Çanakkale filmleri birer birer gösterime giriyor. Geçen haftalarda Sinan Çetin’in ‘Çanakkale Çocukları’ vizyondaki yerini almış ve tam bir hayal kırıklığı olarak sinema tarihimize kaydolmuştu. Dün seyirciyle buluşan ‘Çanakkale 1915’ de eleştirmenlerden ancak ‘yarı geçer’ not alabilmiş görünüyor.
Turgut Özakman’ın Diriliş Çanakkale:1915 adlı romanından uyarlanan, yönetmenliğini Yeşim Sezgin’in yaptığı Çanakkale 1915’i hamasi bulanlar olduğu gibi, görüntülü tarih dersi benzetmesi yapanlar da var. Genelkurmay’ın desteğiyle kostüm ve dekorlar açısından başarılı olan film, Çanakkale Çocukları ile kıyaslandığında enikonu bir savaş filmi. Sinan Çetin, Çanakkale’den savaş karşıtı film çıkarma hatasına düşerken, Yeşim Sezgin, en azından yakın tarihimizin bu en önemli direniş mücadelesini vermek gerektiğinin farkında. Zaman gazetesinden Ali Koca film için “Çanakkale 1915, Çanakkale ruhunu yakalamaya çalışan, milli-manevi değerlerin altını çizen; bunu yaparken de kendini senaryonun didaktikliğine teslim eden bir tarih dersi. Bu haliyle, beyazperdede ‘Çanakkale Ruhu’nu arayan izleyicinin beklentilerine denk düşeceğini tahmin etmek zor değil” şeklinde yorum yapıyor.
Ulusalcının ‘Çanakkale’si bile...
Radikal’den Uğur Vardan ise “Yeşim Sezgin imzalı Çanakkale 1915 ‘Orada ne işleri vardı?’dan çok ‘Onlara hadlerini bir güzel bildirdik’in peşine düşüyor. Elbette bu bir tercih meselesi ama film bu tercihin üstesinden gelme yolunda, bırakın derinleşmeyi yüzeysel bir sosyolojik arka planı bile dert etmiyor. Aksine sırtını aksiyon sahnelerine dayayıp fona yerleştirdiği türküler, mehter marşı ve de ilahiler eşliğinde, milletçe birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu bu günlerin ruhuna uygun bir formatla huzurumuza çıkıyor” diyerek filmden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Oysa bir Çanakkale filminin maneviyattan soyutlanarak anlatılamayacağını düşünmek Osmanlı’yı emperyalist bir güç olarak gören bir aklın yaklaşımı olabilir. Ulusalcı bir senaristin elinden çıkan Çanakkale filmini hamasetle suçlayanlar, sahici bir Çanakkale filmi karşısında farklı mı düşünecekler acaba? Çanakkale 1915’in Çanakkale ile ilgili olarak tarih kitaplarında gördüğümüz fotoğrafların canlandırması oluşu elbette eleştirilecek bir durum. Ancak en azından ortaöğretim düzeyindeki öğrencilerin Çanakkale’de ne oldu sorusuna cevap bulmaları için belki böyle filmlere de ihtiyaç var.
ELEŞTİRMEN GÖZÜYLE ÇANAKKALE 1915
Murat Tolga Şen – Film eleştirmeni
Çanakkale’yi doğru anlamıyoruz anladığımızda ise anlatamıyoruz.
Üzgünüm ama bizim hâlâ duygusal ve teknik açıdan ‘olmuş’ bir Çanakkale savaşı filmimiz yok. Halk bu konuda yapılmış işleri görmek için çok hevesli ancak ortaya ya Sinan Çetin mamulü ‘savaş karşıtı’ empati senfonileri ya da Çanakkale 1915 gibi anlatım açısından sıkıntılı işler çıkıyor. Bence şu Anzakları anlama yani düşmanla duygudaş olma işini fazla ciddiye alıyoruz. Zamanın ruhuna uygun olarak ‘erkek’ olmak için okyanus aşıp bizi öldürmeye gelmiş insanları anlama hikayesi değil bizim anlatmamız/göstermemiz gereken. Bırakalım onlar kendi filmlerini yapsınlar ki Avustralyalı yönetmen Peter Weir’in elinden çıkma Mel Gibson’lu bir Gallipolli (1981) filmi var zaten. İzlediğim en iyi Çanakkale savaşı filmi de hala bu yapıt. Tolga Örnek Gelibolu belgeselinde işte bu hataya düşmüş neredeyse karşı bakış açısına geçmişti. Bir savunma savaşının hiçbir mazerete ihtiyacı yoktur. İnsanlar toprakları ve buna köklenmiş yaşamları, aileleri için savaşırlar. Aynı hatayı daha geçenlerde izlediğimiz ve benim neredeyse ham film israfı olarak gördüğüm Çanakkale Çocukları yaptı. Filmin naif, savaş karşıtı mesajını ciddiye bile alamadım çünkü savaş karşıtlığını Çanakkale üzerinden yapmak ancak içinde yaşadığın yerden ve insanlarından utanmakla mümkün olur. Teknik açıdan da son derece zayıf bir işti. Sinan Çetin’e tavsiyem, ille de böyle bir mesajı yaymakla yükümlüyse, “Ne işimiz vardı Kore’de”? diye sorsun. Çanakkale 1915, şimdiye kadar hedefe en çok yaklaşan işimiz ancak uyarlandığı eser çok fazla şey anlatıyor ve film bunları duygusal açıdan birbirine bağlama konusunda yetersiz. Film aynı zamanda belgesel bir not düşebilme misyonunu üstlenmiş. Çanakkale 1915’in seyircide mutlaka karşılığı olacak bir film olduğunu düşünüyorum. Çatışma sahneleri dinamik ve yerli savaş filmlerini düşünürsek, şimdiye kadar izlediklerimin en iyisi. Görsel efektlerin inandırıcılık düzeyi filmin her anında aynı seviyede değil. Korelilerin yaptığı milliyetçi 2. Dünya Savaşı filmlerine çok benziyor ancak sadece benziyor. Çünkü Asya sineması teknik açıdan neredeyse Hollywood’u bile aştı denebilir. Küçük bütçelerle harikalar yaratıyorlar.
Çanakkale yine filme çekilmeli ancak arkasına profesyonellerden oluşan uluslararası bir ekip ve milyon dolarlar almadan kimse bu yola düşmemeli. Bizim büyük destanımızı, perdede hak ettiği şekilde görmek en büyük dileğim.