24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Dünya soruyor Kaşıkçı nerede?

S. Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’na 2 Ekim’de girdikten sonra kaybolan Cemal Kaşıkçı olayında sis perdesi hala aralanamadı. Konsolosluk ‘Bizde yok’ açıklamasıyla olayı geçiştirirken, dünya Riyad’dan ‘Peki nerede?’ sorusuna cevap bekliyor.

HABER MERKEZİ9 Ekim 2018 Salı 07:00 - Güncelleme:
Dünya soruyor Kaşıkçı nerede?

Suudi Arabistan ve ABD vatandaşı muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, evlilik işlemleri için girdiği 2 Ekim’de girdiği İstanbul Başkonsolosluğu’ndan bir daha çıkmaması ve öldürüldüğüne dair iddialar dünyanın gözünü Riyad’a çevirdi. Türkiye ve tüm dünya Suudi yetkililerden net bir açıklama bekliyor. Türk polisi ve istihbaratı konuyu aydınlatmaya yönelik olarak, Kaşıkçı’nın öldürülüp parçalanarak konsolosluktan çıkarılmış olma ihtimaline karşı binaya giriş çıkış yapan şüpheli 13 Suudi ve 26 aracı, kentteki 8 bin güvenlik kamerasında incelemeye aldı. 

TÜRKİYE’YE KARŞI OPERASYON

Olayda çok sayıda soru işareti olduğunu ve bunların hem Suudiler hem de ABD’li yetkililerce cevaplanması gerektiğini kaydeden Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, “Bu muhalif bir Arap gazeteciye değil açıkça Türkiye’ye bir operasyon. Türkiye’nin huzurlu ve güvenli bir ülke olmadığı imajı verilerek hem son yıllarda Türkiye’ye sığınan muhalif entellektüellere hem de Türk ekonomisi ve siyasetçilerine darbe amaçlanıyor” diye konuştu. 

Türkiye ve dünya, Suudi Arabistan’dan gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kendi İstanbul Konsolosluğunda kaybolmasına ilişkin şu sorulara yanıt bekliyor.

1- Binadan çıktığına dair bir delil var mı?

Türk yetkililere göre, güvenlik kamerası kayıtlarıyla Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na 2 Ekim giriş yaptığı ve bir daha çıkmadığı kesin. Ortada Kaşıkçı’nın konsolosluğa girdiğine ilişkin delil varken, Suudilerin ‘Konsolosluktan çıktı’ sözünü doğrulayacak delil nerede?

2- Neden yardımlaşma için çaba harcanmıyor

Suudi yetkililerinin Kaşıkçı’nın Konsolosluktan çıktığını ama bu yönde güvenlik kamera kaydının olmadığı sözleri şüphe yaratıyor. Yüksek güvenlikli diplomatik binada kameraların arızalı olması mümkün değil. Konsolosluktaki güvenlik kamera kayıtlarının bozuk olup olmadığı, kayıtların silinip silinmediğini teknik olarak ortaya koyacak yardımlaşmaya neden yanaşılmıyor?

3- Niye 4 gün sonrasına randevu veriliyor 

Kaşıkçı, Suudi Başkonsolosluğu’na 28 Eylül’de gidiyor. Bir kaç dakikalık basit bir ‘Medeni durum belgesi’ için neden 4 gün sonrasındaki 2 Ekim tarihine randevu veriliyor? 

4- Riyad’dan iki uçakla gelen 13 kişi kim?

Tam bu sırada, 2 Ekim’de İstanbul’a 13 kişilik bir ekibinin konsolosluğa girmesi, Kaşıkçı ile aynı zamanda binada bulunup aynı gün İstanbul’dan ayrılmalarının nedeni nedir? 

5- Bu kişiler infazı yapan cellat timi mi? 

Suudiler, Kaşıkçı’ya öldürüleceği günün tarihini verip bu tarihe cellatlarını mı çağırdı? Suudi Arabistan, İstanbul’a gelen bu 13 kişinin açık kimliğini, geliş ve gidiş amaçlarını neden paylaşmıyor? 

