19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

İdlib için diplomasi harekatı

Tahran’da ısrarla dile getirdiği İdlib’te siyasi çözüm için diplomasi harekatı başlatan Başkan Erdoğan bugün Soçi’de Putin ile, 23 Eylül’de ise ABD’de BM Genel Kurulu’nda, ardından Almanya’da Merkel’le İdlib’e çözüm arayacak.

YAKUP KÖSE / BAKÜ17 Eylül 2018 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
İdlib için diplomasi harekatı

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Kafkas İslam Ordusu’nun teşkilinin ve Bakü’nün kurtuluşunun 100. yıl dönümü törenlerine katıldıktan sonra Azerbaycan dönüşünde önemli açıklamalar yaptı. Türkiye Azerbaycan ilişkilerine değinen Erdoğan, Alivey ile ikili görüşmeden, Tahran zirvesine ve Suriye’deki gelişmeler, Türkiye’nin BM’deki mücadelesine kadar merak edilen onlarca konuda gazetecilerin sorularına yanıt verdi. Başkan Erdoğan, ‘İdlib’de bu süreç böyle devam ederse bunun katlanılması ağır sonuçları olabilir. Buna  fırsat vermeden, hem Rusya hem koalisyon güçleri ile bir çözüm bulmamız lazım” dedi.

NETİCE ALIYORUZ 

İdlib’de durumunun iki üç gündür sakin olmaya başladığını kaydeden Başkan Erdoğan, “yapılan girişimlerin bir neticesini aldık gibi görünüyor. Fakat hala biz tatmin olmuş değiliz. İşin siyasi ve insani yükünü Türkiye çekiyor. 3,5 milyon mülteci bizim ülkemizde. İdlib’den yine bir göç harekatı olursa insanların geleceği, sığınacağı yer yine Türkiye gözüküyor. Bizler bazı hazırlıkları yapmış vaziyetteyiz. Bu ön hazırlıklarla Suriye tarafında bazı çalışmalarımız var. Biz batı gibi davranamayız. Bizim davranışımız çok daha koruyucu olacaktır.” şeklinde konuştu. İşte Başkan Erdoğan’ın gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar.

Rusya Lideri Putin ile görüşmeniz var. Bu arada Lavrov insani koridor açılmasından söz etti. Ortak bir operasyon söz konusu mu? Yoksa operasyonun önüne mi geçildi Türkiye ne diyecek?

Biz Suriye’de üzerimize düşeni zaten yapıyoruz. Afrin’de ve Cerablus’ta yaptıklarımız ortada. Biz terör örgütlerinin hepsiyle mücadele ediyoruz. İdlib’te de yine terörle mücadelemiz var. Tahran zirvesinde bunları en güzel şekilde konuştuk. Dedik ki, teröre karşı bir mücadele verelim. Teröre karşı vereceğimiz bu mücadelede hepimizin  ortak aklının olduğunu gördük. İdlib’te bizim  12 gözlem noktamız var, Rusya’nın 10 gözlem noktası var, İran’ın az sayıda  var. Bu gözlem noktaları ile oradaki saf, temiz, masum insanları koruma gayreti içerisindeyiz. Ama şu anda rejimin acımasızlığını, oralarda nasıl terör estirdiğini herkes görüyor. Bugün Sayın  Putin ile görüşeceğiz. 

Terör gruplarına ortak operasyondan söz edilmişti, teklifiniz olacak mı?

Bunları Tahran’da konuştuk; silahların bırakılması, ateşkes, herkes için geçerli olan bir şey. İdlib’teki gözlem noktalarımızı güçlendirdiğimiz doğrudur. Bu hususta zaafımız olamaz, güçlendirmeye de devam edeceğiz. Zira biz gözlem noktalarını güçlendirmeyecek olursak, başkaları daha farklı yerlerde orada insiyatif alıyorlar ve aldıkları bu inisiyatiflerle de oradaki masum, mağdur insanları zorda bırakıyorlar. Bu meselede en sıkıntılı olan ülke Türkiye’dir. Bizim dışımızda oraya sınırı olan yok çünkü. 115 km batıda, 915 km kuzeyden sınırımız var. Buradan çıkacak insanların geleceği yer de Türkiye. Buradan çıkıp İran’a gitmeyecek, Irak’a gitmeyecek, Rusya’ya, Almanya’ya, Fransa’ya gitmeyecekler. Herkesin geldiği yer Türkiye.

DERTLERİ PARSELLEMEK 

İdlib’in birden patlamasının nedeni nedir?

