Erdoğan, Denizli'nin Çivril ilçesinde toplu açılış törenindeki konuşmasına kentüte bulunduğu temaslar hakkında bilgi vererek başladı.
Ziyareti sırasında hem Denizlililerle hasret giderdiğini hem de kamu kuruluşlarının bazı eserlerinin açılışını gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, Çivril'de düzenlenen tören kapsamında açılan yapıtların ilçeye hayırlı olması temennisinde bulundu, eserlerin yapımında katkısı olanları tebrik etti.
Denizli'de iki günde açılışını yaptıkları 84 ayrı eserin toplam tutarının 876 milyon olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bütün bu yatırımlar Türkiye'nin nereden nereye doğru gitmekte olduğunun en güzel ifadesidir. On bir yıl önce yola çıktığımızda bizim bir sözümüz vardı. Demiştik ki 'Aşık Veysel gibi, uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece. Gideceğiz gündüz gece. ' Gündüz' demedik 'gece' demedik yürüdük, yürüyoruz ve yürüyeceğiz.
Birileri bize çok farklı sözler söylediler, varsın söylesinler. 'Kem söz sahibine aittir' dedik biz, yola devam ettik. Fakat yola çıktığımızda yüzde 34, yüzde 47, yüzde 50. Yedi seçim geçirdik, bunların üçü genel seçim, ikisi yerel seçim, iki tane de referandum. Hepsinde de halkımızın yüksek teveccühünü gördük. Bu, bir şeyi gösteriyor, herhalde bu millet kendine hizmetkar olmayana bu ülkede o makamları vermez. Zira biz, bu millete efendi olmaya gelmedik. Biz, bu millete hizmetkar olmaya geldik. Böyle çıktık bu yolculuğa."
Türkiye'de yolsuzlukların kökünü kazıyacakları, yasaklarla ve yoksullukla mücadele edecekleri sözlerini verdiklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hamdolsun yolsuzluklar bizim dönemimizde artık minimize oldu ve mafya, çete, bütün bunlar şu an malum yerlerde duruyorlar. Artık meydanlarda bunlara yer kalmadı. Yasaklarla mücadelede çok ciddi mesafeler aldık. Temel hak ve özgrülükler noktasında aldığımız mesafe ortada.
Bu ülkede neler yapmadılar ki geçmişi şöyle bir hatırlayalım 10 yıl önce, 11 yıl önce bu ülkede maalesef başı örtülü kızlarımız okullara gidemez hale gelmişti. Üniversiteye gidemiyorlardı, kapılar onlara kapanmıştı. Onlar bu ülkenin evlatları değil miydi, neden kapatılmıştı? Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yoktu ama dediler ki 'Sen özyurdunda garipsin, özvatanında parya.' Biz, dedik ki 'Bu ülkede ne garip olacağız ne de parya olacağız' ve 4+4+4 kod numarası 444 ve artık zorunlu eğitime bile teşebbüs edemeyenler; 12 yıllık zorunlu eğitimi biz getirdik. İlkokul 4, ortaokul 4, lise 4. Bütün meslek okullarının önlerini açtık. Şimdi artık katsayı diye bir durum var mı? Gitti katsayı, artık yok. Nereden mezun olursan ol gir imtihana nereyi kazanıyorsan önün açık. Artık bunu getirdik. Eğitim öğretim özgürlüğü bu, önünü açacaksın. Hakkını vereceksin, hakkı verdik. İade değildi bu, hakkın iadesiydi. Biz, hakkın iadesini sağladık."
Şu ana kadar 400 bin derslik açtıklarını ve bütçenin yüzde 50'sini sürekli milli eğitime aktardıklarını belirten Erdoğan, üniversite sayısını 175'e çıkardıklarına ve 81 ilin tamamında üniversite olduğuna işaret etti.
"Hakkari'deki kardeşim 'Param yok üniversiteye gönderemiyorum artık' demiyor" diyen Erdoğan, şimdi tüm çocukların kendi illerinde okuma şansları olduğunu vurguladı. Akademisyenlerin yanı sıra fiziki şartlar konusunda da bazı sıkıntıları oldğunu anlatan Başbakan Erdoğan, bunları çözme gayretinde olduklarını söyledi.
Erdoğan ayrıca Çivril-Denzili ve Çivril-Uşak karayollarının yapımı konusunda da gerekli talimatların verildiğini, çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
Bu kurbanda ithal hayvan yok
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu kurbanda artık tamamen ülkemizdeki yetiştirdiğimiz hayvanları vatandaşımızın huzuruna getiriyoruz. İthal hayvan yok. Belki de kısa bir zaman içerisinde ihraca başlayacağız. Bunun adımlarını, bunun çalışmalarını yapıyoruz" dedi.
Erdoğan, Denizli'nin Çivril ilçesinde düzenlenen toplu açılış törenindeki konuşmasında, büyükşehir yapılan belediyelerle yeni bir döneme girildiğini belirtti.