6- CIA ajanları dabinaya geldi mi?

ABD vatandaşı olan Kaşıkçı’nın durumuna ilişkin Amerika neden sessiz kalıyor? Kaşıkçı, hem Suudi Arabistan hem de ABD’nin Ortadoğu’daki kirli operasyonlarını deşifre etmeye çalışan muhalif bir gazeteci olarak biliniyor. Konsolosluğa giren 13 kişi arasında, CIA personeli de var mı?

7- Bozuk kamerayla mesaj mı veriliyor?

Kaşıkçı olayında şüphe yaratıcı ipuçları bırakılarak, Türk-Suudi ilişkilerini sekteye uğratmak planı mı yapıldı? Kameralarının bozuk olduğunu söyleyenler, bölgede başka güvenlik kameraları olduğunu bilmeyecek kadar acemi mi?

8- Bir meydan okuma mı, ABD-İsrail operasyonu mu?

Suudiler ipuçları bırakarak Türkiye’ye açık bir meydan mı okuyor? Ya da Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki mesafeli duruşu krize çevirmeye amaçlayan ABD-İsrail ortak operasyonu mu? 

9- Hedef Türkiye’nin itibarını düşürmek mi?

Bu istihbarat operasyonuyla ‘Türkiye, huzurlu ve güvenli bir ülke değildir’ imajı ile hem muhaliflere gözdağı hem de Türk ekonomisi ve yöneticilerine yönelik bir darbe girişiminde mi bulunuluyor? 

10- Cİnayetin izleri mi silinmek isteniyor? 

Türk polisi ve istihbaratı, olayı aydınlatacak kapasiteye sahip olmasına rağmen Suudi yetkililer, neden Konsolosluğunun kapılarını Türk yetkililere açmadı? Bir cinayet veya kaçırılma olayının tüm izleri mi silinmek isteniyor?

DÜNYA RİYAD'DAN AÇIKLAMA BEKLİYOR

Cemal Kaşıkçı muamması dünyada da geniş yankıya neden oldu. Gazeteci David Ignatius, Kaşıkçı’nın da çalıştığı Washington Post’taki yazısında Suudi gazetecinin “Her zaman yetkilileri rahatsız eden bir gazeteci olduğu” belirtti. İngiliz The Guardian gazetesindeki haberde de muhalif gazetecinin kaybolmasının Suudiler üzerindeki baskıyı artırdığına dikkat çekildi. Uluslararası soruşturma çağrıları yapıldığına dikkati çeken The Guardian, Riyad’ın devlet destekli cinayetle suçlandığına vurgu yapıldı. 

SENARYO İNANDIRICI DEĞİL  

İngiltere Dışişleri Bakanlığı da “Bunlar çok ciddi suçlamalar. Suudi Arabistan hükümetiyle de gerçeklerin acilen ortaya çıkması için çalışıyoruz” açıklaması yaptı. Katar Al-Sharq sitesi de “Suudi senaryosu inandırıcı değil. Korkunç konsolos dünyayı kandırmaya çalışıyor. Güvenlik kameralarının ‘çalışmadığını’ söylemesi çok şey anlatıyor” ifadelerini kullandı. Al-Sharq, Suudi konsolos için “suç mahallinden kaçmaya çalışan bir suçlu” gibi yorumu yaptı. Al Jazeera “İşkence ettiler ve parçalara ayırdılar… Türk polisi Kaşıkçı’nın konsoloslukta öldürüldüğünü düşünüyor” başlığını kullandı.

SUUDİ MEDYASI TÜRKİYE'Yİ SUÇLUYOR!