Lafta herkes Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz ediyor. Ama uygulamaya baktığınız zaman, herkes parselasyonu yapmış. Bir ülkenin 22 üssü var, bir diğerinin 5 üssü var. Üsler kurulmuş. Türkiye olarak bizim ise öyle bir derdimiz yok. Parselasyon, şu, bu derdinde değiliz biz. Nihai düşüncemiz: Bir, anayasanın hazırlığı; ikincisi ise seçimlerin içeride ve dışarıda tüm Suriyelilerin katılımı ile yapılması. Bunun neticesinde orada kimler var ise gelin hep beraber Suriye’yi terk edelim. 

HALKI BİZİ ÇAĞIRDI 

ABD terk edecek mi?

Ne diyorum? Hep beraber. Bize diyorlar ki: ‘Bizi buraya  rejim çağırdı’ Biz de diyoruz ki: ‘Sizi rejim çağırdıysa bizi de buraya Suriye halkı çağırdı’. Aramızdaki fark bu. Biz rejimi tanımıyoruz, Suriye devletini tanımıyoruz, onlar tanıyor. Biz Suriye halkını tanıyoruz. Onlar bizim kardeşlerimiz. Onlar bizi davet etti, bizde bu davet üzerine gittik. Şu anda kimse orada İdlib’te ellerinde Rus bayrakları ile dolaşmıyor, ABD bayrakları ile dolaşmıyor, Alman ya da Fransız bayrakları ile dolaşmıyor. Türk bayrakları ile dolaşıyor. Bunun bir anlamı var. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da değil, Suriye vatandaşı. 

Almanya’dan nasıl bir sonuç ile dönmeyi hedefliyorsunuz?

Almanya ile olan münasebetlerimizi, siyasi, askeri, ekonomik, ticari, her açıdan ele alcağız. Bunları ele alırken terörle mücadele konusu ele alacağımız konulardan bir tanesi olacak. Almanya’daki FETÖ ve PKK faaliyetlerini de değerlendirme imkanımız olacak. 

Rıza Zarrab’ın Newyork ta bir lokantada görüntülenmesi, ardından davayı yakından takip eden Amerikalı hukukçuların serbest kalmasının hukuken mümkün olmadığını söylemelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Demek ki o hukukçular bu işi iyi bilmiyor, çünkü görüntülendiği yanındaki  bayan onun avukatı zaten. Serbest olmasının mümkün olmadığı söylendi. Tabii ki mümkün değil, mümkün olur mu? Bir taraftan öyle diyorlar, şu diyorlar, kelepçeli diyorlar ama demek ki orada bu kelepçelerin dışında başka kelepçeler de var. 

BiR PARTiNiN  BANKASI OLAMAZ 

CHP’nin bir tv kanalını satın aldığı iddiası var. Bu, Anayasa mahkemesinin ilgilenmesi gereken bir suç değil mi? 

Ben şöyle bir şey söyleyeyim size. Bir tv kanalı açmış açmamış çok önemli değil. Partili birinin televizyonu da olabilir. Bunlar önemli değil. Ama daha önemli bir suç var. Siyasi partiler banka kurabilir mi?  Hayır, kuramaz. Ama  şu anda CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü suistimal ederek, onun Cebi Hümayun’undan dediğim, İş Bankası hisselerinin %28’inin sahibi durumunda. Oradan para alamıyor ama yönetim kurulunda dört üyesi var. Bu dört üye ne iş yapar? Buna bir bakılması lazım. Ben diyorum, bir defa  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu tür bir varlığı herhangi bir siyasi partinin etiketi altına giremez. Girse girse hazineye girer. Öyle mi? Basın mensupları olarak siz de inceleyin bence bu konuyu. Vakıfbank’ta da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün  ciddi bir hissesi var. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bu hissesini genel müdürlüğe aktarmak için gerekli talimatı verdik. Bir an önce oraya aktarılsın. Oradan gelecek gelir vakıf yatırımlarında kullanılsın. Zaten haram. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün haramla ne alakası olur? Olmaması lazım. Ya bunu vakıf katılıma veya genel müdürlüğe bunu vermesi lazım ki, Vakıflar Genel Müdürlü’ğü bütün eserlerinde bu harcamaları yapsın. Bu talimat verildi. Bu çok çok ciddi bir imkan. Vakıflar genel müdürlüğü de bu imkanı en ideal şekilde kullanma fırsatını yakalamış olacak. 

KIBRIS’TA ASKER SAYIMIZI ARTTIRACAĞIZ 

Batı basınında, TSK’nın KKTC’de kalıcı bir deniz üssü kurmak istediği iddiasına değerlendirmeniz olacak mı? 

