19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Kılıçdaroğlu'nun Başkan Erdoğan'a yönelik iftirasına sert tepki: Hitler'in propaganda bakanı Goebbels'e rahmet okutur

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında sarf ettiği asılsız iddialara AK Parti ve hükümet kanadından tepkiler peş peşe geldi. AK Parti Sözcüsü Çelik, 'Cumhurbaşkanımıza dönük söylenen o çirkin sözler, söyleyenlerin alnına iftira olarak yapışmıştır.' derken Adalet Bakanı Bozdağ, “İftira, yalan ve çarpıtma, siyaset yapma değildir; ahlaksızlıktır.' diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise isim vermeden Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi: Sömürgecilerin ve onların yerli iş birlikçilerinin gücü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a yetmez. Son olarak açıklama yapan AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin, 'Bunlara cevap vererek vakit harcamak istemeyiz ama Kılıçdaroğlu'nun dün akşam yaptığı şey, Hitler'in propaganda bakanı Goebbels'e rahmet okutacak bir profesyonelliktedir.' dedi.

AJANSLAR25 Mayıs 2022 Çarşamba 11:53 - Güncelleme:
Kılıçdaroğlu'nun Başkan Erdoğan'a yönelik iftirasına sert tepki: Hitler'in propaganda bakanı Goebbels'e rahmet okutur

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başkan Erdoğan ve hükümeti hedef alan açıklamalarına tepki yağdı.

AK PARTİ GENEL BAŞKANVEKİLİ KURTULMUŞ'TAN, KILIÇDAROĞLU'NUN İDDİALARINA TEPKİ: GOEBBELS'E RAHMET OKUTUR

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin, "Bunlara cevap vererek vakit harcamak istemeyiz ama Kılıçdaroğlu'nun dün akşam yaptığı şey, Hitler'in propaganda bakanı Goebbels'e rahmet okutacak bir profesyonelliktedir." dedi.

Kurtulmuş, Anadolu Yayıncılar Derneği'nin düzenlediği "Anadolu Sohbetlerine" konuk oldu.

Bir soru üzerine, Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik iddialarına tepki gösteren Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu'nun dün akşamki "yalan yanlış" sözleriyle Türkiye kamuoyunu adeta esir aldığını belirtti.

"Hem seviyesiyle hem yalan yanlış söyledikleriyle, maalesef Türkiye siyasetinin seviyesini düşürmüş oldu" diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Oldukça haksız, oldukça edepsiz, oldukça seviyesiz sözleri ile Türkiye'nin öncelikle seçilmiş Cumhurbaşkanına ağır bir hakarette bulunmuş oldu. Cumhurbaşkanının, işte Türkiye dışına kaçacağı gibi bir yalanı söyleyerek kendisini rezil etmiş oldu. Çünkü Cumhurbaşkanımızın ve bizlerin her hal ve şart içerisinde bu memlekette, ömrümüzün sonuna kadar Allah'ın izniyle mücadele edeceğimizi ve milletin hayrına olacak işler için gayretle çalışacağımızı en az bizim kadar Sayın Kılıçdaroğlu da biliyor. Dolayısıyla olmayacak, olması mümkün olmayan bir konu etrafından algı oluşturmaya çalıştı. Kaldı ki konuştuklarının içeriği itibarıyla da bomboştur."

Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türk çocuklarının eğitimine katkıda bulunmak için ABD'de yurt yapan bir vakfı zan altında koyacak ağır sözler söylediğini vurgulayan Kurtulmuş, bu vakfın Amerikan yasalarına göre faaliyet gösterdiğini ve harcadığı her kuruşunun Amerikan hükümet kurumlarının denetimine tabi olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, "Bu anlamda da vakfın, bu yapılan hibeler sonucunda faaliyetlerinin geldiği nokta da ortadadır. New York'ta, Manhattan'ın göbeğinde 21 katlı bir yurt binasının kaba inşaatını bitirmiştir. Burada, nereye ne kadar para harcandığını eğer çok merak ediyorlarsa gitsinler resmi olarak şikayet dilekçesinde bulunsunlar ve bunun cevabını Amerikan makamlarından alsınlar." diye konuştu.

- "TÜRKİYE'Yİ MEŞGUL ETMİŞTİR"

Kılıçdaroğlu'nun karşılığı olmayan bir yalanı, hiçbir şekilde gerçek olmayan bir sözü söyleyerek Türkiye'yi meşgul ettiğini, Türk halkını yanılttığını da dile getiren Kurtulmuş, bir siyasetçinin yapmaması gereken temel yanlışlardan birisini yaptığını tekrarladı.

"Yine konuşmasında, epeydir sürdürdüğü tehdit dilini bir adım daha öteye götürerek, hukuk bilgisinden yoksun, tam bir kara cehalet örneği ortaya koymuştur." ifadesini kullanan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diyor ki, 'eğer şimdiden bu yaptıklarınıza ey bürokratlar vazgeçerseniz cezanızı indiririm'. Sen kimsin de ceza indiriyorsun? Eğer kaldı ki bir bürokrat herhangi bir şekilde yasa dışı bir işlem yapıyor ve bu işleme veya vesile oluyorsa bunun yargı önünde hesap vermesi açıktır. Önceden yaptığı bir ara da hatırlarsınız, 'Şu tarihten sonra imza atan bürokratlar hesap verecekler' dedi. Hukukta böyle bir şey olmaz, bir adam yasa dışı bir şey yapıyorsa ne zaman yapmış olursa olsun onun hesabını verir. Dolayısıyla burada da hukuk bilgisinden yoksun bir kara cehalet ortaya konulmuştur.

