Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin 'Açlık grevleri konusunda Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açıklaması oldu. 'Açlık grevlerinin her an bittiğini, bitirildiğini duyabiliriz. Bizim temaslarımızın olumlu sonuç vereceğini tahmin ediyorum' dedi. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?' ve '2009 yılında İstanbul'da bir belediye otobüsüne molotof atılmıştı ve Serap Eser hayatını kaybetmişti. Serap Eser'in katilleri de bu açlık grevinde. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorularına karşılık, şu yanıtı verdi:
'Açlık grevi konusunda, açlık grevinin amacının ne olup olmadığı çok çok önemli. Bakın şimdi siz bir örnek verdiniz Serap kızımızla alakalı. Serap kızımızın bulunduğu otobüse molotof atmak suretiyle ölümüne sebep olan katillerin de açlık grevinde olduğunu söylüyorsunuz. Şimdi bu bir şantaj değil de bir ajitasyon değil de nedir? Bunların hepsi şantaj. Hükümet sözcümüz bütün ifadeleri kullanmıştır, doğrudur.
Bizim derdimiz insanların açlık grevi yapmak suretiyle ölmesine çanak tutmak değildir. Bizim derdimiz de şüphesiz ki cezaevi ortamlarını en güzel şartlara getirmek suretiyle oradaki tutukluluk, hükümlülük süresini yerine getirmelerini sağlamaktır. Dikkat edilirse bu açlık grevlerinde, bunlara yönelik herhangi bir şey söz konusu değildir. Bu tamamiyle dışarıda olan bir eylemdir. Avrupa Parlamentosu'ndan yapılan açıklamayı duydunuz. Demokrasilerde bu yollarla hak elde edilmez.'
Açlık grevinde bulunan kişileri, bu greve sürükleyen siyasi partinin şu anda parlamentoda bulunduğunu ifade eden Erdoğan, 'Parlamentodaki bu siyasi parti, bu tür talepleri, istekleri, mücadeleyi burada versin. Ama onlara aç kalmak suretiyle, ölün demek suretiyle değil. Bu yöntemi, doğru bir yöntem olarak bulmadığımız gibi açlık grevine gitmenin yanlış olduğunu sürekli anlatıyoruz. Temenni ederim ki bu yanlış yoldan dönünüz. Bu tür şantajlara da bazı mahfillerin gerek medyada gerek farklı yerlerde çanak tutmaması gerekir. Biz hükümet olarak ilgili bakanların hepsi asla cezaevlerinde bu yöntemle kimsenin ölmesine fırsat vermeyiz. Böyle bir zemin hazırlamayız. Bunun için de Sağlık Bakanlığı mensubu arkadaşlarımız, gerekli ihtimamı göstermektedirler. Uluslararası hukuk içerisinde gereği neyse bunu yapmaktadırlar. Mahkum veya tutukluların, kendilerine sağlık yönünden müdahale edilmesi hususunda bile arkadaşlarımız gerekli ihtimamı gösterip, onların tedavileriyle ilgilenmektedirler' diye konuştu.