Ahi Evran Üniversitesi'nin akademik yılı açılışı nedeniyle Kırşehir'e gelen Bozdağ, valiliği ziyareti sırasında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Başkanlık sistemi ile ilgili sorular üzerine Bozdağ, bu sistemi Türkiye'nin önümüzdeki süreçlerde yeniden sıkıntıya girmemesi ve siyasal istikrarın ve güçlü iktidarın sürekli olabilmesi için arzu ettiklerini söyledi.
Parlamenter sistemin koalisyonları doğurduğunu ifade eden Bozdağ, 1991 yılından sonra yaşanan koalisyonlar sonunda yaşanan ekonomik ve sosyal sıkıntıların Türkiye'de çok şeyler kaybettirdiğini vurguladı.
Bozdağ, Türkiye'nin, Turgut Özal ve 2002 yılından itibaren de Recep Tayyip Erdoğan başbakanlığındaki hükümetler zamanında değişim, dönüşüm ve ayrı bir gelişme sağladığına ve kalkınmayı yakaladığına dikkat çekti.
-'Milletin istediği iktidar olsun'
Türkiye'nin kazanarak yoluna devam etmesini, bir daha siyasi krizler, ekonomik krizler, darbeler, muhtıralar yaşamamasını arzu ettiklerini belirten Bozdağ, şöyle konuştu:
'İktidar kavgası sadece sandıkta milletin vereceği oyla çözüme kavuşsun. Millet kimi iktidar ediyorsa onlar iktidar olsun. Ama, parlamenter sistemde böyle bir şey yok. Diyeceksiniz, orada milletin istediği iktidar olmuyor mu?, her zaman olmuyor. Örneği var mı? Koalisyon geldiği zaman, oy verenler kime oy veriyorlar. Partilere oy veriyorlar. Milletvekillerine oy veriyorlar. Ama sandığa giderken kimin başbakan olacağı belli değil. Birinci parti çıkıyor. Bakıyorsunuz başbakan olamıyor. Koalisyon oluyor. Başbakan başka bir partiden çıkıyor. Bir başkası vekil oluyor. Bakanlar başka oluyor. Milletin istemediği yönetebiliyor. Böyle bir sıkıntısı var.'
Başkanlık sisteminde ülkeyi kim yöneteceğinin belli olduğunu anlatan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Onun için diyoruz ki, öyle bir sistem kuralım ki, sermaye, medya, çete, mafya, hukuk dışı yapılanmalar, kendini ülkenin sahibi gibi görenler falan hiç kimse operasyon yapamasın. Operasyon yetkisi sadece sandıkta ve millette olsun. Ve bunu da tesis eden sistem başkanlık sistemidir. Biz o yüzden başkanlık sistemine Türkiye'nin ihtiyacı var. Türkiye önünü görsün, yolu bilsin ve öyle yoluna devam etsin. İktidarları sadece halk tayin etsin istiyoruz. Bunun yolu da başkanlık sisteminden geçiyor.'
-'Meclis tam bağımsız olsun istiyoruz'
Bozdağ, Meclis'in yürütmenin emrinden çıkarak tam bağımsız olmasını istediklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
'Meclis bugün yürütmenin emrindedir. Biz istiyoruz ki, yürütmenin emrinden Meclis çıksın. tam bağımsız olsun. Yürütmeden tam ayrı olsun. Doğrudan yürütmeyi etkin ve verimli bir şekilde denetlesin. Bugünkü sistemde yürütmenin etkin ve verimli bir denetimi yapılamıyor Meclis'in bu yapısı itibarıyla. Başkanlık sistemi olduğunda, bir defa ayrı olacak, bağımsız olacak, etkin denetim sağlayacak, son olarak da başkanlık sistemine geçen bir Türkiye'de dar bölge seçim sistemi uygulanacağı için, milletvekilleri doğrudan halk tarafından seçilecektir. Şimdiki sistemde bakıyorsunuz, genel başkanlar yazıyor listeyi. Seçime gidildiğinde de vatandaş o listeye oy veriyor. Listede olan ismi halk istiyor mu, istemiyor mu, o fazla belirleyici olmuyor. Ama, dar bölge olduğunda, o bölge kimi isterse onu vekil seçecek. Ya çoğunluk sistemine göre en fazla oyu alan, veya yüzde 50 1 oyu alan vekil seçilecektir.'
Bugün güçlü bir iktidar ve siyasi istikrarın olduğunu belirten Bozdağ, bu durumun sistemin doğurduğu bir sonuç olmadığını vurgulayarak, 'Sandıkta koalisyonlara bedel ödemekten artık gına getiren vatandaşımızın sandıkta sağladığı bir istikrardır. Her zaman bu istikrar sandıktan çıkmayabilir. Onun için biz diyoruz ki, AK Parti ilanihaye bu ülkenin yönetiminde kalacak değil' dedi.
-'Bildikleri halde karşı çıkıyorlar'
Başkanlık sistemindeki faydaları bilmelerine rağmen bazılarının bu sisteme karşı çıktığını dile getiren Bozdağ, şunları kaydetti:
'Bugün karşı olanlar, bunları bildikleri halde karşılar. Sebepleri şu, başkanlık sistemi ırkçı partilerin gösterdiği adayların başkan seçilmesine izin vermemesi. Ne Kürtçülük yapan, ne Türkçülük yapan, ne de başka uçlarda siyaset yapanların başkanlık sisteminde başkan seçilme imkanı olmaz. İdeolojik partiler de başkan seçemezler. Neden, çünkü yüzde 50 1 ideolojilerin etrafında birleşmez. Birleşirse, o iş zaten ideoloji olmaktan çıkmış demektir. Yüzde 50 1 ideolojilerde, radikal uçlarda birleşmez. O yüzden ideolojik bir parti olan CHP ve bölgesel partiler, ideolojik yapılar, ırkçı partiler istemiyorlar başkanlık sistemini. Çünkü, onların güç sahibi olmasına bu sistem izin vermiyor. Ama, parlamenter sistem olursa bakarsınız 28 Şubat gibi hukuk dışı bazı muhtıralar olur, onlarla beraber iktidarın bir köşesinden tutabilir. Bakarsınız sandıktan koalisyon çıkar, öyle iktidarın bir köşesinden çıkarız. Bakarsın, puslu havalar olur (bize de gün doğar) diye umutla bekliyorlar. Halbuki, sadece umutla sandığı beklemesi lazım siyasetçilerin. Umutla sandığın beklendiği tek sistem bence başkanlık sistemi. Türkiye, başkanlık sistemini önümüzdeki yıllarda tartışacak ve ben inanıyorum sonunda başkanlık sistemine Türkiye geçecektir. Ama zamanında geçmesi Türkiye'nin kazanması bakımından çok önemli.'