14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

‘Anadilde savunma’ AK Parti politikası, artık grevi bırakın

Tarık Ziya Ekinci, anadilde savunma gibi taleplerin AK Parti’nin programında yer aldığını belirterek açlık grevlerinin sona erdirilmesini istedi. Ekinci, PKK’nın anadilde eğitimden öte talebi kalmadığını söyledi.

Erdinç Akkoyunlu / İSTANBUL8 Kasım 2012 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
‘Anadilde savunma’ AK Parti politikası, artık grevi bırakın

KÜRT siyasetinin en önde gelen isimlerinden Dr. Tarık Ziya Ekinci, PKK ve KCK tutuklularının sürdürdüğü açlık grevlerinin talepleri arasında yer alan anadilde savunma hakkı ve Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüşme taleplerinin karşılanması yönünde hükümetin attığı adımların AK Parti’nin kendi politikasının gereği olduğunu söyledi. İkinci Oslo sürecinin başlatılması gerektiğini söyleyen Ekinci, “Kürt sorununu çözmek için Erdoğan ve AKP gücünün tepe noktasında. Evrensel boyutta Kürt sorununu çözmek ve Kandil’dekileri dağdan indirmek, legal anlamda politikaya katmak için istediği her şeyi yapabilir. Kürt sorununu çözerek cumhurbaşkanlığı seçimine gitmesi, onu vazgeçilmez lider haline getirir” dedi. PKK’ya seslenen Ekinci, “PKK’nın makul olacağını düşünüyorum. Evet diyeceklerini düşünüyorum. İçinde büyük şeyler yok. Gelinen noktada talep ana dilde eğitimdir; bitti yani daha öte talepleri yoktur” diye konuştu.

Açlık grevleri bir an önce bitirilmeli

-Açlık grevleri 30 yılı aşkındır silahlı mücadele ile talep edilen gerekçelerle yapılıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Siyasi amaçlı bir açlık grevine yöneldiler. Açlık grevlerinin bir an önce bitirilmesi gerektiğine inanıyorum, bunu telkin ediyorum, tesviye ediyorum.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yaptığı açıklamalar çok rahatlık verici, gönüllere ferahlık verici açıklamalardır. Açlık grevi yapanların taleplerin büyük ölçüde karşılandığının anlamına gelir. Açlık grevlerinin de bir an önce bitirilmesi gerektiğine inanıyorum. Hayatını ortaya koyan insanlara daha Arınç’ın dili ile hitap etmenin daha uygun olacağını düşünüyorum. Arınç ve Ergin’in açıklamaları Başbakan’ın direktifi altında olmuştur. Başbakan istemeden Adalet Bakanı (BDP’lilerle görüşmeyi ifade ediyor) böyle bir görüşme yapar mı yapmaz. Arınç, Başbakan istemeden konuşur mu, konuşmaz.

-Hükümetin hangi adımı açlık grevlerini bitirir?

Hükümetin burada açlık grevlerinin taleplerini kabul etmesi yok. Hükümetin izlediği süreç AKP kongresinde ilan edilen ana dilde eğitim ve savunma hakkı sürecidir. Açlık grevlerini yapanların talepleri hükümetin kendi programının paraleliydi zaten. Hükümet bu talepleri yerine getirerek grev yapanların talebini değil, kendi politikasını yerine getiriyor. Hükümetin başlattığı süreç devam ediyor. Ve bu sürece uygun olarak hükümet kararlarını gerçekleştiriyor, yoksa açlık grevlerine karşılık vermek için değil. Hukuki bakımdan yapılması gerekeni yapıyor ve bunu makul görüyorum. 

-Bu gelişmeler hayata geçtiğinde, nasıl bir Türkiye görünümü olacak?

Türkiye’de demokratikleşme yolunda bir adım olarak görüyorum. Kürt sorununda her türlü iyileştirmenin aslında Türkiye’nin demokratikleşrmesini de beraberinde getiren bir olgudur. Çünkü bugünkü Türkiye’de demokrasi alanında bir eksiklik var ise bu tamamen Kürt sorunundan kaynaklananmaktadır. Kürt sorununun çözüme kavuşması demek, Türkiye’nin en iyi şekilde demokratikleşme yolunda mesafe kat etmesi demek. Bildiğimiz demokrasi yolunda mesafe alması, bildiğimiz çağdaş ülke yolunda evirilmesi demektir.

Başka gelişmeler de şart. İfade özgürlüğü konusunda, örgütlenme özgürlüğü, toplantı, yürüyüş konusunda... Bunların adım adım, yavaş yavaş çözülmesi gerekiyor.”

