POSTMODERN DARBE SÜRECİYLE İLGİLİ ARAŞTIRMA DERİNLEŞİYOR
Bizi sizin aradığınız kuvvet birleştirdi
SABAH Gazetesi’nin eski patronu Dinç Bilgin, 28 Şubat sürecinde Refahyol hükümetine karşı medya patronları arasındaki kavgayı bitirip birleştiren gücün, Darbe Komisyonu’nun aradığı güç olduğunu söyledi. “28 Şubat’tan önce çok zengindim, her şeyim vardı. Ancak sonrasında hiçbir şeyim kalmadı” diyen Bilgin, BDP’li Sırrı Süreyya Önder’in ‘’helale haram katınca bereketi olmuyor’ sözlerine, ‘’Aynen...’’ karşılığını verdi.
Başka işe burnumu soktum
Sabah’ın patronu olarak özelleştirme ihalelerine girmediğini anlatan Dinç Bilgin, “Sadece işim basın iken halim çok iyiydi, başka işlere burnumu sokunca sıfırlandım. Türkiye’nin ayarı kaçmıştı’’ dedi. “Eğlenerek gazetecilik yapan biriydim” diyen Dinç Bilgin, askerlerin baskı yapıp yapmadığıyla ilgili soru üzerine şunları söyledi:
Telkin Ankara’ya gelirdi
“Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı tarafından Karargah’a öğle yemeğine davet edildim. Önce bir odaya alındım. Çevik Bir ve Erol Özkasnak ile pek hoş olmayan bir 15-20 dakika geçirdim. Yazarlarla ilgili bir konuşma geçti. Tatsız bir konuşma oldu. Yemekte Özkasnak yoktu, orada havadan sudan konuşuldu. Gazetecilerin çalıştırılmaması yönünde bana bir mektup telkin gelmedi. Daha çok Ankara büroları üzerinden telkinler yapılırdı. Bana manşet telkini yapılmadı” diye konuştu.
Türkiye koptu, biz koptuk
28 Şubat sürecine yönelik bir soru üzerine Bilgin ‘’Türkiye koptu, gazeteciler olarak biz de koptuk. O zamanki Türkiye başka Türkiye’ydi. Başbakanlar faklıydı. Şimdiki gibi Başbakan olsaydı, şimdiki gibi Meclis olsaydı, böyle komisyon kurup darbeleri araştıracak Meclis olsaydı, Türkiye’nin başına bunlar gelmezdi” dedi.
Bilgin, ‘’O dönemde maddi durumu en iyi olan sizdiniz. Sizi basındaki birlikteliğe iten kuvvet neydi?’’ sorusu üzerine “Komisyonun araştırdığı kuvvet o... Sorumluluğu başkasına atamam. Rahat etmek, daha çok Avrupa’ya gitmek, teknelere binmek...Tehditlerden uzak kalmak da var’’ dedi.
Barlas’ı işten çıkardım
Barlas ailesinin işine 28 Şubat’ta son vermediğini savunan Bilgin, “Daha sonra Mehmet Barlas çok yüksek maaşlı bir yazardı. Başka televizyonda program yapmaya başladı. Aramızda ihtilaf oldu. Siyasi olarak bir ilgisi yoktur. Hanımefendi (Canan Barlas) çok önem verdiğimiz bir yazar değildi. İşine son verilip verilmediğinin farkında değilim” dedi.
Keşke o manşetleri Ertuğrul’a sorsaydınız
DOĞAN Medya Grubu’nun patronu Aydın Doğan, 28 Şubat sürecinde hiçbir manşetlerine askerin dahil olmadığını iddia ederek o süreçte atılan bazı kritik manşetleri savundu. “Silahsız kuvvetler halletsin” sözünün bir askere ait olduğunu anlatan Doğan, bunu söyleyen kişinin, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’ya ait olduğunu anlattı. Doğan “El koyacağız deseydi o da yapılırdı. Önemli bir haberdi” dedi.
27 Nisan’daki gibi olsaydı
28 Şubat’ta yaşananlar için “Siyasilerin yönetim tarzlarından kaynaklanıyordu. Eğer siyasiler muktedir olurlarsa, demokrasi dışı güçlere dik dururlarsa bunlar olmazdı. 27 Nisan’da hükümet dik durdu, eğer durmasaydı olurdu” diyen Doğan, “28 Şubat post-modern darbe dönemi miydi” sorusu üzerine “Olağanüstü bir dönemdi. Halen söylüyorum sivil yönetenler zaafa düşünce, siyasiler yönetemeyince askerler öne çıktı” dedi.
