sanırım Instagram’da doğan, Facebook’ta büyüyen bir aşk romanınızdaki. Sizce sosyal medyadan sahici aşklar çıkar mı?

Vallah bana çıkmadı.