13 Aralık 2024 Cuma / 12 CemaziyelAhir 1446

Davutoğlu'ndan flaş açıklamalar

Davutoğlu, Habertürk televizyonunda katıldığı 'Eksen' programında soruları yanıtladı.

9 Eylül 2013 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Davutoğlu'ndan flaş açıklamalar
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Bugün böyle kozmetik bir yöntemle eğer geçmişte uygulanan o büyük suçu unutturmak adına nerede olduğunun tespit edilmesi bile aylar alacak olan bir kimyasal silahlar envanterinin çıkarılması veya devri gibi konuyla zaman kazandırılmaya çalışılırsa, Beşşar Esed'in bundan sonraki katliamlarına yeşil ışık yakılmış olur" dedi.

Suriye'deki kimyasal silah tartışmalarını değerlendiren Davutoğlu, dünyanın neresinde olursa olsun kimyasal silahlara sahip olmanın bir suç olduğunu belirterek, "Eğer bir ülke kendi iradesiyle bu kimyasal silahlardan arındırılma gibi bir tavır ortaya koyarsa bu olumlu gelişmedir" diye konuştu.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörlüğüne Ahmet Üzümcü'nün seçilmesinin ardından, Suriye'ye bir ziyaret gerçekleştirdiklerini aktaran Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Oraya ilk yaptığımız ziyarette ki Beşşar Esed daha kendi halkına bu zulmü yapmıyordu ve ilişkilerimizde belli bir iyi bir dönem yaşanıyordu. Yaptığımız ilk görüşmelerde Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne üye olmayan 5 ülkeyi ikna etmek için neler yapabiliriz diye konuşmuştuk, bunlar arasında Suriye de vardı, Mısır da vardı, İsrail de vardı. Suriye ile ilişkilerimizin iyi olması dolayısıyla acaba Suriye'yi bu konuda ikna edebilir miyiz diye bir zihni egzersiz yapmıştık."

Kimyasallar gibi insanlık suçu ihtiva eden bir silahlanmanın dünyadan tümüyle kalkması için gerekenlerin yapılmasının önemine işaret eden Davutoğlu, Türkiye'nin de bu konuda ilkesel bir pozisyonu olduğunu anlattı.

-"Suriye rejimi büyük bir insanlık suçu işlemiştir"

Esed rejiminin kimyasal silahları uluslararası kontrole devretmesi konusuna da değinen Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Eğer böyle bir tavır sergilenirse bu, dediğim gibi bütün ülkelerde olduğu gibi Suriye için de olumlu bir adım olur ancak ortada bir suç var. Yani bir şekilde uluslararası hukuk anlamında işlenmiş çok açık bir suç var. 1700 insan ki şu anda onlardan etkilenmiş insanların ölmesi devam ediyor. Dolayısıyla 1700 diye bilinen rakam her an, her gün artıyordur muhtemelen. Böyle bir katliam işlenmişse, bu katliamın mutlaka uluslararası hukuk nezdinde en net şekilde cezalandırılması bir zarurettir. Bir daha kimsenin böyle bir silah kullanmaması için de gerekli tepkinin ortaya konması da bir zarurettir."

Davutoğlu, Suriye'de kimyasal silah kullanılmadan da binlerce insanın öldürüldüğünü belirterek, bu ülkede katledilenlerin sayısının 120 bine doğru ilerlediğini bildirdi. Davutoğlu, "Bunlar kaydedilmiş, isimleri belli siviller. Muhtemelen bunların üzerine 200 bin civarında da kayıp var. Şimdi bunların öldürülmesi de bir katliamdır, bir suçtur, bir insanlık suçudur. Bunların takibi konusunda da Suriye rejimi sorumluluktan kaçamaz. Suriye rejimi büyük bir insanlık suçu işlemiştir. Bunun uluslararası hukuk nezdinde de bugünkü bölge dengeleri itibarıyla da caydırıcı bir şekilde, en net şekilde cezalandırılması bir zarurettir" ifadelerini kullandı.

-"Esed'in bundan sonraki katliamlarına yeşil ışık yakılmış olur"

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un, Suriyeli mevkidaşı Velid Muallim'e ilettiği Suriye'd ki birtakım kimyasal silahların uluslararası denetçilere bırakılması teklifinin Türkiye'yi tatmin etmeyeceğine dikkati çeken Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bugün böyle kozmetik bir yöntemle eğer geçmişte uygulanan o büyük suçu unutturmak adına nerede olduğunun tespit edilmesi bile aylar alacak olan bir kimyasal silahlar envanterinin çıkarılması veya devri gibi konuyla zaman kazandırılmaya çalışılırsa, Beşşar Esed'in bundan sonraki katliamlarına yeşil ışık yakılmış olur."

