23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

İşte 15 Temmuz gecesi TBMM'de yaşananlar

15 Temmuz darbe girişimi gecesi TBMM'de yaptığı tarihi konuşmayla hafızalara kazınan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 'Atılan bombaya rağmen konuşmamı kesmedim. 'Bizim burada yapacağımız şey, burada ölmektir' dedim. Halkımız gibi Meclis'imiz de FETÖ'cü teröristlere geçit vermedi.' diye konuştu.

Akşam Gazetesi15 Temmuz 2022 Cuma 08:19 - Güncelleme:
İşte 15 Temmuz gecesi TBMM'de yaşananlar

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 15 Temmuz gecesiyle ilgili Akşam Gazetesi'nin sorularını cevaplandırdı.

Bakan Bozdağ'ın açıklamaları şöyle:

15 Temmuz 2016 günü darbenin ilk saatlerinde neredeydiniz? Darbe teşebbüsünü nasıl öğrendiniz?

15 Temmuz günü Ankara'da Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin mezuniyet törenine katılmıştım. Törenin ardından akşam saatlerinde eve geçtim. Darbe teşebbüsünü öğrendiğimde evdeydim. Adalet Bakanlığı Müsteşarım Kenan İpek Bey telefonla aradı. Kenan Bey, Ankara'da uçakların alçak uçuş yaptığını, İstanbul'da Boğaz Köprüsü'nün trafiğe kapatıldığını, bir olağanüstülük olduğunu, anlattı ve neler oluyor? diye sordu. Ben de 'bir bilgim yok' dedim ve bu arada televizyonu açtım. Televizyondaki görüntüler, haberler, yorumlar ve alt yazılar, Kenen İpek Bey'i doğruluyordu.

İşin aslını ve neler olduğunu öğrenmek için hemen İçişleri Bakanımızı, MİT Müsteşarımızı, Başbakanımızı ve Cumhurbaşkanımızı aradım. Başbakanımız Binali Yıldırım Bey'in telefonu çaldı, ama görüşemedim. Diğer telefonlara ise ulaşılamıyordu. Başbakanımızı aramaya devam ettim. Başbakanımız Binali Yıldırım Bey telefonu açtı ve ben de, 'Neler oluyor? Sayın Başbakanım?' diye sordum. O da bir kalkışma olduğunu söyledi. Hain darbe teşebbüsünü böyle öğrendim.

Darbe girişimini öğrendikten sonra neler yaptınız?

İlk önce Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım ile telefonda bir istişare yaptık. Sayın Başbakanımıza; olup bitenleri herkesin merak ettiğini, halkın bilgilendirilmesini, hükûmetin görevinin başında olduğunun ve darbeye teşebbüs edenlere karşı mücadele ettiğimizin açıklanmasını ve bu mücadeleye katılmaya halkımızın davet etmesinin faydalı olacağını, şu ana kadara hükûmetin bir açıklama yapmamasının tedirginliği artırdığını, söyledim. Sayın Başbakanımız da birazdan açıklama yapacağını söyledi ve nitekim bilinen açıklamasını yaptı.

Bu konuşmadan hemen sonra basın danışmanım Bilal Bey'i aradım ve "Beni hemen televizyonlara bağla. Öncelikle TRT'ye bağla" dedim. 23.14'te ilk televizyon bağlantısını yaptım. Televizyon bağlantılarıyla; hain darbe teşebbüsü ile karşı karşıya olduğumuzu, ordu içindeki FETÖ'cü teröristlerin darbeye teşebbüs ettiğini, hükûmetin görevinin başında olduğunu, hükûmetin darbe teşebbüsüne karşı mücadele ettiğini, ifade ettim ve halkımızı bu mücadeleye katılmaya çağırdım. O gece hemen hemen haber kanalları ile bağlantı kurdum ve konuştum. Ancak TRT ile bağlantı kuramadık. Basın danışmanım Bilal Bey'e, 'TRT'ye neden bağlanamadığımızı?' sordum. O da TRT'nin darbeci hainler tarafından işgal edildiğini ve bu yüzden bağlantı kuramadığımızı söyledi. O gece gerek halktan ve gerekse teşkilatlardan pek çok arayan oldu. Hepsiyle bu darbe teşebbüsüne karşı mücadeleyi konuştuk.

TBMM'de o gece tarihi bir konuşma yaptınız. Bu konuşmanız hafızalara kazındı. TBMM'ye atılan bombalardan ikisi sizin konuşmanız sırasında atıldı. Siz konuşmanızı kesmediniz ve konuşurken de insicamınızı bozmadınız. Bu konuşma sırasında neler oldu?