Bunlara cevap vererek vakit harcamak istemeyiz ama Kılıçdaroğlu'nun dün akşam yaptığı şey, Hitler'in propaganda bakanı Goebbels'e rahmet okutacak bir profesyonelliktedir. Goebbels bile herhalde mezarında sağdan sola dönüyordur, 'Benden daha iyi bu işleri yapan, kara propaganda yapabilen birisi gelmiş' diye. Kılıçdaroğlu'nun söylediklerini eğer duyuyor olsaydı hayret ederdi. Dolayısıyla yanlıştır. Türkiye siyasetinin seviyesini düşürmüştür."

Siyasette mücadele ve siyasi rekabet olabileceğine vurgu yapan Kurtulmuş, "Siyasette hatta bu anlamda fikri kavgalar da olur ama bu kavgalar fikri düzeyde siyasi perspektifler açısından verilir." sözlerini sarf etti.

Türkiye'nin geçmişte nice siyasetçiler gördüğünü hatırlatan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Hiçbir görüşleri ortak olmayan siyasetçilerin nezaket içerisinde birbirlerini eleştirdiklerini, hatta yerden yere vurduklarını hatta kamuoyunun önünde rezil etmeye çalıştıklarını biliyoruz ama kimse ne iftira atmıştır ne yalan söylemiştir ne kara propagandalara tevessül etmiştir. Bu, Türkiye siyasetinde görülmemiş bir şeydir. Hem siyasetin, maalesef zehirlenmesidir, seviyesinin düşürülmesidir hem de aynı zamanda Türkiye'de devlet geleneğinde olmayan bir şeyi Sayın Kılıçdaroğlu siyasetin gündemine taşımıştır. O da parmak sallayarak, siyasetçinin kamu görevlilerinden hesap sorması meselesi. Demokraside şunu görmek lazım, hesabın verildiği bir tek yer vardır, demokratik anlamda, o da sandıktır. Sandıkta gidersiniz, millete hesabını sorar ve zaten şimdiye kadar Türkiye'de kurulmuş olan bütün sandıklarda da milletimiz Cumhuriyet Halk Partisi'nden hesap sormuştur. Ta 1963'teki, hatta 50'den itibaren başlayalım. 50'den itibaren bütün sandıklarda, 46 sandığında da hesap sormuştur ama CHP o zamanki tek parti dönemi el çabukluğu marifet ile o seçim sonuçlarını değiştirmiştir."

Bunu en çok CHP'lilerin bildiğini aktaran Kurtulmuş, "Yasa dışı işlerden dolayı hesap vermek ise her zaman, her gün, herkes için vaki olabilecek bir şeydir." görüşünü paylaştı.

- "TÜRK SİYASİ TARİHİNE BİR KERE DAHA OLUMSUZ BİR NOT DÜŞMÜŞTÜR"

Demokrasilerde hesabı, siyasi hesabı milletin soracağına dikkati çeken Kurtulmuş, hukuki olarak hesabın da mahkemelerde sorulacağını yineledi.

Kurtulmuş, "Hiçbir siyasetçinin böyle ceza belirlemek, ceza indirimini tayin etmek, şu tarihten önce yapılan cezaları suç, ondan önce ya da ona yapılanları suç değilmiş gibi göstermek ne haddinedir? Böyle bir şey olamaz. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu, dün akşamki biraz kara propaganda, biraz kara cehalet kokan konuşmaları ile Türk siyasi tarihine bir kere daha olumsuz bir not düşmüştür." açıklamasında bulundu.

Milletin bunları kaydettiğini ve 2023'te sandıkta bunun hesabını soracağını dile getiren AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Biraz da Kılıçdaroğlu'nun herhalde hem kendi içerisinde, parti içerisinde hem de kendi bileşenleri arasında adaylığına karşı birtakım karşı çıkanlar olduğunu görüyor. Bunu da telafi etmek için kendi adaylığının pekiştirilmesi için böylesine bir zırva çıkışı gerçekleştirmek istediği görülüyor. Allah itidal versin, akıl versin, izan versin, feraset versin ve Türkiye'de halkın faydasına olacak siyaset yapma becerisini kazansın.

Bundan sonra kazanır mı bilmiyorum ama en azından biz böyle insani bir temennide bulunmak durumundayız. Yazık oldu. Türkiye için şunu da söyleyeyim, bir hafta sonra Kılıçdaroğlu'na ya şunu söylemiştiniz deseniz, hatırlamayacaktır. Eline tutuşturulan kağıtları konuşmuş ve hatırlamayacaktır. Geçmişte olduğu gibi birçok söyledikleri yalanları kendisi de unuttu. Şimdi arşivi açsanız belki zar zor hatırlar. Dolayısıyla yazık oldu, kendisine yazık etmiştir Kılıçdaroğlu bu çıkışıyla. Kategorik olarak söylediği her şeyi reddediyoruz. Dün akşam söylediklerini reddediyoruz. Hiçbirisinde doğruluk payı yoktur ve milletimiz de bunun gereğini yapacaktır."

ALTUN: SÖMÜRGECİ YERLİ İŞ BİRLİKÇİLERİN GÜCÜ CUMHURBAŞKANIMIZA YETMEZ

Türkiye-Afrika Medya Zirvesi'nde konuşan Fahrettin Altun, Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili iddialarına tepki gösterdi.

