14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

Spastisite tedavisinde doğru zaman önemli

Acıbadem Sağlık Grubu Çocuk Beyin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Memet Özek, spastisite tedavisinde başarılı olmak için doğru zamanda, doğru tedavi yöntemini uygulamanın son derece önemli olduğunu, ancak Türkiye'de spastik çocukların tedavisinde 3 önemli hata yapıldığını belirterek, bu hataların çocuklarda geri dönüşü olmayan hasarlar bırakabildiğini bildirdi.

9 Kasım 2012 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Spastisite tedavisinde doğru zaman önemli
Hastaneden yapılan açıklamaya göre, Prof. Dr. Memet Özek, Avrupa'da ilk kez 'Spastiste tedavisinde multidisipliner yaklaşım' konulu eğitim kursu düzenleyerek, tıbbi birikimini yabancı uzmanlara aktardı. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi'nde gerçekleştirilen 3 günlük kursa, başta İngiltere ile Brezilya olmak üzere 21 ülkeden 62 doktor eğitim almak için katıldı. Prof. Dr. Özek, kursta spastisite tedavisindeki son gelişmeleri, canlı ameliyatlar ve vaka sunumlarıyla da destekleyerek yabancı hekimlere aktardı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Özek, Türkiye'de her bin bebekten 5'inin beyninde kalıcı, hayat boyu düzelmeyecek hasar oluştuğunu ve bu tabloya 'Serebral Palsi' dendiğini aktardı.

Kol ve bacak kaslarında artan tonus nedeniyle hareket kısıtlılığı ve şekil bozukluğuyla seyreden spastisitenin, 'Serebral Palsi' ile doğan çocukların yüzde 60'ında görüldüğünü belirten Özek, şu bilgileri verdi:

'Serebral Palsi, doğum öncesinde, doğum anında ya da doğum sonrasında beyinde gelişen hasara bağlı ortaya çıkan hareket ve şekil bozukluğudur. Bu hastalık beyindeki hasarın olduğu yere göre çeşitli özellikler gösteriyor ve tiplere ayrılıyor. Spastisite, 'Serebral Palsi'de en sık görülen hareket bozukluğu tipidir. Spastisitenin ülkemizde en önemli nedeni ise bebeklerin çeşitli etkenlerden dolayı doğum sırasında oksijensiz kalmalarıdır.'

-Spastisite tedavisinde en sık yapılan 3 hata-

Memet Özek, Türkiye'de spastisite tedavisindeki en büyük sorunun yanlış zamanda yapılan uygulamalar olduğunu belirtti.

Fizik tedavi için çocuğun bir yaşına gelmesini beklemek ne kadar hatalıysa, bunun aksine erken yapılan ortopedik ameliyatların da o kadar yanlış uygulama olduğunu vurgulayan Özek, zamanlama hatalarının geri dönüşü olmayan problemler ortaya çıkardığını, doğru zamanda doğru tedavi gören çocukların hayatlarını başkalarına bağımlı olmadan yaşayabildiğini kaydetti.

Prof. Dr. Özek, Türkiye'de spastisite tedavisinin çocuk bir yaşını doldurduktan sonra başlanması gerektiğine dair yanlış bir inanış olduğuna dikkati çekti. Beynin gelişiminin yüzde 90'ının bir yaşında tamamladığını belirten Özek, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

'Spastisite tedavisinde başarılı olmak için doğru zamanda, doğru tedavi yöntemini uygulamak son derece önemli. Ancak ülkemizde spastik çocukların tedavisinde 3 önemli hata yapılıyor. Bu hatalar da çocuklarda geri dönüşü olmayan hasarlar bırakabiliyor. Bu yüzden tedavi için çocuğun bir yaşına gelmesi beklendiğinde, maalesef geç kalınmış oluyor. Spastisitede tedavi basamağının ilk aşaması olan fizik tedaviye, mutlaka emme bozukluğu, aşırı uyku, fazla ağlama, nöbet tablosu gibi erken belirtilerin olduğu ilk aylarda başlanmalı. Erken doğum, doğum sırasında veya sonrasında beyin kanaması geçirilmesi gibi riskli durumlarda ise hiçbir belirti olmasa bile tedavi protokolü çocuk henüz hastanedeyken uygulanmalı.

Spastisitenin erken dönemde tedavi edilmesi çocuğun tüm hayatını etkilemektedir. Erken dönem fizik tedavi gören çocukların yüzde 70'i, kimseye bağımlı olmadan günlük hareketlerini yerine getirebilecek düzeye gelmektedir. Tedaviye zamanında başlanması ayrıca fizik tedavi ile sonuç alınamayan çocuklarda ileride ihtiyaç olan ameliyatların sayısını da azaltıyor.'

Özek, fizik tedavi ile beklenen iyileşme çocuk 3-4 yaşına gelmesine rağmen sağlanamamışsa, zaman kaybetmeden spastisitenin giderilmesine yönelik operasyon yapılması uyarısında bulundu.

Bu yaşlarda gerçekleştirilen operasyonun, çocuğun günlük hareketlerini kolaylıkla yapmasına imkan tanıdığını belirten Prof. Dr. Özek, doğru zamanda operasyon geçiren çocukların yüzde 70'inin, ileride ortopedik ameliyata ihtiyaç duymadığını ifade etti.

Bunun aksine tedavide geç kalındığında ise aşırı kasılmaya bağlı olarak eklemlerin hareket kabiliyetinin azaldığını kaydeden Özek, bunun sonucunda çocuk dirseklerini 180 derece bükemediği için herhangi bir nesneyi almak istediğinde tüm vücudunu döndürmek zorunda kaldığını, dizdeki bükülmeler nedeniyle bacaklarını açamadığı için de yürüyemediğini kaydetti.

Prof. Dr. Özek, tüm tedavi yöntemlerine rağmen kontraktürlerin ve kısalıkların geliştiği çocuklarda ortopedik ameliyata başvurulması gerektiğini ifade etti. Bu ameliyatların erken dönemde yapılmaması gerektiğini çünkü çocuğun boyu uzarken kemik, kas ve tendonların da uzadığını belirten Özek, dolayısıyla erken yapılan ameliyatın, bu işlemin tekrar tekrar yapılmasını zorunlu kıldığını, bu nedenle ortopedik ameliyatlarda 7-8 yaşların en ideal dönemler olduğunu vurguladı.