Söz Bitmeden programının bu akşamki konusu Çamlıca Cami projesi oldu. Elif Çakır ve Fadime Özkan Çamlıca Cami projesi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
ELİF ÇAKIR: Türkiye 5 aydır Çamlıca’ya camiyi tartışıyor. Bu süren tartışmalara ne diyorsun?
FADİME ÖZKAN: Aslında Çamlıca’ya camii beş aydır tartışılıyor ama Türkiye İstanbul ve cami tartışmasını neredeyse yirmi yıldır yapıyor. Refah partisi İstanbul büyükşehiri kazandığından beri biz “Taksim’e cami”, “Kadıköy’e cami”yi tartışıyoruz ve ihtiyaç öncelikli değil siyasi kavgaların üzerinden kamplaşarak tartışıyoruz. Bu da öyle başladı.
ELİF ÇAKIR: Çamlıca’ya cami bir ihtiyaç mı?
FADİME ÖZKAN: Kuşkusuz bir ihtiyaç. Çamlıca, tüm tarihi boyunca İstanbul’un, boğazın, tarihi yarım adanın en güzel seyredildiği yerdir, doyumsuz bir İstanbul seyri sunar ve İstanbullular da yılın her mevsimi, günün her saatinde Çamlıca’ya çıkarlar, ciddi bir popülasyon, sirkilasyon vardır. Ve Çamlıca’da cami yoktur. Mescid olarak kullanılan küçük odacıklar ihtiyacı karşılamıyor.
Yani Çamlıca’da bir camiye ihtiyaç evet var ama bu kadar büyük olmalı mı, işte o tartışılır.
Kabul edilen cami projesinde 30 bin kişinin aynı anda namaz kılabileceği büyüklükten bahsediliyor. Turistik bir bölge orası ama teleferikle sirlülasyon artacak deniyor. Ayrıca Çamlıca tepesinin zirvesine doğru yükselen düzensiz plansız belki kaçak bir yapılaşma da var. Üsküdar, Çengelköy, Ümraniye Çamlıca’nın etekleri sayılır ve Çamlıca cami buralara hitap edebilir.
ELİF ÇAKIR: İhtiyaç olanın estetik olması gerektiğine inanıyor musun?
FADİME ÖZKAN: Özellikle estetik olmalı. Cumhuriyet tarihi boyunca ne mimarlarımız cami projesi üretmiş, üzerine düşünmüş, modern ve gelenekseli yorumlamış ne mimarlık fakültelerimiz müfredatına cami mimarisi üzerine ders koymuş. Bunca birikmiş sorunun üzerine, var olan epey kötü cami örneklerine de bakarak tartışıyoruz Çamlıca’ya camiyi.
Elbette Çamlıca’ya yapılacak camii İstanbul silüetine yakışacak, gelenekselin güncellendiği, herkesin, orayı ibadethane olarak kullananların da, oraya uzaktan bakanların da seveceği benimseyeceği bir cami olmalı.
Anadolu yakasından İstanbul’a bakınca gökdelenler ve çarpık apartmanlara rağmen o güzelim tarihi yapıları ve camileri görürüz. Avrupa yakasından Anadolu yakasına bakınca KIzkulesini, birkaç tarihi yapıyı, Çamlıcanın çirkin antenlerini ve bir de akşam güneş batarken camları alev alan o yalıları görürüz.
İşte benim de Çamlıca için gönlümden geçen, çok büyük olmayan, minarelerin ve tek kubbenin yükseldiği değil boğazın dalgalarına uygun çok kubbeli ve çok camlı, camları alev alev bir cami yapılması.
Ama benim merak ettiğim konulardan biri de şu: Kabul edilen Çamlıca projesi iki kadın mimara ait. Ve kadınlar camilerde halihazırda ciddi bir ayrımcılığa uğruyor. Hiçbir kadın hiçbir caminin kubbesi altında namaz kılamıyor. Arkalarda kuytu karanlık rutubetli yerler kadınlara ayrılmış. Bakalım kadın mimarlar tasarladıkları caminin iç alanını kadınların ayrımcılığa uğramayacağı şekilde dizayn edecekler mi?
Mimarisi geleneksel mi modern mi olmalı?
Elif Çakır; Hayrettin Karaman diyor ki ihtiyaç varken estetiğe bakılmaz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Fadime Özkan: Hayır ben Camilerin bilakis estetik bir yapılar olması gerektiğine inanıyorum. Biz şimdi Ata yadigarı osmanlı yapımı Cami dediğimiz zaman bizim zihnimizde beliren o sembol yapı osmanlı Mimar Sinan'ın elinden çıkan camilerdir daha çok.
Şu anda yaptığımız tartışmanın bir boyutu da şudur aslında.Türkiyede Cumhuriyet tarihi boyunca Osmanlı son dönemini de kısmen katabiliriz, Batı mimarisinden etkilenilen ve farklı formlarda kubbe ve minare formunun devam ettiği ama ana gövde yapısının değiştiği farklı formlar yapıla gelmiştir osmanlının son döneminde. Fakat Cumhuriyet döneminde hiçbir mimar cami projesi üretmemiş bu bir sorun. Mi,marlık fakültelerinin cami mimarisiyle ilgili eğitim verilmiyor. Bu çok ciddi bir sorun. şimdi bukadar aksatılmış bir alanda insanların camiye ihtiyacı bulunmaktadı.