Türkiye'nin dünya üzerinde en çok dezenformasyona uğrayan ülke olduğunu belirten Altun, son 20 yılda buna yalan kampanyalarının eşlik ettiğini söyledi.

Dezenformasyona yönelik yalan kampanyaları üzerinde duran Altun, Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün akşam ortaya attığı iddialara tepki gösterdi.

"SÖMÜRGECİLERİN VE İŞ BİRLİKÇİLERİNİN GÜCÜ ERDOĞAN'A YETMEZ"

Altun, isim vermeden Kılıçdaroğlu'nun iddialarını hedef aldığı konuşmasında, "Sömürgecilerin ve onların yerli iş birlikçilerinin gücü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a yetmez." dedi.

Altun ayrıca, "Herkese hizmet eden küresel bir düzenin kurulmasına katkıda bulunmak için güçlü olmaya ve birlik içinde hareket etmeye mecburuz." şeklinde konuştu.

Altun son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aşkla çalışmaya devam edeceğini belirtti.

"CUMHURBAŞKANIMIZA YÖNELİK YALANLARLA KARŞI KARŞIYA KALDIK"

Altun konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye, ne yazık ki dünya üzerinde yalan ve dezenformasyona en fazla maruz kalan ülkedir. Türkiye, bütün alanlarda kendi hesabıyla hareket eden bir ülkedir. Bunu engellemek adına, son 20 yılda birçok kötüce haince girişimde bulunuldu. Bütün bunlara elbette yalan kampanyaları eşlik etti. Maalesef bunun bir örneğine de dün akşam şahitlik ettik. Cumhurbaşkanımıza yönelik yalanlarla karşı karşıya kaldık. Dün gerekli cevaplar verildi.

"DÜN OLDUĞU GİBİ, BUGÜN DE YARIN DA BU ÜLKE İÇİN AŞKLA ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEK"

Şunu açık ve net bir şekilde vurgulamak istiyorum; sömürgecilerin ve onların yerli iş birlikçilerinin gücü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a yetmez. Cumhurbaşkanımız dün olduğu gibi bugün de yarın da bu ülke için aşkla çalışmaya devam edecektir."

AK PARTİLİ ÇELİK: ÇİRKİN SÖZLER, SÖYLEYENİN ALNINA İFTİRA OLARAK YAPIŞMIŞTIR

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına ilişkin, "Cumhurbaşkanımıza dönük söylenen o çirkin sözler, söyleyenlerin alnına iftira olarak yapışmıştır" dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik, Twitter'daki hesabından yaptığı açıklamada, "Dün, bir siyasi parti genel başkanının kendisini ve partisini karanlık çevrelerin propaganda aygıtı haline getirmesine şahit olduk. Sayın Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanımızın ülkeden kaçacağını söylemesi karanlık odakların propagandasının tercümesinden başka bir şey değildir. Cumhurbaşkanımız defalarca her türlü bilinen ve bilinmeyen suikast girişimine karşı durdu. Türkiye'ye hizmeti bir kader gibi yaşadığını defalarca gösterdi. Cumhurbaşkanımıza dönük söylenen o çirkin sözler, söyleyenlerin alnına iftira olarak yapışmıştır. Etrafımızda olup bitene bakın. Türkiye'nin bu gelişmeler karşısındaki duruşuna bakın. Cumhurbaşkanımıza 'kaçacak' denmesinin kimlerin kara propaganda aygıtında üretildiği net görülür. Kimlerin buna alet olduğu ise açıktır" dedi.

'MİLLETİMİZDEN GEREKEN CEVABI ALACAKTIR'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'ye aşkla bağlı olduğunun herkes tarafından bilindiğini aktaran Çelik, "Bunu sorgulamaya kalkanlar, sadece kendilerinin Türkiye'ye bağlılıklarını sorgulamış olurlar. Milletimiz Türkiye'nin devlet başkanına dönük bu iftira kampanyasının Türkiye'ye zarar vermek amacı taşıdığının farkındadır. Karanlık odakların yıllardır yürüttüğü bu faaliyetler, hep hezimete uğramıştır. Onların siyasi aletleri de milletimizden gereken cevabı alacaktır" açıklamasında bulundu.

AK PARTİ'DEN TEPKİLER

AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Sayın Cumhurbaşkanımızı ve ailesini itham eden, bürokratlarımızı tehditleriyle hedef alan, nefret söylemi ile toplumu bölen bu siyasi üslubu milletimiz hak etmiyor Kılıçdaroğlu. Üslub-u beyan, ayniyle insan." ifadesini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Kılıçdaroğlu'nun iddialarına yönelik, "Mutfaktan kütüphaneye terfi eden Kılıçdaroğlu'ndan yeni zırva. CHP'nin Genel Başkanı, sufle verilen yalan, palavra ve iftiralarla siyaseti kirletmeye devam ediyor. Yazık, çok yazık." değerlendirmesinde bulundu.

Yazıcı, Türkiye'de bir muhalefet sorunu olduğunu belirterek, "Milletin beklentisi yalan üreten değil, proje üreten vizyoner bir muhalefettir. Hangi senaryoyla, hangi algı oyunuyla çıkarsan çık milletimizden asla onay alamayacaksın." görüşünü paylaştı.

AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin ise sosyal medya hesabından, "Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün gün boyu devam eden rezil performansı bir kez daha bir siyasetçi değil, bir 'etki ajanı' olduğu gerçeğini gözler önüne sermiştir." açıklamasında bulundu.