Adalet Bakanlığı müsteşarım Kenan İpek Bey ile yaptığımız istişare sonucunda, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gitmeye ve orada Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga ile birlikte bu mücadeleyi yürütmeye karar verdik. Kenan İpek Bey, Fahri Kasırga'yı lojmandan almaya gittiğinde, onun hain darbeciler tarafından evinden alındığını ve bir araca bindirilip götürüldüğünü gördüğünü, telefonda bildirdi. Bunun üzerine Külliye'ye gitmekten vazgeçtik. O zamanki adıyla HSYK üyeleriyle istişare ve adli süreçleri takip etmek için Kenan Bey Ankara Hakimevi'ne gitti. Nitekim o gece HSYK önemli tarihi kararlara imza attı.

TBMM'ye gitmeye nasıl karar verdiniz?

Bu arada Kırıkkale milletvekilimiz Ramazan Can ve Ağrı eski milletvekilimiz ve halen Ağrı İl Başkanımız olan Halil Özyolcu ile istişaremiz sonucu, Halil Özyolcu'nun bürosunda buluştuk. Burada kısa bir değerlendirme yaptık. Ben, "Kızılay'a gidelim, halkla birlikte darbeci hainlere karşı mücadele edelim" dedim. Halil Bey ve Ramazan Bey, buna itiraz edip dediler ki, 'Siz bakansınız ve tanınmış birisiniz, Kızılay'a gidersek, darbeciler sizi etkisiz hale getirmek ya da yakalamak isteyebilirler, bu durumda da halk bizden sebep zarar görür' dediler. Bunun üzerine ben, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gidelim ve mücadelemizi oradan sürdürelim" dedim ve ardından birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gittik.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geldiğimizde, doğruca Genel Kurul salonuna gittik. Soyadı gibi kahraman olan TBMM Başkanımız Sayın İsmail Kahraman oturumu yönetiyordu. Kürsüde de bir milletvekilimiz konuşuyordu. Milletvekilimizden sonra konuşmak için Sayın Başkandan söz istedim. Başkanın söz vermesi üzerine kürsüye geldim ve konuşmama başladım. Ne kadar süre geçti bilmiyorum, çok büyük bir patlama oldu, Genel Kurul'daki avizeler sallandı, yerden tozlar kalktı. Ama atılan bu bombaya rağmen konuşmamı kesmedim, bir süre sonra ikinci bir bomba atıldı. Bu ikinci bomba daha şiddetli idi ve adeta Genel Kurul'a düşmüş gibiydi. Avizeler daha hızlı sallandı, yerden toz kalktı, vekiller ve orada bulunanlar sağa sola kaykındı. Yine konuşmamı kesmedim.

Sığınağa gitmeyi teklif eden ve olmuştu, Genel Kurul'da kalmaya nasıl karar verildi?

Fakat bu arada Başkanlık Divanı'nın olduğu yerden gürültüler ve sesler gelmeye başladı. Kulak kabarttığımda bazı milletvekilleri, Meclis Başkanına, "Sayın Başkanım, burada duygusallığa yer yok, bir devlet aklına ve sağduyuya ihtiyaç var. Bu bombalar Genel Kurul'a isabet etseydi felaket olurdu. Lütfen, Genel Kurul'u kapatın, sığınağa gidelim." dediklerini duydum. Bunun üzerine aklımdan, eğer Meclis Genel kurulu kapatılırsa, halk Meclis korktu, der, evinde olan sokağa çıkmaz ve meydanda olan da meydanda durmaz, Meclis kapanmamalı, düşünceleri içinde, konuşmamı kestim, Başkanlık Divanına gittim. Meclis Başkanımıza; "Sayın Başkanım, burayı kapatıp aşağı inersek bu millet meydana gelmez, millet "Meclis bunlardan korktu' der. Bizim burada yapacağımız şey, burada ölmektir. Gitmek isteyenler gidebilir. Lütfen Meclisi kapatmayalım" dedim.

Meclis Başkanımız, önerimi kabul etti ve Meclisi kapatmadı. Milletimiz sokakta tankların altına yattığı, ölüm kusan uçaklara, helikopterlere, tanklara, bombalara ve otomatik silahlara karşı ölümüne mücadele ettiği gibi, milletimizin temsilcileri de Gazi Meclisimizde bombaların altında ölümüne mücadele etmiştir. Halkımız gibi , Meclisimiz de darbe teşebbüsüne kalkışan FETÖ'cü teröristlere geçit vermemiştir.

"NE YAPARSANIZ YAPIN BURADAYIZ"

Bozdağ, Genel Kurul'da böyle konuşmuştu: "Sayın Başkan, burayı kapatıp aşağı inersek bu millet meydana gelmez, bu millet 'Meclis bunlardan korktu' der. Bizim burada yapacağımız şey, burada ölmektir... Milletin huzurunda, milletin yargısında hesap vereceklerdir. Bomba da atsanız buradayız. Ne yaparsanız yapın buradayız. Sizi yargının önüne çıkaracağız, millete hesap vermenizi sağlayacağız."