PKK’nın daha öte talebi yok

-İkinci Oslo süreci başladığında PKK’nın tavrı ne olmalı?

Karşı taraf da herhalde bu işin makul şekilde çözülmesi ve genel affın çıkartılması, dağdakilerin indirilmesi konusunu ele alacaktır. Türkiye, bu yükü kaldıramayacağı seviyeye geldi. PKK’nın makul olacağını düşünüyorum. Evet diyeceklerini düşünüyorum. İçinde büyük şeyler yok. Gelinen noktada talep ana dilde eğitimdir; bitti yani daha öte talepleri yoktur. Yerel özerklik sorunları konuşulabilir. Düzenlemeler yapılıyor. Büyük vilayetler oluşturuldu. Bu belediyenin yetkisinin arttırılması yerel yönetimin arttırılması gündeme gelecektir. Silah bırakma görüşülebilir. Teknik olarak uzmanlar konuşur ve görüşürler. Başbakan irade beyan etmesi ve ekip görevlendirir. Sorunu çözen Nobel Barış Ödülü’ne layık olur.

-Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Kürt sorununun çözülmesi ne anlam ifade eder?

“Erdoğan’ın onu çözen bir kişi olarak girmesi artık vazgeçilmez bir lider haline getirecektir. Bu sorun er ya da geç çözülecektir İktidarlar da ebedi değildir. Sorunun Başbakan Erdoğan tarafından çözüme kavuşturulması, Türkiye’nin kazancı bakımından çözüme kavuşturulması, çok önemli olur.

Başbakan Erdoğan Türkiye’nin şansı

-Yeni Oslo süreci konusunda ne düşünüyorsunuz?

Hükümetin kendi politikasıdır. Bana kalırsa, bugünkü hükümet ve Başbakan Erdoğan, gücünün en üst noktasına gelmiştir. Tepe noktasındadır. Başbakan bu aşamada, isterse her türlü icraatı rahatlıkla yapabilecek konumdadır. Evrensel boyutta Kürt sorununu çözmek ve Kandil’dekileri dağdan indirmek ve onları legal anlamda politikaya katmak konusunda istediği kararı alabilecek konumdadır. Kendisine göre belli bazı ölçüler vardır. Önümüzdeki seçimler hesaba katılıyor, cumhurbaşkanlığı seçimleri hesaba katılıyor. Buna göre bir tavır takınıyor Başbakan. İsterse yapabilir. Bana göre; Erdoğan Türkiye’nin bir şansı. AKP’nin iktidarda olması bir şansıdır. Ve bu şansı en iyi kullanması gereken Erdoğan’dır. Bunu kullanır ise, tarihe kendisini altın harflerle yazdırabilir. Ama yapmaz ise, seçimde bu olur şu olur diye bir tavır içine girerse, bu diğer geçmiş olan başbakanların havası içinde yavaş yavaş tarihe karışır. Bana göre; bu tarihi adımı atmasında büyük yarar vardır. Kendisine Türkiye’nin ebediyen minnet duyacağı, Türk halkını her açıdan huzura kavuşacağı, demokrasinin en mükemmel seviyeye ulaşacağı adımları atabilir. Seçimde kaybetme ihtimali yok ise, seçimde istediği seviyede oy çıkmaması önemli değildir. Ama kendisinin tarihe geçmesi, Osmanlı tarihindeki büyük şahsiyetler seviyesine gelmesi, bu sorunda atacağı ciddi adımlara bağlıdır. Karşı tepkiler de olacaktır. Bunlar önemli değildir. Siyasi, ekonomik adımlar önemlidir.

Bana göre; Erdoğan Türkiye’nin bir şansı. AKP’nin iktidarda olması bir şansıdır. Ve bu şansı en iyi kullanması gereken Erdoğan’dır. Bunu kullanır ise, tarihe kendisini altın harflerle yazdırabilir. Sorunu çözerse Nobel Barış Ödülü’ne layık olur.

Bunları Başbakan’a da söyleyeceğim

Başbakan Erdoğan ile yakında görüşeceklerini söyleyen Tarık Ziya Ekinci, “Gencay Gürün başkanlığındaki heyet Başbakan’dan randevu istedi. Kürt sorunu ve açlık grevleri konuşulacak. Yaşar Kemal beni önermiş, ‘Katılır mısın’ dediler. Ben 86 yaşımdayım, pek konuşmuyorum ve açıklama yapmıyorum ama kabul ettim. Gidince bu söylediklerimi Başbakan’a da söyleyeceğim” dedi.