Şahin, şunları kaydetti: "Kılıçdaroğlu'nun amacı siyaset yapmak, siyaset üretmek, siyasi bir rekabet yürütmek değildir, amacı Türkiye Cumhurbaşkanı'na kara çalarak, çamur atarak, iftiraya sarılarak, Türkiye gündemini bloke etmektir. Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi ablukaya almak için yürütülen psikolojik harekatın bir aparatıdır. Türkiye'yi esir almak isteyenlerin maşası olarak kendinden bekleneni, isteneni yapmaktadır. Ağababaları, eli silahlı katil akıldaneleri başaramadı, Kılıçdaroğlu hiç başaramayacak."

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, A Haber'deki canlı yayında, Kılıçdaroğlu'nun siyasette izlediği üslubunun ibretamiz olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

"Sürekli saldıran, sürekli nezaketsizlik kalıplarıyla konuşan, sürekli bir saldırganlık içerisinde. Belki kendisinin adaylığıyla ilgili şüpheler, sorular artıkça kendi tarafını da konsolide etmek için bir tavır içerisinde. Yalan söyleyerek, hakaret ederek, tehdit ederek. Bu tarz, Türkiye siyasetini kirleten bir tarzdır. Zehirli bir dildir. Haksız bir dildir. Söyledikleri aynı zamanda büyük bir mantık hatası ve çelişkilerle dolu. Dolayısıyla bu nefret dilini, nezaketsizliği, saldırganlığı kategorik olarak reddediyoruz. Bu doğru değildir. Türkiye siyasetine yapılmış olan büyük kötülüklerden birisidir."

Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu'nun kaçmayı en iyi bilenlerden biri olduğunu, 15 Temmuz akşamında nereye kaçtığını ve gizlendiğini herkesin bildiğini söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:

"15 Temmuz'da can pahasına demokrasi mücadelesi veren Sayın Cumhurbaşkanımızı ve etrafındaki insanları 'kaçacaklar' diye bir şekilde töhmet altında bırakmak da tam manasıyla edepsizliktir. Bir anlamda kendi geçmişlerindeki o kaçışların hatırlatılmasından da duydukları rahatsızlıktır. İki tane vakfı hedef alarak ortaya koymuş olduğu tamamıyla FETÖ vari bir söylemdir. Bu yaptıklarıyla tamamıyla FETÖ'nün amaçlarına hizmet ediyorlar. Bunun nefret, kutuplaştırma, ötekileştirme ve çatışma dilini artırmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmeyeceğini kendisinin görmesi lazım. Bizim siyaset ve devlet geleneğimizde böyle bir şey yok."

- "TÜRKİYE BÜYÜK OPERASYONLAR BAŞLATACAĞI ZAMAN GÜNDEMİ DEĞİŞTİRMEYE DAİR TARTIŞMALAR AÇILIYOR"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik de canlı yayına katıldığı TRT Haber'de Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Son 10 yıldır Türkiye'nin dış politikada ya da terörle mücadeleyle ilgili büyük operasyonlar başlatacağı zaman gündemi değiştirmeye dair tartışmaların açıldığını belirten Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye'ye yönelik yeni bir operasyon başlatılacağı açıklamasının ardından yine bu şekilde bir saldırı geleceğini değerlendirdiklerini söyledi.

Çelik, daha önceki iddialarına ilişkin de belge paylaşacağını bildiren ancak paylaşamayan Kılıçdaroğlu'nun, bir kere daha Yassıada zihniyetinin kara propagandasını yeni bir aşamaya taşıdığını, Cumhurbaşkanlığı makamına karşı nefret siyaseti dili kullandığını ve aile değerlerini hedef alan çirkin bir kampanyayı tekrar güncellemeye çalıştığını anlattı.

Kılıçdaroğlu'nun her hafta bir devlet kurumunu ya da bir sivil toplum örgütünü hedefe koyarak nefret ve kin siyaseti kampanyası yürüttüğünü kaydeden Çelik, şöyle devam etti:

"Bu o bildiğimiz, alışık olduğumuz AK Parti'nin iktidara geldiğinden beri mücadele ettiği bir şeydir, vesayet siyasetidir. Bu Yassıada zihniyetinin zaman zaman çeşitli şekillerde görünümü olarak gündeme gelen sinsi bir kampanyadır. Buna da en sert karşılık vereceğiz. Ondan sonra da Sayın Kılıçdaroğlu 'Siyasetin dili niye sertleşiyor?' demesin. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını kimse tehdit edemez. 'Siyaseti niye kutuplaştırıyorsunuz?' demesin. Hiç kimse aile değerlerini hedefe koyamaz. 'Siyaset niçin bu kadar sertleşiyor demesin. Çünkü vatandaşı hedef gösteren kendisi, sivil toplum örgütlerine hedef gösteren kendisi, devlet kurumlarını, kamu çalışanlarını hedef gösteren kendisi. Bizim demokratik ödevimiz, demokratik vazifemiz bu tehditlere direnmektir. Bunlara siyaset ve hukuk dairesinde gerekli karşılıkları en gür şekilde vermektir. Bunu da vermeye devam edeceğiz."

- "'KAÇACAK' DEDİĞİN LİDER HER ZAMAN MİLLETİNİN YANINDA OLDU"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ da Kılıçdaroğlu'nun iddialarına sosyal medya hesabından paylaştığı mesajlarla tepki gösterdi.

Kılıçdaroğlu'nun "kendisine verilen görevi yerine getirdiği"ni ifade eden Dağ, Kılıçdaroğlu'nun "FETÖ sözcülüğü" yaptığına dair iddiaları paylaştı.

