Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, terör olayları için 'yeter' dediklerini ama son bulmadığını belirterek, "Türk devleti, dağları mesken tutmuş, eşkiyalar tarafından durmadan eritiliyor. Türk milleti, alçakça yapılan saldırılarla huzurundan oluyor, geleceğinden ve varlığından şüphe eder hale geliyor. Kandil'de tezgâhını açan, ülkemizin değişik yerlerinde fütursuzca şubeler kuran insan kasapları, artık dayanma ve mukavemet noktasını çoktan aşmış durumdadır." dedi.
"BÖLÜCÜ ÖRGÜT TAVİZ ÜSTÜNE TAVİZ KOPARIYOR"
Hükümetin 'cellâda şirinlik yaptığını', vehametin derecesini görmediğini öne süren Bahçeli, "Bölücü terör, istediği zaman eylem yapan, istediği zaman geri çekilen, yeri gelince eylem sahasını şehirlere genişleten ve bazen de cezaevlerini üs olarak kullanan kıvraklık ve kurnazlıkla müzakereci AKP'nin açtığı yolda emin adımlarla ilerlemektedir. Görünen odur ki hainler rahata ermiş, cüret ve cesaretleri fazlalaşmıştır." diye konuştu. Bölücü örgütün taviz üstüne taviz kopardığını öne süren Bahçeli, yıllardan beri uygulanan terör politikalarının iflas ettiğini kaydetti.
Örgüt elebaşları ve militanlarının her vasıtayı kullanarak propaganda zeminini yaygınlaştırmaya çalıştıklarına vurgu yapan Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Amaç, PKK tezlerini ve zorlamalarını kabul ettirmek ve istenilen noktaya taşımaktır. Bunun için her çirkeflikten medet umulmakta ve her çirkinliğe kapı aralanmaktadır. AKP hükümeti ise taksit taksit dayatılan hain projeleri cevaplamakta ve bir bahaneyle hayata geçirmektedir. İmralı talimatıyla bitirilen cezaevlerindeki açlık grevlerinde bu hazin gerçek ve manzara tümüyle görülmüş ve ortaya çıkmıştır. 60 günü geçen bir zaman diliminde, bedenlerini ölüme yatıran PKK'lılar, ölümü göstererek taleplerinin karşılanmasını AKP'ye dayatmışlardır. Bazı BDP'li milletvekilleri de kamuoyuna yansıyan kebap partisi görüntülerinden dolayı zora düşünce açlık grevine iştirak etmek durumunda kalmışlar ve ittifak halinde ölüm tiyatrosunda rol almışlardır. İnsan canına saygı duymayan, insan hayatına değer vermeyen bölücülerin, kendi bedenlerinden yaptıkları tasarrufla sözde hak arayışında bulunmaları asla masum görülemeyecektir. Ne var ki eli ve vicdanı kanlı terör mensuplarının ölüm üzerinden pazarlık yürüterek AKP'yle köşe kapmaca oynamaları sonuç vermiş, talep listesindeki konu başlıkları iki ay içinde maalesef büyük oranda karşılık bulmuştur."
"AÇLIK KAMPANYASI TERÖRİSTBAŞI ÖCALAN'IN TECRİT ŞARTLARININ HAFİFLETİLMESİNE NEDEN OLDU"
Cezaevlerindeki açlık kampanyasının anadilde savunmanın önünü açtığını, teröristbaşı Öcalan'ın tecrit şartlarının hafifletilmesine neden olduğunu belirten Bahçeli, "AKP cezaevlerindeki ölüm diline, mezar siyasetine teslim olmuş, böylelikle PKK zorbalığına meşruluk kazandırmıştır. Bu kapsamda İmralı canisi cezaevlerindeki açlık grevlerinin amacına ulaştığı mesajını kardeşi aracılığıyla yollayarak bu eylemin sonlanmasını istemiştir. İşin başından beridir, kuru bir tehdit olan ve aslında hiçbir inandırıcılığı olmayan açlık grevi AKP'nin tavizleri için de payanda işlevi görmüştür. Her an ölüm olur baskı ve yönlendirmesiyle, cezaevlerinden tabutlar çıkmaya başlarsa, bunu kimse kaldıramaz türünden gözdağlarıyla açlık grevinin bitirilmesi konusunda temas ve diyalog kanalları ardına kadar açık tutulmuştur. Mehmetçiğin al bayrağa sarılı tabutlarını bir türlü görmeyen haysiyetsizlerin, vatan evlatlarının ardı ardına katledilmesini ağzına bile almayan haramzadelerin mevzu bahis açlık grevi olunca insanlık hatırlatma yapmaları, bize göre kabul edilemez vicdansızlık örneğidir." şeklinde konuştu.
İmralı adasıyla ulaşımı sağlayan eski tip kosterin yerine yenisinin alındığını hatırlatan Bahçeli, artık bozuk koster mazeretlerine sığınılmayacağını, müzakerelerin şeffaf ve aleni olarak yürütüleceğini kaydetti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a açlık grevinin teorisyenlerinin kimler olduğunu sorun Bahçeli, sorularını şöyle sürdürdü: "Ölümle demokrasiyi bağdaştırmak, ölümle özgürlüğü aynı kategoriye sokmak hangi akla ve mantığa hizmettir? Bundan sonra sırayı PKK'nın affı, İmralı canisinin özgürlüğü ve Türkiye'nin federasyona ayrılması mı alacaktır?"