Bu konuda uluslararası toplumun caydırıcılıktan vazgeçmemesi gerektiğini altını çizen Davutoğlu, "Bunu yapmak zaten bir sorumluluktu. Şu anda da kim kimyasal silahların yasaklanmasına üye değilse yapması gereken bir sorumluluğu yerine getirmemiş demektir. Bunu yapmak, dediğim gibi bir taraftan da zımnen suçu kabul etmektir. O da işin ayrı bir boyutu. Yani bunu yapalım ve 'siz bizi cezalandırmayın' demek aslında bir suç işlediğini kabul etmek demek" değerlendirmesinde bulundu.

-"Kim Esed'in yanında yer alırsa, kitle imha silahları ve kimyasal silah suçunu işleyenlerin ortağı olmuş olur"

Davutoğlu, Esed'in, Suriye'ye olası bir müdahaleye nasıl tepki vereceği sorusuna, "Her şeyi bekleyin" yanıtı verdiğinin hatırlatılması üzerine, şöyle dedi:

"(Suriye'ye yönelik müdahaleye bir tepki olarak fraksiyonlar ve terör örgütlerinin yapacağı her şey beklenebilir) demek bunların kontrolünün elinde olduğu, ya da olabileceği intibasını vermek demek. Demek ki şimdiye kadar şikayet ettiği 'Suriye'de teröre karşı mücadele ediyorum' argümanının zemini yok. Aksine bu terör örgütlerinin Suriye rejimiyle irtibatları var. Zaten bazı terör örgütlerinin Suriye rejimi tarafından, özellikle hapishanelerden salıverilenler tarafından kurulduğunu biz biliyoruz."

Bazı terör örgütlerinin de başka ülkeler üzerinden Suriye'ye aktarıldığını bildiklerini vurgulayan Davutoğlu, bundan sonra Esed'in yanında yer alacakların, "kitle imha silahları ve kimyasal silah suçunu işleyenlerin ortağı olacaklarını" söyledi. Son dönemde Rusya ve İran'dan gelen açıklamalara işaret eden Davutoğlu, "Açık bir şekilde Beşşar Esed'in yanında yer almaktan imtina edeceklerdir. Etik olan, ahlaki kaygıları olan kimse ve kendi geleceğini düşünen kimse artık Beşşar Esed'in yanında yer alamaz, almaması icap eder. Ama terör grupları yer alıyorsa ve Beşşar Esed onlarla iş birliği yapacaksa, terör gruplarına yapılan muamele neyse Beşşar Esed de aynı muameleyi görür" diye konuştu.

-"Türkiye'deki çözüm süreci kendi dinamikleri içerisinde seyrediyor"

Davutoğlu, "Çözüm süreci"ne ilişkin bir soru üzerine, şu görüşleri dile getirdi:

"Türkiye'deki çözüm süreci kendi dinamikleri içerisinde seyrediyor ve Suriye içindeki Kürt unsurlarla ilgili politikalarımızı da takip ediyorsunuz. Beşşar Esed'in yanında yer alan her unsur, bu suçlara ortak olmanın bedelini öder. Türkiye'deki çözüm süreci Suriye ile irtibatlı başlamadı. Yani Suriye'de olaylar şu veya bu yönde seyrettiği için biz, çözüm sürecini devreye sokmadık. Aksine çözüm sürecini bir şekilde, çok güçlü bir iradeyle ortaya koyan Sayın Başbakanımız da hükümetimiz de bunu on yıllardır devam eden bir meselenin çözüme kavuşturulması iradesiyle ortaya koydu."

Hiçbir konjonktürel gelişmenin bu süreci etkilemesine izin vermemesi gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, bu konuda kararlılıklarının sürdüğüne dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak gelen açıklamalardaki zigzaglar ve iniş çıkışlara bakacak olursak bir irade zaafı karşı taraf için söz konusuysa buna tabi her şeyden önce bu çözüm süreci içinde rol alanların bu irade zaafına engel olmaları beklenir. Türkiye için, Suriye'deki gelişmeler ne olursa olsun mutlaka çözüm sürecini nihai bir neticeye ulaştırmak hem Türkiye'nin iç politikası açısından bir zarurettir hem de Ortadoğu bölgesine yepyeni bir perspektif getirebilmek açısından bir zarurettir."

- "Nusra'yla herhangi bir ilişki söz konusu değildir"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD'nin Suriye'ye olası askeri bir müdahalesinin ülkedeki radikal muhalif unsurları da hedef alacağı yönündeki iddiaların sorulması üzerine, şunları kaydetti:

"Bunu defaatle vurguladık, ben de Sayın Başbakanımız da ilgili birimlerimiz de. Türkiye'nin, Suriye'deki herhangi bir radikal grupla özellikle de Nusra'yı kastederek söylüyorum Nusra'yla herhangi bir ilişki söz konusu değildir. Bu, Türkiye'nin Suriye'de takip ettiği insancıl politikayı bir şekilde gölgede bırakmak isteyen çevreler tarafından üretilen bir kara propagandadır. Nusra denilen yapı da düşünüldüğü gibi devrimin en başından beri süregelen bir yapı değil."