Dağ, mesajında şunları kaydetti:

"Kaçacak' dediğin lider hiçbir zaman kaçmadı, her zaman milletinin yanında oldu. O lider ki 15 Temmuz gibi bir günde milletine liderlik etti, 'topunuz gelin' diyecek cesareti gösterdi. Peki ya sen? Bir zavallı gibi tankların arasından kaçtın, olanları evde izledin ve seni yine sahaya sürüyorlar. Yalan, çamur ve iftira siyaseti yoluyla gündeme gelmek için her ne yaparsan yap, liderlik yapamayacak silik bir kişilik olduğunu gizleyemeyeceksin. Cumhurbaşkanımız yine kazanacak. Sen de bunu mutfağından izleyeceksin."

TBMM BAŞKANI ŞENTOP: CUMHURBAŞKANIMIZ, 'KAÇMAK' FİİLİYLE YAN YANA KONULABİLECEK ÜLKEDEKİ SON KİŞİ

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kefenini giyerek siyaset yoluna çıktığını ispat eden, hayatını milletine adamış bir lider ve "kaçmak" fiiliyle yan yana konulabilecek ülkedeki son kişi olduğunu belirtti.

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Şentop, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan her vesileyle, kefenini giyerek siyaset yoluna çıktığını ifade ve ispat eden, ülkesine kalbi duygularla bağlı hayatını milletine adamış bir liderdir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da 'kaçmak' fiiliyle yan yana konulabilecek ülkedeki son kişidir." ifadelerine yer verdi.

Şentop, seçim kampanyasına malzeme arayanların ülkeye katkısı olacak başka konular seçmesi gerektiğini kaydetti.

BAKAN BOZDAĞ: İFTİRA, YALAN VE ÇARPITMA, SİYASET DEĞİL AHLAKSIZLIKTIR

ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına ilişkin, "İftira, yalan ve çarpıtma, siyaset yapma değildir, ahlaksızlıktır. İftira, yalan ve çarpıtma üzerine siyasetini bina edenler, bugüne kadar Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ı durdurmayı da yenmeyi de başaramadılar" dedi.

Adalet Bakanı Bozdağ, Twitter'daki hesabından yaptığı paylaşımında, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve aile bireylerine yönelik açıklamasına ilişkin, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir müfteriden, hiçbir mücadeleden ve hiçbir zorluktan kaçmadı. Cumhurbaşkanımıza kaçacak diyen müfteriler, ya ülkemiz dışına kaçtılar ya da darbe teşebbüsü sırasında tankların arasından sıvışıp kaçtılar. İftira, yalan ve çarpıtma, siyaset yapma değildir, ahlaksızlıktır. İftira, yalan ve çarpıtma üzerine siyasetini bina edenler, bugüne kadar Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ı durdurmayı da yenmeyi de başaramadılar. Yine başaramayacaklar. Yine kaybedecekler. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ı hapse attılar, bitiremediler. Gezi kalkışmasıyla indiremediler, 17- 25 Aralık kalkışmasıyla halledemediler, 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle deviremediler. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteği sayesinde inşallah yine başaramayacaklar" dedi.

AK PARTİ'Lİ AYDEMİR: KILIÇDAROĞLU, İKİ VAKIF ÜZERİNDEN İFTİRALAR ATIYOR, TAMAMI YALAN

AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, iki vakıf üzerinden ipe sapa gelmez iftiralar attığını belirterek, bunların tamamının yalan olduğunu söyledi.

Aydemir, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, bugünün Dünya Etik Günü olduğuna işaret ederek, her meslek için etik kuralların öne çıkması gerektiğini ifade etti.

Özellikle muhalefet tarafından etik kavramının öne alınmadığını kaydeden Aydemir, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalan ve iftira dışında kitabında başka bir şey yazmıyor. Sabah akşam yalan söylüyor, uykularında bile yalan terennüm ediyor olabilir." dedi.

"Bir siyasetçi olarak o figürden ve tarzından utanıyorum." ifadesini kullanan Aydemir, şöyle konuştu:

"Son yalanını hep beraber gördük. Söylediği şey, daha önce FETÖ'cülerin terennüm ettiği yalanlar, iftiralar. Kılıçdaroğlu, iki vakıf üzerinden ipe sapa gelmez iftiralar atıyor, tamamı yalan. Belge gösteriyor sözüm ona. Açık kaynaklarda bunlar zaten yazıyor. Sizin işiniz yalan söylemek, iftira atmak. Sizin zihin haritanızda 'kaçmak' diye bir kavram var. 'Biz olsak kaçarız, bu neviden hırsızlıklar yaparız ve kaçarız' diyorsunuz. Biz o tür hırsızlıkları zihnimizden dahi geçirmeyiz. Planla, projeyle, icraatla alt edemeyeceğinizi anladığınız Cumhurbaşkanı'nın üstüne yalanla, iftiralarla gidiyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı, sizin bu iftiralarınızdan sonra her zaman daha üst mertebelere geldi. Sayın Cumhurbaşkanı, bu son iftiralardan sonra 2023'te akıllarına, hayallerine getiremeyecekleri bir oy oranıyla seçilecektir."

Aydemir, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, Sultan II. Abdülhamid ile ilgili sözlerini de eleştirdi.

- "MUHALEFET PARTİLERİNİN AYARI BOZULDU"

AK Parti Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı da muhalefet partilerinin ayarlarının bozulduğunu, çaresizlik, tükenmişlik sendromu ile üsluplarının her geçen gün çirkinleştiğini söyledi.