"Artık Denizli ilçe belediyesi değil, şimdi büyükşehir belediyesi oldu" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şaşıracaksınız, 'Başbakan Denizli'nin ilçe olduğunu nereden çıkardı' diyeceksiniz. Söyleyeyim, geçmişte il belediyeleri var ya, bunlar aslında merkez ilçe belediyesidir. 16 büyükşehir vardı, bunlar da İstanbul, Kocaeli gibi değildi. Sadece belli çapta ilçeleri kaplayan büyükşehirlerdi. Şimdi getirdiğimiz yasayla ne yaptık? İlin mülki sınırını ve 750 bin nüfusun üzerinde olanları büyükşehir haline getirdik. Buna ne dahil? Köyler, hepsi bunun içinde ama artık köy yok büyükşehirlerde, ne var? Mahalle var. Artık büyükşehirlerde belde yok, ne var? Mahalle var. Hatırlarım Denizli'yi adeta labirent gibiydi merkez. Denizli Belediyesi aslında bir merkez ilçe belediyesi, adı büyük Denizli ama bakıyorsun yanındaki beldelerle böyle birbirine girmiş. Öyle garip bir belediyeydi. Fakat şimdi değişiyor iş. Şimdi Çivril'in 5 binlik nazım imar planını Denizli Büyükşehir Belediyesi yapacak. İlçe belediyesi ne yapacak? Binlik plan yapacak. İlçe belediyesi, büyükşehir belediyesi ile bu konularda ters düşmeyecek. Yani böyle şu anda gördüğümüz gibi bir tarafta bir zemin kat yanında bir iki kat olmayacak. Her şey adeta ölçüden çıkmış, baktığınız zaman mimarisiyle farklılığını ortaya koyacak."
Altyapı, su, kanalizasyon konularında birçok yerde ilçe belediyelerinin başarılı olmadığına dikkati çeken Erdoğan, "Ama bunu şimdi kim ele alacak? Büyükşehir belediyesi alacak. Büyükşehir, ilçelerin ta mahallelerine kadar bütün suyunu, kanalizasyonunu, yollarını her şeyini yapacak. İtfaiyesini gönderecek" diye konuştu. Artık zayıf değil, güçlü itfaiyelerin olacağını vurgulayan Başbakan Erdoğan, geçmişte il özel idarelerinin ulaşmakta zorlandığı konuların büyükşehir belediyeleriyle kolay kılınacağını belirtti.
- "Ben damdan düştüm" -
Alandakilere 'Niye bunu yaptığımızı anlıyor musunuz?' diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü ben damdan düştüm. Büyükşehir belediye başkanlığından geliyorum. Neyin doğru neyin yanlış, neyin zor, neyin kolay olduğunu gördüm dedim ki 'Gelin bunu yapalım.' Muhalefet bize ne dedi? 'Bu yapılan yanlıştır' dedi. Anayasa Mahkemesine gittiler. Peki şimdi bu muhalefet hangi yüzle Çivril'e gelecek de 'Bu işi en iyi biz yaparız' diyecek? Hani 'kötü' dediniz, 'Bu iş olmaz' dediniz, Anayasa Mahkemesine gittiniz, hangi yüzle şimdi geliyorsunuz. Bilmezler bu işi. Dün çok enterasan, Trakya'da konuşuyor söylediği şu, 'Hala dışarıdan hayvan getiriyorlar.' Biz, bıraktık bu işi, şimdi hayvan getirmiyoruz. Getirilmesi gerekirse yine getiririz. Ama bakın şimdi bu kurbanda artık tamamen ülkemizdeki yetiştirdiğimiz hayvanları vatandaşımızın huzuruna getiriyoruz. İthal hayvan yok. Belki de kısa bir zaman içerisinde ihraca başlayacağız. Bunun adımlarını, bunun çalışmalarını yapıyoruz. Bu konudaki hassasiyetimiz ortadadır. Bütün mesele halkımıza daha ucuza hayvanı getirebilmek, daha ucuza kesim yaptırabilmek, daha ucuza et yedirebilmektir. Kıymasından bonfilesine kadar bunun hepsini sağlayabilmektir. Fiyatlara bakıldığında buradaki limiti görmek zaten mümkündür."
Göreve geldiklerinde "enflasyon denilen canavar"ın yüzde 30 olduğunu, şu anda ise yüzde 5-6'ya gerilediğini dile getiren Erdoğan, "Bunu kim indirdi? Bunu bu iktidar indirdi" ifadesini kullandı. Devletin borçlanma faizinin ise yüzde 63'ten yüzde 5- 7'ye düştüğünü dile getiren Erdoğan, aradaki farkın milletin cebinde kaldığını belirtti.
