19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Kılıçdaroğlu'nun '28 Şubat' açıklamasına AK Parti'den sert tepki: Milletin aklıyla dalga geçme

“Türkiye darbe dönemlerini açılmamak üzere kapattı” diyen AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, 28 Şubat'ın mağduru olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu'na sert çıktı: Milletin aklıyla dalga geçmenize gerek yok. 28 Şubat'ın postmodern darbesinin arkasında CHP zihniyeti vardır.

Milliyet21 Şubat 2022 Pazartesi 09:48 - Güncelleme:
Kılıçdaroğlu'nun '28 Şubat' açıklamasına AK Parti'den sert tepki: Milletin aklıyla dalga geçme

28 Şubat sürecinden ailesi birlikte etkilenen ve zor günler yaşayan AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ile Gaziantep'teki Kahramanlık Panorama Müzesi'nde Milliyet Gazetesi Yazarı Abdullah Karakuş'a konuştu.

"Türkiye, bir daha darbe dönemlerini açılmamak üzere kapatmıştır, milletimiz de buna müsaade etmeyecektir" diyen Kurtulmuş, 28 Şubat'ın mağduru olduğunu söyleyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na "Milletin aklıyla dalga geçmenize gerek yok. 28 Şubat'ın postmodern darbesinin arkasında CHP zihniyeti vardır" sözleriyle sert çıktı. Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu'nun 28 Şubat'taki toplantıda bu nedenle özür dilemesi gerektiğini vurguladı.

Kurtulmuş'un açıklamaları şöyle:

DARBELER DIŞ BAĞLANTILI

- 28 Şubat yaklaşıyor. Geçmişteki darbeler, darbe teşebbüsleri, muhtıralar... Darbelerin arkasında ne var, bir daha darbe olur mu?

Türkiye'de çok partili siyasi hayatımızda karşı karşıya kaldığımız beş darbe ve bazı darbe teşebbüsleri söz konusu. Darbelerin hepsinin ortak tarafı Türkiye'nin dirliğini ve birliğini ortadan kaldırması. Türkiye'de belli çıkar gruplarının, belli odakların yönetime el koyması meselesidir. Ve şunu istisnasız söyleyebiliriz ki: 27 Mayıs'tan itibaren Türkiye'deki bütün darbelerin tamamı dışarısıyla bağlantılıdır. Yani Türkiye'nin güçlü büyük Türkiye istikametinde yürümemesi, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmemesi, sözün de, kararın da milletin olmaması, birtakım çıkar çevrelerinin elinde bunların bir ayrıcalık, bir imtiyaz olarak kullanılması için maalesef darbeler millete karşı bir araç olarak kullanılmıştır, bunun istisnası yoktur. Hepsinde Türkiye'de halkın tamamına çok büyük zarar verilmiştir. Bu teşebbüslerin Türkiye'nin on yıllarını aldığını, Türkiye'nin büyük atılımlar yapmasına engel olduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla, bu darbelerin hepsinin 15 Temmuz gecesi milletimizin yaptığı o şanlı direnişle birlikte tarihe gömüldüğünü görmekten de büyük bir mutluluk duyuyoruz. İnşallah bu memlekette bir daha bu milletin sözünün ve kararının üstünde hiçbir beşeri anlamda bir söz hükmü kalmamıştır. Türkiye, bir daha darbe dönemlerini açılmamak üzere kapatmıştır, milletimiz de buna müsaade etmeyecektir.

TÜRKİYE'NİN SOSYOLOJİSİNE MÜDAHALE ETTİLER

- 28 Şubat'ın bir farkı var mıydı?

Bu darbelerin içerisinde en sinsice planlanmış ve fiilen bir darbe görüntüsü içerisinde olmayıp, ama parlamentoya yapılan olağandışı müdahalelerle iktidar ortağı partinin içerisinden birtakım milletvekillerinin istifa ettirilerek zorla, tehditle, baskıyla birtakım maddi menfaatleriyle istifa ettirilerek hükümetin çoğunluğu parlamentoda ortadan kaldırılmış ve maalesef tankların balans ayarlarıyla başladığı bir süreç parlamentoda iktidar değişimiyle birlikte tam manasıyla birlikte postmodern darbe olarak gerçekleşmiştir. Bütün darbeler Türkiye'de aslında siyasete müdahaledir. Ama bunların içerisinde 28 Şubat'ı diğerlerinden ayıran bir başka özellik de vardır. Diğer bütün darbeler siyasete müdahaleyken 28 Şubat sadece siyasete değil, Türkiye'nin sosyolojisine müdahaledir. Örneğin, Türkiye'de sermaye gruplarının bir kısmını yeşil sermaye diyerek yaftalamış ve onların ticarette serbest rekabetinin önüne geçmiştir. Aynı şekilde eğitim alanında belli okulların meslek okullarının önünü kapatarak o okullardan mezun olan çocukların eşit bir yarış içinde olmasının önünü kapatmıştır. Yine aynı şekilde başörtüsü yasaklarını koyarak Türkiye'de kadınların önemli bir kısmının başı örtülü olan bu ülkede başörtülü kadınların kendi kimlikleriyle toplumsal hayatın içerisinde olmalarının önüne geçilmiştir.