"Kimliğimiz dilimizdir" diyen Subaşı, "Gerek yapmacık bir kaset operasyonuyla CHP'nin başına geçen Bay Kemal, gerekse yancısı İP Genel Başkanı Bayan Meral tam da kendilerine yakışan bir dil ile bilinçli olarak siyaseti kirletiyorlar." dedi.

CUMHURBAŞKANLIĞI İLETİŞİM BAŞKANI ALTUN: YAPTIKLARI TEK ŞEY YALAN TERÖRÜNE ALET OLMAK

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin, "Yaptıkları tek şey yalan terörüne alet olmak, yalan terörü içerisinde faaliyet göstermektir. Dil uzatılan vakıflar, bu ülkenin değeridir." dedi.

Altun, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin A Haber'de katıldığı canlı yayında, kullanılan tehdit diline ve bu tarz yaklaşımlara milletin ve devlete hizmet aşkıyla yanıp tutuşan bürokratların prim vermeyeceğini, haklı, onurlu, şerefli mücadelesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında olmaya devam edeceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, son yirmi yılda Türkiye'yi çok ciddi bir atılım içerisinde dönüştürme mücadelesi verdiğini belirten Altun, şöyle devam etti:

"Çok ciddi bir kalkınma hamlesiyle bölgesel güç ve küresel güç olma yolunda, ortaya koyduğu başarılı performans ve siyasetle Türkiye'yi bu dönüştürme mücadelesinde biz, Cumhurbaşkanımızın sonuna kadar yanında, arkasında olmaya devam edeceğiz. Bu tehdit diliyle biz çok kez karşılaştık, bu yeni bir deneme değil. Çok açık net söylemek istiyorum, çok değil bundan 6 yıl önce bu ülke FETÖ'nün bir darbe girişimine şahitlik ettik. Bu darbe girişiminde kimlerin milletiyle beraber dimdik durduğunu herkes gördü. Sayın Cumhurbaşkanımızın milletiyle beraber nasıl dik durduğunu, nasıl bir mücadele verdiğini, darbe ve işgal girişimini nasıl püskürttüğünü herkes gördü.

Öte yandan kimlerin de saklanacak delik aradığını da hep beraber gördük. FETÖ dış güçlerin işgal ve darbe aparatıdır. Dış ağırlıklı bir terör örgütüdür FETÖ. Dışarıdan yönetilen bir terör örgütüdür ve bu terör örgüt, 15 Temmuz'da kimi hedef aldı, kimi öldürmeye kalktı? Cumhurbaşkanımızı hedef aldı, ailesini hedef aldı. Öte yandan kimi korumaya kalktı, kimi korudu kolladı, kimi tankların arasından geçirip de konvoyuyla, güvenli evlere uğurladı. Kim, darbe başarısızlığı uğradıktan sonra bu hain darbe ve işgal girişimine karışanları adeta kurtarmak için bu hain işgal girişimine kontrollü darbe dedi. Şimdi tankların arasından geçirilip de darbeciler tarafından korunup kollananlar bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanımıza dil uzatmaya kalkıyor."

- "BU MİLLETE YENİDEN PARMAK SALLAMAYA KALKIYORLAR"

Türkiye karşıtlarının yine bir oyun denediğini bildiren Altun, "FETÖ'nün sözcülüğünü, onunla aynı dilde stratejiyi kullananlar, yine yalan ve iftira üzerinden algı operasyonuna kalkışıyorlar. Yine itibar suikastı yapmaya kalkışıyorlar. Bataklıkta debeleniyorlar esasında. Daha geriye gidelim, ikna odaları ve katsayılı utancını bu ülkeye yaşatanlar, küresel terör örgütlerinin tehdit diline sarılarak, bir şekilde bu ülkeye, bu millete yeniden parmak sallamaya kalkıyorlar." dedi.

"Bu ülkenin liderine parmak sallamaya kalkıyorlar, bu çaresizliktir, acziyet içerisinde olduklarının belgesidir" değerlendirmesinde bulunan Altun, şunları kaydetti:

"Yine siyaset üretemediklerinden belgesidir. Biz, bu tehdit dilini 17-15 Aralık'ta da gördük. 15 Temmuz'dan önce de gördük. Yine, 'Erdoğan'ın sonu da Menderes gibi olacak.' diyenlerden bu dili biz çok iyi biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız iktidara geldiğinde Demokles'in kılıcı gibi Menderes örneğini onun tepesinde tuttular. Ve darbeci refleksler farklı şekillerde, yine bu kanaldan Cumhurbaşkanımıza yönelmeye kalktı. Cumhurbaşkanımız için bunları söyleyenleri, biz 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi yine gördük. Bu iftiraları atanların FETÖ'nün kanallarında aynı sözleri, 17-25 Aralık sürecinde söylediklerini de gördük.