Yanlış buldum, bir hatadır
“Manşetin kaynağı doğruysa bugün de yaparım” diyen Doğan, Hürriyet’in “Gerekirse silah bile kullanırız” manşeti için “Bu lafı söyleyen, abiziddin değil önemli fonksiyonları olan bir paşa” dedi. O ismin Çevik Bir olduğunu söyledi.
Üniversitedeki başörtü yasağını bitiren oylama sonrasında Hürriyet’in attığı ‘411 el kaosa kalktı’ manşeti sorulan Doğan, “Dua ediyorum ki bu soruyu Ertuğrul’a (Özkök) sorsaydınız ama sormamışsınız. Ben Bodrum’daydım sonradan haberim oldu. Yanlış buldum, hatadır” dedi. Yine Özkök yönetiminde Ahmet Kaya için atılan “Vay şerefsiz vay” manşeti için de Doğan “Keşke bu kadar keskin ve sert başlık atılmasaydı” dedi.
Koç benden 40 kat güçlü
“Çevik Bir’den İlker Başbuğ’a, Karadayı’ya, komutanlarla görüşürdüm” diyen Doğan, özelleştirme ihalelerine bütün büyük şirketlerin girdiğini, kendisinin de bir işadamı olarak girdiğini söyleyip kendini “Bana göre, Rahmi Koç benden 40 kat daha fazla devlette etkilidir” diye savundu.
Çölaşan’ı ben kovdum
“Yazarları ne siyasi iktidar ne de asker kovmamı istedi. Hepsi gazetecilikle ilgili” diyen Doğan “Sadece Emin Çölaşan’ı ben kovdum. Çünkü her seferinde benden 500 -300 bin dolar götürdü. Çölaşan, ‘ben gidiyorum’ diye haber gönderir, biz de aman gitme deyip 300 bin, 500 bin dolar verirdik. Emin Çölaşan yönetilemez hale gelmişti. Patronun gücü ‘bana yetmez’ diyordu. Emin’i ben çıkardım, çıkarttığıma da çok iyi ettim.”
O SÜREÇTE HERKES FIRSAT DEĞERLENDİRDİ
HABERTÜRK grubunun patronu Turgay Ciner, 28 Şubat’ta, bunu takip eden süreçte, 27 Nisan bildirisi döneminde medyanın içinde olmadığını söyledi. Meydanın içinde olanların yaptığı çalışmalar sonucunda 1 Nisan 2007’de yeniden medyanın içinde kaldığını anlatan Ciner, o dönemde yapılanlardan, kapatma davası, 27 Nisan bildirisinden oldukça uzak olduğunu dile getirdi. Ciner, medyaya arzu ederek değil zorlanarak, para kaptırarak girmek zorunda kaldığını anlattı.
Medyanın aldığı rol pay kapmaktı
5 Nisan 1994 yılından 2001 yılına kadar süren süreci ‘fırsatlardan pay kapma’ olarak değerlendiren Ciner, bu süre içinde medyanın aldığı rolün de pay kapma olduğunu savundu. Cumhuriyet gazetesiyle ilgilerinin ideolojik değil, tamamen ticari olduğunu belirten Ciner, ‘’1994-2001 arasında medya terörüne maruz kaldım. 2002-2007 arasında önemli bir medya kuruluşunun patronuydum. Ne hiçkimseye şantaj, tehditle yayın yaptım” diye konuştu.
GENERALLERİ ZİYARET GELENEK OLMUŞTU
AKŞAM grubunun sahibi Mehmet Emin Karamehmet ise Darbe Komisyonu’na “Bu sektöre girmek hayatımın en büyük hatasıydı. Özer Çiller aracılığıyla girdim” dedi. 28 Şubat döneminde tayini çıkan generalleri ziyaret etmenin bir gelenek olduğunu belirten Karamehmet, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’yı ziyaret ettiğini anlattı, “Bu ziyaretleri o günkü Ankara Temsilcimiz Fatih Çekirge organize etti” dedi.
‘SİLAH KULLANIRIZ’ DEDİLER, KORKTUM
DÖNEMİN Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mutlu ise 28 Şubat’ı savunmanın mümkün olmadığı itirafında bulundu. Kendisinin de yargılandığı davanın savcısı Ercan Cengiz’in (CHP İstanbul Milletvekili) kızını işe aldığını kabul eden Mutlu, davada takipsizlik verildikten sonra işe aldık” dedi. 28 Şubat’taki basın brifingine katıldığını söyleyen Mutlu, orada Çevik Bir ve Örol Özkasnak ile görüştüğünü ileri sürdü. “Gerekirse silah kullanırız, dediler. Korktum” diye konuştu.