BİN YIL SÜRECEK DİYENLER GİTTİ

- Bin yıl sürecek denmişti...

Bin yıl sürecek diyenler göçtü gitti, bin yıl sürecek diyenler Türkiye siyasetinden bütünüyle silindiler. Ama çok şükür milletin iradesiyle mücadelesiyle 28 Şubat'ın izleri ortadan kaldırıldı.

EŞİM MEMURİYETTEN ÇIKARILDI

- 28 Şubat'ta siz neler yaşadınız?

28 Şubat'ta ben İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde genç bir öğretim üyesiydim. Hepimizin birebir yaşadığımız bir süreçti. 28 Şubat'ın en kaba, en vahşi uygulamalarından birisi İstanbul Üniversitesi'nde olmuştur. O zamanki Rektör Alemdaroğlu hemen gelir gelmez üniversitede başörtülü öğrenci avına çıkmıştı. Başörtülü öğretim üyesi olarak da eşim Sevgi Kurtulmuş hemen açığa alınmıştı ve arkasından da 6 ay gibi bir süre içerisinde memuriyetten çıkarılmıştı. Böyle binlerce öğrenci üniversitenin kapısından döndürüldü, insanların hak arama mücadelelerine çok orantısız bir şekilde emniyet kuvvetleri tarafından müdahale edildi. Bu insanlarla tabiri caizse dalga geçildiğini, yok sayıldığını, adam yerine konulmadığını gördüğümüz yüzlerce örneğe şahit olduk. O dönemde RP milletvekillerine de çok büyük baskı, tehdit ve korkutma vardı.

MASADA ÖZÜR DİLESİN

- 28 Şubat'ta Millet İttifakı'nı oluşturan 6 parti açıklamalar yapacak. Bu tarihi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben Tayyip Erdoğan karşıtlığı, AK Parti karşıtlığı etrafında kümelenmiş bir grubun bir masa etrafında oturduğunu gördüm.

Ama o masada sadece 6 tane parti yoktu. Baştan beri ittifak ortaklığı gizli, ama iş birliğini açık olarak yürüten HDP'nin de o masada olduğunu görmek lazım. O masadan çok bir şey çıkmayacağı ortadadır. 28 Şubat'ı tesadüfen mi koydular, yoksa hakikaten böyle bilinçli bir seçim miydi? CHP'nin, 27 Nisan'a, 27 Mayıs'a vermiş olduğu destekten dolayı bu masada bir özür dilemesi gerekir. 28 Şubat için de özrünü beyan etmesi gerekir. 15 Temmuz için söyledikleri için de özür beklemek gerekir.

Aynı şekilde 27 Nisan sürecinde sözde cumhuriyet mitingleriyle ordu göreve sloganları atan ve attıranların bundan dolayı özür dilemeleri gerekir.

HÜKÜMET DİK DURUNCA GERİ ADIM ATTILAR

- 27 Nisan bildirisinde neler oldu?

27 Nisan meselesi öyle hafife alınacak bir şey değildi, adam gibi bir muhtıraydı. Yani Genelkurmay'ın sitesinde 27 Nisan bildirisinin yayınlanmış olması gerçekten hiçbir demokratik teamüle sığmayan bir durumdu. Orada dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti kadrolarının çok dik durması, net bir şekilde durması çok önemliydi. Genelkurmay Başkanı, Başbakan'ın telefonlarına çıkmadı. Arkasından da o bildiri yayınlanınca hemen geri adım attılar. Yani Hükümet 'bu bildirinizi kaale almıyoruz, işimizin başındayız' diyerek net durunca geri adım atmak durumunda kaldı. Bunun başka bir denemesi de geçenlerdeki 113 meselesi. Bazı emekli generallerin yayınladığı bildiriye anında siyaset tarafından, Hükümet tarafından çok sert cevap verilmiş olmasıyla birlikte yine bir geri adım atılmış oldu. 27 Nisan tamamlanmamış bir darbe teşebbüsüdür. Ama burada Sayın Cumhurbaşkanımızın cesaretli duruşunun olağanüstü etkisi vardır.

MİLLETİN AKLIYLA DALGA GEÇMESİN

- Kılıçdaroğlu '28 Şubat'ın mağduruyum' dedi. Buna neler söyleyeceksiniz?

28 Şubat'ın anlı şanlı muktedir despotlarının CHP milletvekilleri olarak parlamentoda görev aldıklarını unutmasın. Milletin aklıyla dalga geçmesinler, 28 Şubat'ın postmodern darbesinin arkasında CHP zihniyeti vardır. 28 Şubat'ın arkasında diğer darbelerde olduğu gibi, 27 Mayıs'ta olduğu gibi CHP fikriyatının rolü vardır. Herhangi bir siyasetçi asla anti demokratik yöntemlerden medet ummamalıdır, umamaz.