- "Biz, bu köprüyü yapacağız, boşuna uğraşma"-
AK Parti döneminde yaşanan diğer ekonomik gelişmeler hakkında da bilgi veren Erdoğan, yapılan hizmetleri görmeyen bir muhalefetin olduğunu aktararak, şunları söyledi:
"Ben halkıma diyorum ki, biz el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz. Şu anda büyüme hızı dünyada istisna ülkelerden bir tanesiyiz. Hepsi dökülüyor, Türkiye büyüyor, daha da büyüyeceğiz, daha da iyi olacak, daha da güçlü olacağız. Çünkü biz, milletin cebindeki paranın faiz lobilerine gitmesini istemiyoruz. Onun için 'beraber, dayanışma içinde olalım, aman dikkatli olalım' diyorum, buna dikkat edelim. İnşallah bu geleceği çok daha sağlam zeminlere oturtacak çalışmaları sizlerle beraber yürüteceğiz. Biz, size inanıyoruz. Biz, sizi seviyoruz ve şu anda birçok yatırımın temelleri atılıyor değil mi? Geliyorlar bunların da önünde dikiliyorlar. İstanbul Boğazı'nda üçüncü köprü. Allah'tan yol bulamıyorlar da şimdilik oraya kadar gidemiyorlar. Denizden şöyle bir grup gidiyorlar oralarda gösteri yapıyorlar, kalıyor. Biz, bu köprüyü yapacağız boşuna uğraşma. Bu köprü dört gidiş- dört geliş, ortasından da raylı sistem tren gidiyor, tren. Bunu görmemiş bunlar. Takıldıkları yer neresi, 'Niye bunun adını Yavuz Sultan Selim koydunuz?' Ne olacaktı? Oturduk, konuştuk, istişaremizi yaptık, dedik, 'Buranın adını da Yavuz Sultan Selim Köprüsü koyalım.' Biz ecdadımızla büyüdük, ecdadımızla övünüyoruz. O kısa padişahlığında ülkemizi nereden nerelere getirdi. İnkar mı edecektik onları. Onları hatırlamak için bu isimlerle yad ediyoruz."
- "At denize, balık bilmezse Halik bilir" -
Başbakan Erdoğan, 29 Ekim'de Marmaray'ın açılacağına değinerek, "Allah'tan boğazın altından geçtiği için görmüyorlar. Görseler onun için de gösteri yapmaya çalışırlar, bunlar böyle. Bunlar birinci köprüye, ikinci köprüye karşı çıktılar, üçe karşı çıktılar şimdi boğazın altından geçene de karşı çıkacaklar fakat çıkamıyorlar, görmüyorlar. Fakat 29 Ekim'de açacağız ondan sonra da tabi hiç, böyle ar etmeden oradan trenlerle seyahat edecekler. Hayırlı olsun. At denize, balık bilmezse Halik bilir, bizim yaptığımız budur" dedi.
İstanbul'da yapılması planlanan üçüncü havalimanı ve Kanal İstanbul projeleri hakkında da bilgi veren Erdoğan, konuşmasının sonunda Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısının bir bölümünü alandakilerle söyledi.
- Notlar
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından, ilçedeki eğitim yatırımlarının yapımına katkı sağlayan hayırseverlere plaket verdi. Erdoğan, ağabeyiyle yanına gelen kız çocuğunu kucağına alarak sevdi. Çocuklara "Kaç kardeşsiniz?" diye soran Erdoğan, "İki kardeş" cevabı üzerine, "Ben size ne demiştim?" diyerek güldü.
Eğitim yatırımlarına katkı sağlayan hayırseverlerden Atasan Kamer'e dönerek, "Atasan Bey, ziraat fakültesini yapacak, ben de akademisyen konusunu YÖK ile konuşacağım" diyen Erdoğan, hayırsever vatandaşlardan yeni yatırımlarda bulunmalarını da istedi.
Ahmet Pakel isimli bir hayırsever de üzerinde, "Sayın Başbakanım Recep Tayyip Erdoğan, Çivril'imize gelip okulumuzu açmak lütfunda bulunduğunuzdan dolayı bizleri çok mutlu ettiniz. Cenab-ı Hak sizlere iki cihan saadeti versin. Osman Gazi Han, misafir kaldığı odadaki Kur'an-ı Kerim'e yaptığı hürmetten dolayı Cenab-ı Hak ona 23 milyon 334 bin 600 kilometre toprağı 600 küsur sene hükümdarlık verdiği gibi sizin de 4+4+4'lerle Kur'an-ı Kerim'e gösterdiğiniz hürmetlerden dolayı bu topraklardaki insanların gönüllerini fethedip 60 küsur senede 2071 yılı hedeflerine engelsiz ulaşmayı Cenab-ı Hak size ve fikrinize nasip etsin. Amin." yazılı plaketi Başbakan Erdoğan'a takdim etti. Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, daha sonra vatandaşlarla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Açılışa AK Parti genel başkan yardımcıları Süleyman Soylu, Güldal Akşit, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, AK Parti Denizli ve çevre illerin milletvekilleri, Denizli Valisi Abdülkadir Demir, Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan ve Çivril'in CHP'li Belediye Başkanı İbrahim Hakkı Aslan da katıldı.