Kaşıkçı olayına ilişkin Suudi ve BAE medyası Türkiye’yi hedef göstermeye çalışıyor. Türkiye’yi karalama kampanyaları başlatan BAE’li ve Suudi gazeteciler, olayın sorumlusunun Türkiye ile Katar olduğu fikrini aşılamaya çalışıyor. Bu haberlerde Kaşıkçı’nın Türkiye tarafından öldürüldüğü, olayın arkasında da Katar’ın azmettirici rolü üstlendiği öne sürülüyor. Suudi gazeteciler, “Hiçbir delil olmadan Suud’u nasıl suçlarsınız. Sorumlu kesinlikle Türkiye ve Katar’dır. Biz bu tiyatroya inanmayacağız” diyor. Kral Selman tarafından finanse edilen Okaz Gazetesi, İstanbul’un güvenli bir şehir olmadığı yönünde haberler servis etmeye başladı. İstanbul’un Suudi turistler için güvenli olmadığı iddiaları öne sürüldü.

KABUL EDİLEMEZ

Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan vatandaşı en büyük oğlu Salih Kaşıkçı, yabancı ülkelerin babasının ortadan kayboluşunu politik bir hale getirmeye çalıştıklarını öne sürerek bunu tamamen kabul edilemez olduğunu söyledi. Salih, bu durumun tamamen bireysel olduğunu ve politik bir çerçevede olmaktan uzak olduğunu vurguladı.

HZ-SK1 ve HZ-SK2 tescilli iki sır uçak!

Cemal Kaşıkçı’nın Suudi konsolosluğuna girdiği 2 Ekim’den sonra Riyad’dan HZ-SK1 ve HZ-SK2 kuyruk tescilli iki uçağın geldiği belirlendi. İlk uçağın Atatürk Havalimanı’nda bir saat kaldıktan sonra Suudi Arabistan’a havalandığı ikinci uçağın ise ilk uçağın inişinden bir saat sonra havalimanına indiği belirlendi. HZ- SK2 tescilli GULFSTREAM - 4 tipi uçağın da akşam saatlerinde İstanbul’dan ayrıldığı öğrenildi. Ayrıca gelen kişilerin diplomatik pasaportu olduğu için uçağa binişleri sırasında çantalarının aranmadığı iddia edildi.

BAŞKONSOLOSLUK ÖNÜNDE ENDİŞELİ BEKLEYİŞ

Suudi gazeteci Kaşıkçı için Suudi Arabistan’ın Levent’teki İstanbul Başkonsolosluğu önündeki bekleyiş sürüyor. Nobel ödüllü gazeteci Tevekkül Karman, Demokratik Devrimler Arap Meclisi adına yaptığı açıklamada, Kaşıkçı’ya yapılanlar hakkında susmayacaklarını belirtti.      

SUUDİ İSTİHBARATI SORUMLU

Kaşıkçı’nın kaçırılmasının çok büyük bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan Karman, “Bütün sorumluluğu Suudi Arabistan rejiminin istihbaratına yüklemekteyiz” dedi. Olayla ilgili uluslararası tahkikat yapılmasını isteyen Karman tüm sorumlulardan hesap sorulması gerektiğini kaydetti. Arap Baharı Devrimlerini Savunma Konseyi Başkan Yardımcısı Eymen Nur da Meclis olarak Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a güvendiklerini belirterek, şöyle konuştu: “Biz ümmetin lideri Erdoğan’ın, Kaşıkçı’nın akıbeti hakkında bütün bilgileri son derece şeffaf bir şekilde açıklayacağına inanıyoruz.”

KAŞIKÇI YALNIZ DEĞİL 

MAZLUMDER Genel Başkanı Ramazan Beyhan da “Eğer işkenceye tabi olmuşsa bu bir insanlık suçudur, eğer hayatına kastedilmişse bu taammüden, pusu kurarak, tasarlayarak adam öldürmektir. Kaşıkçı yalnız değildir” ifadelerini kullandı.

Türkiye arama için izin istedi

Dışişleri Bakanlığı, önceki gün ikinci kez çağırdığı Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçisi Velid bin Abdulkerim El-Hireyci’den Kaşıkçı’ya ilişkin soruşturmada “tam işbirliği içinde olunması” beklentisini iletti. El-Hireyci, kayıp olduğu belirtilen  Kaşıkçı’nın durumuna ilişkin geçen çarşamba da Dışişleri Bakanlığına çağrılmıştı.