Geçen hafta prömiyeri yapılan ve halk tiyatrosu geleneğini sürdüren oyunun yazarı ve yönetmeni alanında usta bir isim olan Mehmet Beyazıt. Meddahlık geleneğinin de temsilcilerinden olan Beyazıt, ‘Dişi Horoz’u anonim bir tuluat kurgu olarak tanımlıyor. Oyun hakkında “Usta tulûatçıların bir araya gelip birbirlerine anlatarak, provasız, metinsiz sahneye çıkıp oynadıkları bir kanava… Yarım asırdan fazla bir süre oynanagelen bir oyun… Ben oturup bu kanavayı yazılı bir metin haline getirdim” diye görüş bildiren Beyazıt, oyun metninin bütünüyle özgün olarak kaleme alındığını, sadece kurgusunun anonim kaldığını kaydediyor.
Öksüz ve yetim Güllü’nün acıklı hikayesi
Bu sezonun en iddialı yapımları arasında yer alan ‘Dişi Horoz’un düşündürürken güldüren, insanı şaşkınlığa sürükleyen, hüznü ve neşeyi aynı anda yaşatan son derece ilginç bir kurgusu var. Babasının Kahya olması nedeniyle Keçecizade Köşkü’nde doğup büyüyen, annesi kendisini doğururken vefat eden, babasını da kaybedince köşkte bir başına yaşamak zorunda kalan Güllü’nün gözünden anlatılan oyunda, pek çok çelişik karekterin bir arada yaşadığı ‘Keççecizade Ailesi’nin trajikomik hikayesi konu ediliyor. Sanat Danışmanlığını Arzu Baril Bigat’ın yaptığı oyunun yönetmen yardımcılığını Meltem Özsvaş, dekor tasarımını Rona Topçuoğlu, ışık tasarımını Erol Dinçdemir, kostüm tasarımını Mehmet Ali Zeren, müzik direktörlüğünü Onur Şengü, sahne amirliğini ise Salih Mat yapıyor.