14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

Beni ben yapan bir tarih var

Hakan Arslanbenzer yeni şiir kitabıyla zamane şiir anlayışına sağlam eleştiriler getirirken üzerinde uzun yılların emeği olan dizelerinde şair kimliği ile değil kendisi olarak konuşuyor. Şairle Vatan Somuttur’dan yola çıkarak şiiri konuştuk.

Ömer Yalçınova, Ayşenur Alper12 Ocak 2015 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Beni ben yapan bir tarih var

Hakan Arslanbenzer: “Ben benden ibaret değilim. Beni ben yapan bir tarih var.”

Bireysellik, kendi bireyliğim toplumsalı görmek için bir açı veriyor bana. Ben kendimden ibaret değilim. Beni ben yapan bir tarih, gelenek, toplum ve dünya var. Üzerimdeki etkilerin toplandığı bir çekirdeğim ve bende hepsi mündemiç. Akif’in “Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın” derken bize bunun şifresini verdiğini sanıyorum.

Hakan Arslanbenzer yeni şiir kitabıyla zamane şiir anlayışına sağlam eleştiriler getirirken üzerinde uzun yılların emeği olan dizelerinde şair kimliği ile değil kendisi olarak konuşuyor. Şairle Vatan Somuttur’dan yola çıkarak şiiri konuştuk.

Vatan Somuttur, Bin Dokuz Yüz Doksan Dokuz –Marmara Depremi- şiirinizde vadedilmişti. Bu iki şiirin birbiriyle ilişkisi nedir, neler oldu bu iki şiir arasında?

Marmara Depremi şiirini yazarken büyük depremin yoğun etkisi nedeniyle evimizi, mahallemizi, şehrimizi, kısaca vatanımızı son derece somut bir şekilde, somut ve acı bir şekilde algıladığımızı fark ettim. Her şey önce göründüğünden daha gerçek görünüyordu. Marmara Depremi’nde millet olarak deprem anındaki resmimizi çekmek istemiştim. Bundan da vatanın somutluğu fikri doğdu. Vatan Somuttur şiirini 2010’da tamamlayabildim. Geçen on bir yılda şiiri beş altı kere yeniden yazdım. Bu sürenin kişiliğime kattığı sükûnun, kararlılığının, tecrübenin izlerini görüyorum. On beş sene önce şair olarak konuşuyordum, şimdi kendim olarak konuşuyorum.

Birbiriyle ilişkisi olmayan kelime ve kavramları yan yana getirmek şiir ortamımızda en yüksek sanat (!) olarak görülüyor. Ortamın dışına çıktığımız zaman Vatan Somuttur’un belagatini nereye bakarak anlayabiliriz?

Şiirde en yüce sanat hakikattir. Söylediğiniz ilgisiz ilginçlikler belagat açısından kusurlardır aslında. Ama bugünün böyle bir anlayışı var. Anlaşılır şeyler söylersem şiir olmaz sanılıyor. Tam aksine şiirde maksat sözü anlaşılır kılarken kaydettiğimiz sanat performansını iyi gizleyebilmek. Kitabımdaki şiirlerde belagatle ilgili sırları size veremem, ama şiir sanatlarını bağırmak yerine söyleneni söyleme biçiminin önüne koyduğumu söyleyebilirim. Biçimi bulgulamak eleştirmenlerin işi.

Kişisel tecrübeler ile tarihi vakalar arasında atılan ilmeklerle örülü Vatan Somuttur’daki şiirler. Kişisel tarihi ülkenin tarihine nispet etmek vatanın somutluğunu duyuran etkenlerden biri mi?

Dünyayı bireysel ve toplumsal diye ikiye bölenlerden değilim. Bireysellik, kendi bireyliğim toplumsalı görmek için bir açı veriyor bana. Ben kendimden ibaret değilim. Beni ben yapan bir tarih, gelenek, toplum ve dünya var. Üzerimdeki etkilerin toplandığı bir çekirdeğim ve bende hepsi mündemiç. Akif’in “Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın” derken bize bunun şifresini verdiğini sanıyorum.

LAİK ŞİİR GÜDÜK KALIR

“Türk şiiri laik olduğu için bitmiştir” derken modern sanatın sınırlı imkânlarının bugünün Türk şiirini karşılamaya yetmediğini mi kastediyorsunuz?

O söz Hepiniz Gelin şiirinden bir mısra. Dolayısıyla nesre ait bir hüküm cümlesi gibi değerlendirmemek gerekir. O mısradan önceki kıtada modern entelektüelin hayat tarzına dair kinayeli bir tasvir var. Sinema salonunda film izlerken ibadet edermişçesine bir ciddiyete garkolan insanların namazla alay etmelerinden yola çıkmıştım, iş şiir ve laikliğe geldi. Şiir insanın dürüstlüğünün biçimlerinden biri benim açımdan. Laik bir şiir olabilir ama güdük kalacaktır.