28 ŞUBAT’TA BİR BOHÇA GİBİ ARKA KOLTUKTA TAŞINAN H.Ş. O GÜNLERİ ANLATTI
28 ŞUBAT sürecinde subay olan eşi ordudan atılmasın diye iki yıl boyunca arabanın arkasında bir bohça gibi kendini saklayarak evine girip çıkmak zorunda kalan öğretmen H.Ş, o günlerde yaşadıklarını STAR’a anlattı. 28 Şubat davasına müdahil olmayacağını, intikam duygusu gütmediğini belirten H.Ş., “Bütün çabalarıma rağmen eşimin ordudan atılmasına engel olamadım” dedi. H.Ş, eşinin görevine son veren komutanın yargılandığını ve hapis cezası aldığını ancak her şeye rağmen onun için üzüldüğünü söyledi. H.Ş. kendisi için kabus olan o dönem yaşadıklarını şöyle anlattı:
Dinlerken bayılacak gibi oldum ama!
Evliliğimizin 3. yılında eşim Harp Akademisi’ni kazandı ve Akademinin lojmanlarında yaşamaya başladık. Akademi hakkında arkadaşlar bir şeyler bahsetmişti. Duyduğumda bayılacak gibi olmuştum. ‘Öyle şey mi olur, ben düşman değilim ki’ dedim. İhtimal vermedim ama gidince gördüm ki bana az bile söylemişler. Duyduğumda bayılacağım şeyleri iki yıl yaşamak zorunda kaldım. 92-94 yılında akademinin lojmanlarında kaldık. Hayatımın en zor günleriydi. İmam Hatipte öğretmendim. Kurmay subayın eşi de onların çizdiği şekilde bir yaşam sürmek zorundaymış meğer. İnsanın aklı almıyor. Size zulmediyorlar, siz hiçbirşey yapamıyorsunuz.
Arabada gizli saklı yolculuk
Lojmanlara girip çıkarken arabada görünmemek için eşimin arkasına yatıyordum. Üstümü bir şeyle örtüyordu. Dışarı çıktığımda öğrencilerimle karşılaşıyordum. Onlara o şekilde görünmek istemiyordum. En kör saatlerde eve girmeye çalışıyordum. Ya da herkesin işte olduğu saatlerde. Karanlık çöksün diye oyalanıyordum. Bir apartmanın içine girip bekliyordum. Kıyafetimi değiştiriyordum. Ondan sonra lojmana giriyordum. Akademide sizi size bırakmıyorlar. Haftalık sosyal programlar vardı. Tiyatro bileti alır gitmezdik. Mecburi etkinliklere katılırdık. Dışarıda beraberken bazen yanımdan çekip gidiyordu. Meğer bir komutanını görmüş. Şaşırmıştım. Eşim beni tanımazlıktan gelince çok zoruma gitmişti. İlk zamanlar çok bozuluyordum.
İmam Hatip öğretmeniydim. Eşim beni almaya geliyordu akşam. Dışarıda yemek yiyorduk. Karanlıkta giriyorduk çoğu zaman. Akademi de biter diyordum. Çanakkale’de kurmay oldu eşim. Çanakkale’de gizlemedim kendimi. 28 Şubat’a yaklaştığımız dönemlerdi. Konu komşu istihbaratçı olmuş. Halimizi bildirmiş. Çocuğum hastaydı. Ben onunla uğraşırken hakkımızda karar verilmiş. Tayinimiz durduruldu.
Teklifi yapan kişi şu anda tutuklu
Bir Ramazan günü eşimin komutanı bizi ziyarete geldi. Eşim bana beni görmek için geldiklerini söyledi. Biz misafirimizi ağırladık. Sonra komutanı eşime ‘Kemalciğim eşin gelsin, komutanın elini öpsün. Ben artık başımı açacağım desin ve bu işi kapatalım’ demiş. Kabul etmedik. Sonra eşimin görevine son verdiler. Evimize misafir olan kişinin yargılandığını ve hapis cezası aldığını duydum. Değer miydi? Ben eşimin vatanını milletini onlardan daha çok sevdiğine emindim. Milleti ve devleti için savaşacak bir insandı. Kaybeden onlardı.