Şunu çok net vurgulamamız lazım, Cumhurbaşkanımız bu hainlerin karşısına, milletiyle beraber hep dimdik durmuştur. Bu vatanı, bu tür terör örgütlerine, arkasındaki güçlere karşı da savunmuştur, teslim etmeyeceğini de tüm dünyaya da haykırmıştır. Biz de milletimiz de 'kaçıyor' diyenleri de tanıyoruz. Onlar, şimdilerde yurt dışında ne yapıyorlar? Ülkemiz için kara propaganda faaliyetlerine ortak oluyorlar. Her türlü hain propagandayı sürdürüyorlar. Terör örgütleriyle beraber. İş birlikçilik yapıyorlar ve bunların ellerinde kağıtlar tutuşturulduğunu görüyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, milletin geleceği için mücadele ettiğini vurgulayan Altun, "Ve bu bir cesur liderlik meselesidir. 'Kaçacak' yalanlarına sarılmak da, 15 Temmuz darbe gecesinde olduğu gibi çok net söylüyorum, evlere sığınıp siyasi kariyerin yalan ve hileye borçlu olanların işidir. Bunlar milletimizin gönlünden Cumhurbaşkanımızı söküp atamazlar. Bunu bildikleri için bu yalanlarla devletimizi, bürokratlarımızı korkutmaya çalışıyorlar. Bizleri kendilerine göre korkutmaya çalışıyorlar. Türkiye devleti sistemini işlemez hale getirmeye çalışıyorlar." diye konuştu.

- "YAPTIKLARI, YALAN TERÖRÜNE ALET OLMAK"

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büyük, Türkiye siyasetinin ise demokratik olduğun belirten Altun, Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğunun altını çizdi.

"Siyasal rekabet alanında demokratik bir çerçeve içerisinde yarışma imkanı varken, ülkenin geleceği, gençleri için çözüm önerileri sunmak varken, bu tür yalanlarla kendilerine göre kampanya yapma gayreti içerisindeler" diyen Altun, şunları kaydetti:

"Oysa yaptıkları tek şey yalan terörüne alet olmak, yalan terörü içerisinde faaliyet göstermektir. Dil uzatılan vakıflar, bu ülkenin değeridir. Bu ülkede sivil toplum son derece gelişmiştir. Son 20 yılda Türkiye'de sivil toplum alanı Türkiye'nin demokratikleşmesiyle birlikte daha da genişlemiştir. Burada adı anılan TÜRGEV de ENSAR da bu ülke için bu ülkenin gençleri için yasal bir şekilde, kamu denetimine tabi, şeffaf, hesap verilebilirlik ilklerine uygun şekilde faaliyet gösteren kurumlardır. Aynı zamanda bu kurumlar, uluslararası alanda da faaliyet gösteren kurumlar. Uluslararası alanda faaliyet gösteren bu kurumlar, faaliyet gösterdiği ülkenin hukukuna, kurallarına uyun bir şekilde hareket ediyorlar. ABD'de 1930'lu yıllarda çıkmış bir para yasası var. Amerikan Adalet Bakanlığı bu çerçevede TURKEN'e demiş ki 'Buraya gel kaydol.' TURKEN de gitmiş oraya kaydolmuş. Kayıt esnasında da birtakım belgeler beyan etmiş. Onları da Adalet Bakanlığı internet sitesinde yayımlamış. Burada yayımlanan belgeleri sanki gizli belgeleri eline geçirmiş gibi sallayıp da buradan bilgiler sunmak çok büyük bir haksızlıktır."

- "MİLLETİMİZ PİRİM VERMEYECEK"

ABD'deki TURKEN binasının son halini hatırlatan Altun, burada, vakıfların bağışlarıyla, büyük bir hayır severlikle prestijli bir projeye imza atıldığını, Türk öğrencileri destekleme yolunda gayret sarf edildiğini vurguladı.

Türkiye'nin geleceğine hizmet etmenin, hayırlı, faydalı bir şekilde yol almanın güzel insanların işi olduğunu belirten Altun, şöyle konuştu:

"Bunu bozmaya kalkmak, bunun olmaması için mücadele etmek kötü insanların işidir. Bu kötülüklere milletimiz hiçbir zaman pirim vermedi, vermeyecek. Sayın Cumhurbaşkanımız, son 20 yılda bu ülke için çok büyük mücadele verdi. Ve bu mücadeleyle ülkemiz bugün itibarlı, güçlü, kudretli bir bölgesel ve küresel aktör oldu. Buna uygun olarak elbette bütün kurumlarımız da bütün aktörlerimiz de güçlendi ve ülkemiz için gayret etmeye devam etti, ediyor. Bu güzel yolda bizleri, bu güzel işleri yapanları bu tür girişimler yolundan edemeyecektir. Bu tür tehdit dili sadece Türkiye siyasetinin dilini bozmaktadır. Muhalefetin de bu anlamda çaresizliğini ortaya koymaktadır."

Altun, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi hukuki yollara başvuracak mı?" sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu zamana kadar bu türden yalan terörüne karşı çok ciddi bir hukuki mücadele verdiğini ve bu mücadelede çok ciddi yol aldığını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her daim bu anlamda hukuki mücadelesini vereceğini ifade eden Altun, "Buradaki iftiralar da bu anlamda açık ve net bir şekilde hukuki bir mücadele verilmesi gereken hususlardır. Sayın Cumhurbaşkanımız, mutlak suretle bu yaklaşımlara, bu tür iftiralara karşı güçlü bir hukuk mücadelesi ortaya koyacaktır." dedi.

TÜRGEV VE ENSAR VAKFINDAN KILIÇDAROĞLU'NUN İDDİALARINA TEPKİ

TÜRGEV ve Ensar Vakfından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin, "Amerikan makamları ile paylaşılmış ve açık kaynaklardan dileyen her vatandaşın ulaşabileceği bilgilerin, gizemli bir havayla adeta servis edilmesini ve ülkemize dönük bir lekeleme kampanyasının piyonu olunmasını esefle kınıyoruz." ifadeleri kullanıldı.

