Medicana Konya Hastanesi Uzman Çocuk ve Ergen Psikoloğu Işıl Yenikaynak, Mevsimsel duygudurum bozukluğu, kış aylarında karşılaşılan bir depresyon çeşidi olduğunu belirterek, "Genelde güneş ışınlarının ülkemizden uzaklaşmasıyla beraber daha karanlık havaların olması insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerinde bıraktığı etkilerden kaynaklanıyor. Tabii ki beynimizde bizim günlük aktivitelerimizi, ruhsal ve fizyolojik iyilik halimizi etkileyen uyku hormonu olan melatonin, beynin dikkat ve çevreye yanıt verme ile ilgili bölümlerini etkileyen noradrenalin gibi kimyasallar kış aylarında daha fazla salgılanıyor. Mutluluk hormonu dediğimiz serotoninin de daha az salgılandığını görüyoruz. Tüm bunlar birleşince kişide uykusuzluk, uykuya eğilim, uyuşukluk, motivasyon ya da enerji kaybına sık rastlıyoruz" dedi.
"KRONİK BİR DEPRESYON HALİNE GELEBİLİR"
Mevsimsel duygudurum bozukluklarının kendini kış aylarında gösterdiği gibi kronikleştiği takdirde majör depresif bozukluğa neden olarak kronik bir depresyon halini de alabileceğini söyleyen Yenikaynak, "Kişiler günlük hayat aktivitelerinden mahrum kaldıklarını, artık canlarının hiçbir şey istemediğini, hayattan zevk alamadıklarını, uyku düzeni ve iştahtaki değişimlerini kendilerinde gözledikleri andan itibaren dikkat etmeleri gerekiyor. Bu durumu takip etmek çok önemli. Artan ya da stabil giden bir durumsa bir ruh sağlığı uzmanından ya da herhangi bir hekimden yardım alabilirler" diye konuştu.
"ÇALIŞANLAR VE KADINLARDA DAHA FAZLA DEPRESİF BELİRTİ GÖZLENİYOR"
Özellikle depresyona yatkın kişilerin ve duygusal oldukları için bayanların daha fazla depresif belirtiler göstermeye meyilli olduklarını belirten Yenikaynak, "Bize en çok başvuranlar çalışan kesimden. Çünkü kış ayının getirdiği kapalı ortamlarda daha çok kalma, uykuya daha fazla eğilim, motivasyon ve isteksizlik iş performansını doğrudan etkileyen faktörler. Kişi kendinde bunların farkına vardıktan sonra sebebini araştırmak için uzmanlara danışıyorlar. Biz de gerekli önlemleri alıyoruz. Bunun geçici bir durum olduğunu, erken önlem alındığı takdirde sorun olmayacağını anlatarak kişiyi rahatlatıyoruz. Bazı özel duyarsızlaştırma tekniği ya da bazı bilişsel müdahalelerle kişinin içinden çıkılmaz zannettiği durumlarda müdahale ederek oldukça iyi bir sonuç elde ediyoruz. Kısa sürede kişinin iyilik halini sağladıktan sonra tedaviyi biraz daha güçlendirip sonuçlandırıyoruz" ifadelerini kullandı.
"KAFEİNDEN UZAK DURARAK KISA YÜRÜYÜŞLER YAPILMALI"
Kısa yürüyüşlerin ve egzersizlerin faydalı olacağı bu süreçte, kafeinden ve fazla karbonhidrat takviyesinden uzak durulmasını öneren Psikolog Yenikaynak, “Beyine ne kadar çok oksijen giderse o kadar çok rahatlama sağlıyoruz. Kısa yürüyüşler yaparak hem bunu sağlıyoruz hem de bahsettiğimiz kimyasal maddelerin dengesini eski hale getirebiliyoruz. Kafeinden uzak durmak lazım. Kafein fazla uyarılmışlık hali oluşturduğu için uyku düzeninde değişmelere ve kişide bazen agresyona neden oluyor. Bunun dışında yine karbonhidratlı yiyecekler de öyle. Fazla enerji alırsak kapalı ortamlarda gerekli şekilde enerjiyi atamadığımız için yine vücutta fazla bir yük birikmiş oluyor ve yine agresyona neden olabiliyor, depresif belirtiler ortaya çıkarabiliyor. Egzersiz önemli. Kısa ya da uzun vadeli profesyonel şekilde yapılan egzersizler mutluluk hormonunu arttırdığı için depresif düşünceleri ortadan kaldırmakta etkili bir yöntem” şeklinde konuştu.