Bizim KKTC’de üs diye bir sorunumuz yok. Niye? Bizim topraklarımızdan oraya ulaşmak, Doğu Akdeniz’e varmak dakikalarla konuşulacak bir şey. Orası bize çok yakın mesafede. Ama Yunanistan’ın oraya öyle bir yakınlığı yok. Dolayısıyla bizim orada üs kurma ihtiyacımız yok. Öyle bir sorunumuz yok. O işin sadece psikolojik boyutu var. Bu açıdan ihtiyaç duyacak olursak üs de kurabiliriz. Oradaki varlığımız önemli.  Biz orada asker sayımızı azaltmayacağız. Artıracağız. Laf dinlemiyorlar; dinleselerdi, Kofi Annan’la biz bu işi çözerdik. Annan planında  biz her şeyi kabul ettik, ama onlar sattı. Referandumda verdikleri söz neydi, ne yaptılar? Biz evet dedik, onlar hayır dedi. Onları tuttular AB’ye aldılar bizi dışarıda bıraktılar. Bundan sonra bizim için orada kendi ilan ettiğimiz reçete ne ise biz bu reçeteyi uygulamaya koyarız.

SURiYE’DE ZULÜM VAR  

YPG en büyük tehdit, ABD bunları buraya yerleştirmek için elinden geleni yapıyor. ABD ile Türkiye ilişkileri toparlanabilecek mi? ABD vazgeçer mi? 

Tavrımız ne ise böyle devam edecek. Niye geri adım atalım? Biz, iki ileri bir geri, böyle bir mantıkla hareket eden bir ülke değiliz. Biz Türkiye’yiz. Gereği neyse bunun gereğini yapacağız. ABD’ye teklifimizi ta  başta yaptık. Dedik ki: ‘Rakka’da siz terör örgütleri ile birlikte adım atıyorsunuz. Eğer Rakka’dan terör örgütlerini, DEAŞ’ı boşaltacaksanız, gelin bunu beraber yapalım. Bak biz iki tugay görevlendiriyoruz. ÖSO’yu da yanımıza alıyoruz, siz bize sadece lojistik destek verin, hava desteği verin, biz burayı temizleyelim.’ Bunu, bizzat Trump’a söyledim. Daha sonra heyetler arası görüşmede söyledim. Dediler ki: ‘Biz YPG-PYD ile yapacağız’. Biz de, ‘O sizin takdiriniz. Siz yolunuza biz yolumuza!’ Akabinde adımımızı attık.  Afrin ondan sonra başladı. Cerablus ile El Bab, ondan sonra başladı. Biz DEAŞ’tan orayı temizledik. Afrin’i malum o terör örgütlerinden temizledik. Bunun için kimseden izin almadık. 

TAHRAN’DAN SONRA BAŞKAN BUGÜN SOÇi’DE

Türkiye, İdlib’de siyasi çözüm için diplomatik açıdan atılabilecek tüm adımları atarken, Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Tahran zirvesinin ardından bugün de Soçi’ye geçerek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bir kez daha görüşecek. Soçi’ye geçecek olan Başkan Erdoğan, Putin’le Türkiye-Rusya arasında siyaset, ekonomi ve enerji gündeminin yanı sıra, Suriye sorunu kapsamında “İdlib”i görüşecek.  Başkan Erdoğan, bugün Rusya’nın Soçi kentine giderek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yüz yüze bir görüşme gerçekleştirecek. Erdoğan ile Putin’in görüşmeleri, İdlib’in çözüme kavuşması amacıyla Türkiye, Rusya ve İran’ın liderler düzeyinde gerçekleştirdiği Tahran Zirvesi’nin ardından, yüzyüze yapılan ikinci görüşme olacak. 

KÜLLİYEDEN AÇIKLAMA 

Cumhurbaşkanlığı’ndan, Erdoğan’ın ziyaretine ilişkin bir açıklama yapılarak, ziyaret kapsamında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili bir görüşme yapacağı vurgulandı. Program çerçevesinde, iki ülkenin ilgili bakan ve yetkililerinin katılımıyla bir heyetlerarası görüşmenin yapılması da öngörülüyor. Temaslar sırasında Suriye başta olmak üzere bazı bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunulacak.

Erdoğan Kabataş projesini inceledi

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, martı projesi olarak bilinen ‘Kabataş Meydan Düzenlemesi ve Transfer Merkezi’nde incelemelerde bulundu.  Dün Saat 16.15 sıralarında İstanbul’a gelen Erdoğan, martı projesi olarak bilinen ‘Kabataş Meydan Düzenlemesi ve Transfer Merkezi’ne geçti. Erdoğan’a İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal ile Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da eşlik etti. Yaklaşık yarım saat süren incelemenin ardından Erdoğan buradan ayrıldı.