TÜRGEV ve Ensar Vakfından yapılan açıklamada, ilim mertebesinin en yüksek mertebe olduğuna asırlardır inanan Türk toplumunun öğrenci okutma misyonunu çoğunlukla vakıflar aracılığıyla yürüttüğü, bu çerçevede pek çok vakıf gibi TÜRGEV ve ENSAR Vakfının da bu misyonla kendi öz kaynaklarıyla bugüne kadar on binlerce öğrenciye eğitim desteği sağladığı belirtildi.

TÜRGEV ve ENSAR Vakfının kuruldukları günden bu yana değişmeyen vasıflarının, gençleri çağın değişen şartlarına göre desteklemek ve her dönemde karşılaştıkları meydan okumalar karşısında yanlarında olmak olduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Devletimizin yurt içinde ve yurt dışında çeşitli projelerle ve burslarla desteklediği gençler, kendi alanlarında en yetkin üniversitelerde, kurumlarda ve enstitülerde eğitim görmekte, bu çerçevede Amerika Birleşik Devletleri'ne de her yıl çok sayıda gencimiz gitmektedir. Bugünün şartlarında, kendisini bölgesel ve küresel bir güç olarak tanımlama iddiasındaki ülkesine, iddia sahibi olduğu her alanda katkı vermek isteyen ve bu nedenle yurt içinde ve yurt dışında eğitim olanaklarının ardına düşmüş olan dinamik genç nüfusumuzun başta ABD olmak üzere birçok ülkede güvenli ve sağlıklı barınma ve burs imkanlarına kavuşturulması TÜRGEV ve ENSAR Vakıflarının, durmaksızın güncellenen toplumsal fayda yaklaşımları içerisinde de yerini almıştır. Bu çerçevede bu iki vakıf güçlerini birleştirmiş ve ABD'de yerleşik Türk toplumunun da taleplerini ve desteğini arkasına alarak TÜRKEN Vakfının kuruluşuna önderlik etmiştir. Amerikan makamları geçtiğimiz yıl, ABD'de mukim Türk vatandaşları tarafından yönetilen TÜRKEN Vakfını FARA olarak bilinen yasal çerçeve içerisine almak istemişler, bu çerçevede gerekli yasal prosedürlerin tamamlanmasının ardından geçtiğimiz günlerde kayıt işlemini tamamlamışlardır. Bu kayıt işlemi ABD yasalarına bağlı çalışan vakfın, denetime açık ve şeffaf yapısının doğal bir sonucudur ve dileyen herkesin ulaşabileceği dokümanlar Amerikan Adalet Bakanlığının sitesine yüklenmiştir."

- "TÜRKEN VAKFI ŞİMDİDEN BULUNDUĞU ÜLKEDE SAYGIN BİR KONUMA ULAŞTI"

Açıklamada, ABD yasalarına göre kurulan ve yine ABD yasaları çerçevesinde faaliyet gösteren TÜRKEN Vakfının, ABD'ye okumak üzere gelen Türk gençlerine barınma ve burs imkanları sunan, onların bulundukları çevreyle uyumlu ve sağlıklı bir eğitim yaşamı geçirmeleri için çeşitli faaliyetler düzenleyen bir vakıf olduğu bildirildi.

Attığı her adımı şeffaf ve hesap verilebilir olan, ABD makamları tarafından denetlenen TÜRKEN Vakfının şimdiden bulunduğu ülkede saygın bir konuma ulaştığına dikkat çekilen açıklamada, bu saygın konumun, vakfın ABD'de yaşayan başta Türk toplumu olmak üzere pek çok önde gelen toplum lideri tarafından desteklenmesini ve kalabalık bağış organizasyonlarıyla kendisine kaynak sağlamasını da beraberinde getirdiği belirtildi.

ABD'ye okumak üzere gelen Türk gençlerinin ilk ve en önemli ihtiyacının barınma olduğunun anlaşılmasının ardından toplanan bağışlarla New York'ta bir yurt binasının inşa edilmesinin bir ihtiyaç olarak öne çıktığı aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Bu çerçevede yerel bağışçılar dışında TÜRGEV ve ENSAR aracılığıyla birçok hayırsever bu prestijli projenin parçası olarak yurt dışındaki Türk öğrencileri destekleme yoluna gitmişlerdir. Önümüzdeki yıl açılması planlanan ve son derece etkin bir bütçe kullanımıyla hayata geçirilen yurt binası sadece orada konaklayacak olan Türk öğrencilerin değil yurt dışındaki Türk toplumunun ve ülkemizin gururu olmaya adaydır. Böylesine büyük ve değerli bir vizyonun eseri olan çalışmaların ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarını gururlandırması gereken bir projenin, yalanlara ve iftira kampanyalarına malzeme yapılarak lekelenmeye çalışılmasının arkasındaki motivasyonu anlamakta güçlük çekiyoruz. Amerikan makamlarıyla paylaşılmış ve açık kaynaklardan dileyen her vatandaşın ulaşabileceği bilgilerin, gizemli bir havayla adeta servis edilmesini ve ülkemize dönük bir lekeleme kampanyasının piyonu olunmasını esefle kınıyoruz. Hiçbir yasal ve ahlaki dayanağı olmayan, baştan sona bir FETÖ kumpası görüntüsünü andıran bu akıl ve izan dışı iddiaları cevaplamaya tenezzül etmemiz, iddia sahiplerine biçtiğimiz değerden değil kamuoyuna duyduğumuz saygıdandır. Takdir yüce milletimizindir."